MAYHOŞLUK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

MAYHOŞLUK harflerini içeren 5 harfli 29 kelime bulunuyor. 5 harfli MAYHOŞLUK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

YOKUŞ12, KOMŞU11, KOŞUM11, MUHAL11, OLMUŞ11, HALUK10, KOŞAM10, KOŞMA10, KOŞUL10, KUMAŞ10, MAŞUK10, OYLUM10, YOKUM10, KOYMA9, OYMAK9, ŞAKUL9, UYMAK9, YOLMA9, YOLUK9, YUMAK9, YAMUK9, KOLAY8, LOKUM8, OKUMA8, YOLAK8, KUMLA7, LOKMA7, MAKUL7, OLMAK7

KUMLA

[isim]

  • Kumluk yer, geniş kumsal

LOKMA (Kelime Kökeni: Arapça luḳme)

[isim]

  • Ağza bir defada alınıp götürülen yiyecek parçası, sokum

    Öbür yemeklerden bile ağzına bir lokma koyamadı. - Ömer Seyfettin

  • Lokma tatlısı

[teknik]

  • Türlü kalınlıktaki cıvataları, boşluğuna geçirip sökmeye veya sıkıştırmaya yarayan metalden alet
  • Yemek

    Bu akşam lokmayı beraber yeriz, tanışmış olursunuz. - Tarık Buğra

[mecaz]

  • Genellikle haksız olarak ele geçirilen mal veya para

    Bu lokma sizin için çok büyüktür, boğazınızdan geçmez; yutamayacaksınız ve boğulacaksınız. - Peyami Safa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • lokma (veya lokması) ağzında büyümek
  • lokma çiğnenmeden yutulmaz
  • lokma dökmek
  • lokma etmek
  • lokma karın doyurmaz, şefkat artırır
  • lokmasını dökmek
  • lokmasını saymak

Birleşik Kelimeler: lokma anahtar, lokma başlığı, lokma göz, lokma tatlısı, bir lokma, haram lokma, et lokması, kibar lokması, saray lokması

MAKUL (Kelime Kökeni: Arapça maʿḳūl)

[sıfat]

  • Akla uygun, akıllıca

    Makul bir düşünce.

  • Akıllıca iş gören, mantıklı

    Makul bir adam.

  • Belirli

    Tutuklanan kişilerin makul süre içinde yargılanmayı ... isteme hakları vardır. - Anayasa

[mecaz]

  • Aşırı olmayan, uygun, elverişli

    Ev için makul bir fiyat istedi.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • makul olmak

OLMAK

[nesnesiz]

  • Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak

    En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu. - Sait Faik Abasıyanık

  • Gerçekleşmek veya yapılmak
  • Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak

    Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından biri ve ilkidir. - Tarık Buğra

  • Bir şeyi elde etmek, edinmek

    Nihayet ben mal sahibi olacağıma göre rahattım. - Sait Faik Abasıyanık

  • Bir durumdan başka bir duruma geçmek
  • Herhangi bir durumda bulunmak
  • Uygun düşmek, yerinde görülmek

    Böyle iş olmaz. Oraya gitmesek de olur.

  • Yetişmek, olgunlaşmak

    Ekinler oldu. Üzümler daha olmadı.

  • Hazırlanmak, hazır duruma gelmek

    Çay oldu.

  • Bulunmak

    Kız da hemen olduğu yere oturdu. - Memduh Şevket Esendal

  • Geçmek, tamamlanmak

    İki yıl oldu. Nerede ise üç yıl olacak.

  • Sürdürmek, yürütmek

    İlişkilerimiz dostça olsun istiyorum.

  • Bir kuruluşla, örgütle ilgili bulunmak, mensup olmak

    Partili olmak.

  • Yaklaşmak, gelip çatmak

    Sabah oldu.

  • Bir şey, birinin mülkiyetine geçmek

    Pırlanta gerdanlığı da tektaş küpesi de zümrüt yüzüğü de kendinin olsun! - Sermet Muhtar Alus

  • Ek fiilin geniş zamanı olan -dır (-dir) anlamında kullanılan bir söz

    Annesi oluyor. Yeğeni olur.

[nesnesiz]

[teklifsiz konuşmada]

  • Sarhoş olmak

    Sen adamakıllı olmuşsun.

[-e]

  • Uymak, tam gelmek

    Bu şapka başıma oluyor.

[-den]

  • Yitirmek, elinden kaçırmak

    Tembelliği yüzünden işinden oldu.

[-den]

  • Bir yerde doğmuş, yaşamış olmak

    Köyden, kasabadan olmayan, düveni, dirgeni nasıl bilebilir?

[-e]

  • Bir olayla karşılaşmak, başına kötü bir şey gelmek

    Aman, ona bir şey olmasın! Kimseye bir şey olmadı.

[-e]

  • Yol açmak

    Bu davranışın ona çok zararı oldu.

  • Bir ad veya sıfatın belirttiği durumu almak

    Su, buz oldu.

[yardımcı fiil]

  • Sıfat-fiil eki almış kelimelerle birlikte başlama, bitirme vb. bildiren fiilleri oluşturur

    Artık bize gelmez oldu. Bu işi yapmış olacak.

[yardımcı fiil]

  • Hastalığa yakalanmak, tutulmak

    Tifo olmak. Verem olmak.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... olsun ... olsun
  • ola ki
  • olan (veya olup) biten
  • olan oldu
  • oldu bilmek (veya saymak)
  • olduğu kadar
  • oldu olacak
  • oldu olacak, kırıldı nacak
  • oldu olanlar
  • olmayacak duaya âmin demek
  • olup olacağı
  • olur a!

Birleşik Kelimeler: oldubitti, oldum bittim, oldum olası, olur olmaz, üretici olmayan alan, olsa olsa

KOLAY

[sıfat]

  • Sıkıntı çekmeden, yorulmadan yapılabilen, emeksiz, zahmetsiz, güç(II) ve zor karşıtı

    Cebimde mevcut paradan bu kadar bir şey buna tahsis etmek pek kolaydı. - Halit Ziya Uşaklıgil

[isim]

  • Kolaylık

    İşin kolayını buldum.

[zarf]

  • Kolayca, sıkıntısız bir biçimde, basitçe

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kolay gele! (veya gelsin!)
  • kolayına bakmak (veya kaçmak)
  • kolayına gelmek
  • kolayını bulmak
  • kolayı var

Birleşik Kelimeler: kolay kolay, dile kolay

LOKUM (Kelime Kökeni: Arapça rāḥat + ḥulḳūm)

[isim]

  • Şekerli nişasta eriyiğini pişirip hafif ağdalaştırarak yapılan, küçük küp veya dikdörtgen biçiminde kesilen şekerleme, kesme, latilokum

    Üsküdar'a gider iken bir mendil buldum / Mendilimin içine lokum doldurdum - Halk türküsü

  • Dinamit lokumu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • lokum gibi

Birleşik Kelimeler: latilokum, dinamit lokumu, kuşlokumu

OKUMA

[isim]

  • Okumak işi, kıraat

    Okuması vardı, yazması azdı. - Burhan Felek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • okumayı sökmek

Birleşik Kelimeler: okuma bayramı, okuma günü, okuma kitabı, okuma saati, okuma vakti, okuma yazma, okuma yitimi, sesli okuma, sessiz okuma, dikiş okuması

YOLAK

[isim]

[halk ağzında]

  • Patika

    Evlerinin önü yoldur yolaktır / Başımızda dönen derttir dolaptır - Halk türküsü

KOYMA

[isim]

  • Koymak işi

Birleşik Kelimeler: koyma akıl

OYMAK

[isim]

  • Aşiret
  • İzcilikte küçük birlik

    Oymak beyi.

Birleşik Kelimeler: oymakbaşı

[isim]

[gök bilimi]

  • Hemen hemen benzer veya aynı tür yıldızlardan oluşmuş, Samanyolu'nun seyrek yapılı genç kümelerinden her biri

[-i]

  • Keskin, sivri uçlu bir cisimle bir şeyi yontarak veya delerek çukur oluşturmak

    Bir ağaç kütüğünü keser, oyar, nakışlayıp bezerdi. - Samiha Ayverdi

  • Kumaş vb.ni girintili bir biçimde kesmek

    Gömleğin yakasını ve koltuğunu biraz oydu.

[argo]

  • Bıçaklayarak yaralamak

[argo]

  • Kazıklamak

ŞAKUL (Kelime Kökeni: Arapça şāḳūl)

[isim]

[eskimiş]

[fizik]

  • Çekül

UYMAK

[-e]

  • Ölçüleri birbirini tutmak

    Ayakkabı ayağına iyi uydu.

  • Renk, biçim vb. yönünden birbirini tutmak, uygun düşmek

    Kravat ceketine uymuş.

  • Zevke, anlayışa uygun düşmek

    Sizin tutumunuz bizim görev anlayışımıza uyuyor.

  • Bir inanca, bir anlayışa, bir duruma veya egemen bir güce uygun davranışta bulunmak, riayet etmek

    Şu acayip sevdaları bırak, muhite uy, zamana uy, hayatını mükemmel kazanırsın. - Peyami Safa

  • Bağlı kalmak, tabi olmak

    Birtakım kayıt ve şartlara uymalıydı.

  • Uygun düşmek, münasip olmak

    Her cihette birbirine uyacak kadın erkek bulmak dünyada kabil değildir. - Hüseyin Cahit Yalçın

Birleşik Kelimeler: uyaroğlu

YOLMA

[isim]

  • Yolmak işi

    Arpalar erdi de gelin, girdik yolmaya - Halk türküsü

[halk ağzında]

  • Sapı orakla biçilmeyecek kadar kısa kalmış ekin

YOLUK

[sıfat]

  • Yolunmuş olan

    Nuran, yoluk kaşlarını parmaklarıyla düzeltiyordu. - Mahmut Yesari

YUMAK

[isim]

  • Yuvarlak biçimde sarılmış iplik, yün vb. şey

    Yün yumağı.

[sıfat]

  • Yuvarlak biçimde sarılmış olan

    Bir yumak yün.

Birleşik Kelimeler: yumak yumak, kıl yumağı

[-i]

[halk ağzında]

  • Yıkamak

    Evlerinin önü susam / Bir su bulsam yüzüm yusam - Halk türküsü