MAROKEN Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

MAROKEN harflerini içeren 5 harfli 22 kelime bulunuyor. 5 harfli MAROKEN kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Maroken ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Maroken olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

KOMAR7, KONMA7, KROME7, MOREN7, MARON7, MAKRO7, ORMAN7, ONMAK7, ROMEN7, ROMAN7, KORNA6, KREMA6, KAMER6, KEMAN6, MARKE6, MEKAN6, MERAK6, NOKRA6, ERKAN5, EKRAN5, KARNE5, KENAR5

ERKÂN (Kelime Kökeni: Arapça erkān)

[isim]

  • Bir topluluğun ileri gelenleri, büyükler, üstler

    Yüksek sınıf mahalle erkânını da konaklarına uğrayıp meseleden haberdar eder. - Refik Halit Karay

  • Yol, yöntem

    Onun arkasına bu yolda, bu erkânda gelmiş geçmiş ustalar, pirler vardı. - Ömer Seyfettin

[askerlik]

  • General veya amiral aşamasındaki askerler

Ata Sözleri ve Deyimler

  • erkân göstermek

Birleşik Kelimeler: erkânıharbiyeiumumiye, erkânıharp, erkân kürkü, erkân minderi, adap erkân, yol erkân, hükûmet erkânı, çarıklı erkânıharp

EKRAN (Kelime Kökeni: Fransızca écran)

[isim]

  • Üzerine bir cismin ışık yoluyla görüntüsü düşürülen, saydam olmayan düz yüzey, görüntülük
  • Beyaz perde, görüntülük

[sinema]

[televizyon]

  • Televizyon camı, görüntülük

Birleşik Kelimeler: ekran koruyucu, sayfa ekran

KARNE (Kelime Kökeni: Fransızca carnet)

[isim]

[eğitim bilimi]

  • Öğrencilere dönem sonlarında okul yönetimleri tarafından verilen ve her dersin başarı durumu ile devam, sağlık, yetenek ve genel gidiş durumlarını gösteren belge
  • Kişilerin bir haktan yararlanmaları için bir kuruluş tarafından verilen belge

    Ekmek karnesi. Vapur karnesi.

Birleşik Kelimeler: çalışma karnesi, sağlık karnesi

KENAR (Kelime Kökeni: Farsça kenār)

[isim]

  • Bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı veya yakını, kıyı, yaka

    O sırada karşı taraçadaki kadın elinde pirinç tası olduğu hâlde taraçanın kenarına kadar geldi. - Orhan Veli Kanık

  • Bir şeyi çevreleyen çizgi
  • Pervaz, çizgi, antika, baskı vb. çevre süsleri

    Bu mendilin kenarı ötekinden daha sade.

  • Merkezden uzak olan, kuytu, ıssız, sapa, tenha yer

    Ağır, ihtiyar misafirler kenarda bir odadan çıktılar. - Memduh Şevket Esendal

  • Yan

[matematik]

  • Bir biçimi sınırlayan çizgilerden her biri

    Bir üçgenin kenarları.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kenar (veya kenarını) bastırmak
  • kenara atmak
  • kenara çekilmek
  • kenarda kalmak
  • kenar gezmek
  • kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olmaz

Birleşik Kelimeler: kenar atışı, kenar bobini, kenar mahalle, kenarortay, kenar semt, kenar suyu, kenarda köşede, kenarın dilberi, çeşitkenar, derkenar, dörtkenar, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar

KORNA (Kelime Kökeni: İtalyanca corna)

[isim]

  • Motorlu taşıtlarda, bisikletlerde sesle işaret vermek için kullanılan ve içinden hava geçirilerek çalınan boru, klakson

    Saat on iki olur olmaz, apartmanın önünde kornayı öttürdüm. - Aka Gündüz

KREMA (Kelime Kökeni: İtalyanca crema)

[isim]

  • Bir tür yumurtalı süt tatlısı
  • Kaymak
  • Kevgirden geçirilmiş sütle koyulaştırılmış çorba

KAMER (Kelime Kökeni: Arapça ḳamer)

[isim]

[eskimiş]

[gök bilimi]

  • Ay

Birleşik Kelimeler: kamer balığı

KEMAN (Kelime Kökeni: Farsça kemān)

[isim]

[müzik]

  • Dört teli olan, çenenin altına dayayarak çalınan yaylı saz

    Açık sarı saçlı, zayıf bir kadın keman çalıyordu. - Ömer Seyfettin

[eskimiş]

  • Yay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • keman gibi

Birleşik Kelimeler: keman yayı

MARKE (Kelime Kökeni: Fransızca marqué)

[sıfat]

[spor]

  • `Takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncuyu yakından izlemek, tutmak, gölgelemek, markaja almak` anlamındaki marke etmek birleşik fiilinde geçen bir söz

MEKÂN (Kelime Kökeni: Arapça mekān)

[isim]

  • Yer, bulunulan yer
  • Ev, yurt

[eskimiş]

[gök bilimi]

  • Uzay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mekân tutmak

Birleşik Kelimeler: mekân akustiği, mekân grupları, mekân zarfı, başmekân, cennetmekân, tebdilimekân

MERAK (Kelime Kökeni: Arapça merāḳ)

[isim]

  • Bir şeyi anlamak veya öğrenmek için duyulan istek

    Biraz sonra yine bazı sesler işittim / Merak ile merdivenin başına gittim - Enis Behiç Koryürek

  • Bir şeyi edinme, yapma, bir şeyle uğraşma isteği

    Öteden beri güzel giyinmeye, güzel konuşmaya merakım vardır. - Reşat Nuri Güntekin

  • Düşkünlük, heves

    Meslek dışında biricik merakı, kendi tabiriyle hobisi fotoğrafçılıktı. - Haldun Taner

  • Kaygı, tasa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • meraka düşmek
  • meraka sokmak
  • merak etmek
  • merak getirmek
  • merakına dokunmak
  • merakından çatlamak
  • merakını mucip olmak
  • merakını uyandırmak
  • merak olmak
  • merak sarmak (veya duymak veya salmak)
  • merakta bırakmak
  • merakta kalmak
  • meraktan çatlamak
  • meraktan ölmek

Birleşik Kelimeler: kırkmerak

NOKRA (Kelime Kökeni: Arapça nuḳra)

[isim]

  • Büveleğin sebep olduğu, genellikle davar ve sığırlarda, seyrek olarak insanlarda rastlanan, ortası delik şişkinliklerle tanınan hastalık

KOMAR

[isim]

[bitki bilimi]

  • Kuzey Anadolu dağlarında yetişen, 3-5 metre boyunda, kışın yapraklarını dökmeyen, iri ve mor çiçekleri olan bir ağaç (Hododendron ponticum)

KONMA

[isim]

  • Konmak işi

    Şiirde biçim, gerekli parçaların yerli yerine konmasıdır. - Behçet Necatigil

KROME (Kelime Kökeni: Fransızca chromé)

[sıfat]

  • Kromdan yapılmış veya kromla kaplanmış

    Kolundaki krome saate göz attı. - Refik Halit Karay