[isim]

• Anılmak üzere verilen nesne, hatıra, yadigâr, bergüzar

[nesnesiz]

• Anma işine konu olmak, hatırlanmak

  Oğlakçı köyünün Kerem dede diye anılan beyaz sakallı, güzel yüzlü âşık bir şairi varmış. - Halide Edip Adıvar

[-e]

[nesnesiz]

• Alma işi yapılmak

  Mahalle mektebinden alınmış, rüştiyeye verilmiş. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

• Elde edilmek

  Her biri gerçek hayattan alınmış birer gerçek olmak. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[-den]

• Uyarlanmak

[-e]

[-den]

[mecaz]

• Bir sözün, bir davranışın kendisine söylediğini veya yapıldığını sanarak incinmek, kırılmak

  Emekli ajan, alınmış gibi maun masanın arkasında oturan kişiyi süzdü. - Osman Aysu

[isim]

• Kınlamak işi

[isim]

• Kalınmak işi

[nesnesiz]

• Ilık duruma gelmek, ılımak

[isim]

• Kılınmak işi

[isim]

• İnsanlık

  Sen de biraz adamlığın yolunu tutmalısın. - Reşat Nuri Güntekin

• Yabanlık

Ata Sözleri ve Deyimler

• adamlık sende kalsın

[ünlem]

• Lades oyununa katılanlardan biri ötekine bir şey verirken karşıdakinin `unutmadım` anlamında söylediği söz

[zarf]

[alay yollu]

• Sandığına göre, düşünüşüne göre, umduğuna göre, aklı sıra

  Bütün kadınlar gibi aklınca bu yolla kocasını zevksizlikle suçluyordu. - Ayla Kutlu

[sıfat]

• Damağı olan

[sıfat]

• Kancası olan

[sıfat]

• Kadını olan

[sıfat]

• Kalına yakın

  Amcam ise kıvırcık saçlı, biraz daha uzun, sağlam ve kalınca yapılı, yüz çizgileri çok güzel bir gençti. - Ayla Kutlu

[-e]

• Acıma işine konu olmak

  Günlerce elin, dile gelmeyen çocuğunu bağrına basan fabrika sahibine acındı. - Lâtife Tekin

[nesnesiz]

• Başkasının hesabına üzülmek, yazıklanmak, yerinmek

  Kızlar gitti diye pınar ağladı / Acındı yüreğim yandı pınara - Karacaoğlan