[isim]

• Meraklanmak işi

[isim]

• Aynı memleketten olan kimse, toprak, yerdeş, hemşehri

  Süleyman, çavuşun memleketlisi olduğundan bu gibi teklifsizliklere kendinde hak görürdü. - Haldun Taner

• Memleket halkı

[sıfat]

• Kara sevdaya tutulmuş, kara sevdalı

  Tanzimat devrinin en lirik ve en melankolik simasını kaybettik. - Orhan Seyfi Orhon

[mecaz]

• Hüzün veren, hüzün belirtisi olan

  Bu memleket musiki gibi hem melankolik hem şakrak bir memlekettir. - Sait Faik Abasıyanık

[isim]

• Meraklı olma durumu

[sıfat]

• Uğurlu

[isim]

[eskimiş]

• Bırakılma, terk edilme

• Ayrılma, boşanma

[nesnesiz]

• Yasaklanmak

[nesnesiz]

• Yasak edilmek, yasaklanmak

• Önüne geçilmek

[sıfat]

• Güç(II), sıkıntılı

[sıfat]

• Mermersi

[isim]

• Mezarlık

  Karşımız Karacaahmet... İstanbul'un ilk ve en büyük İslam mezaristanıdır. - Sermet Muhtar Alus

[sıfat]

• Parası olmayan, züğürt

  Artık senin gibi sarhoş, meteliksiz herifle yaşayamam. - Salâh Birsel

[zarf]

• Parası olmadan

  Ben yan geldim, meteliksiz kuruldum arabalara, gidip geliyorum. - Nazım Hikmet

[isim]

• Meraklanma işi

[isim]

• Memnun olma, sevinç duyma, sevinme

  Kurutan, yakan güneşli ve gölgesiz ve nihayetsiz bir çölün ortasında bir bardak buzlu su bulan yolcu memnuniyetini hissettim. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

[isim]

• Memleketin her bakımdan yükselmesini, gelişmesini isteyen, bu yolda çaba harcayan kimse