[-i]

• Kantarla ağırlığını ölçmek

[mecaz]

• Düşünüp taşınmak

[mecaz]

• Birini denemek, sınamak

[-i]

• Bir yere, bir şeye katran sürerek katranla kaplamak

[nesnesiz]

[halk ağzında]

• Katar durumuna gelmek, arka arkaya gelmek

[-i]

[argo]

• Aldatmak, yalan söylemek

[nesnesiz]

• Markalama işi yapılmak

[-i]

• Tırmalamak

• Tırnaklarını geçirerek yolmaya, kazımaya veya çekmeye çalışmak

[nesnesiz]

• Tırmalama işine konu olmak

[nesnesiz]

• Kaynatma işi yapılmak

[isim]

• Kaymaklanmak işi

[kimya]

• Oksitlenme sonucunda kuruyan, bağlayıcı içeren solvent bazlı boyaların yüzeyinde oluşan ve solventlerde çözünmeyen tabaka

[nesnesiz]

• Bir işte, bir hareketle çok deneyim kazanmak

  Öteki, çok kadınla oynaşmış ve hatta yatıp kalkmış, sevda damarları kaşarlanmış bir gençti. - Memduh Şevket Esendal

[mecaz]

• Hoşa gitmeyen bir harekete veya bir işe alışarak artık ondan üzüntü duymaz olmak

  Bu vadideki kaşarlanmış idmanlarına rağmen onları da ara sıra atlatanlar bulunur. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[-i]

• Yankılama işini yaptırmak

[-i]

• Anlaşmayı, uzlaşmayı, uyuşmayı sağlamak

[-i]

• Aklaşmasını sağlamak, beyazlaştırmak

[isim]

• Analaştırmak işi

[-i]

• Akşamı yaptırmak, akşamı buldurmak veya ettirmek