MAKYAJCILIK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler
MAKYAJCILIK harflerini içeren 6 harfli 43 kelime bulunuyor. 6 harfli MAKYAJCILIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
MAKYAJ18,
KALKMA
-
Kalkmak işi
Sabahları erken kalkmayı sevmeyen, gece geç yatan gececi kişilerdensiniz. - Tomris Uyar
KALMAK
-
Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek
Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. - Tarık Buğra
-
Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak
Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. - Osman Cemal Kaygılı
-
Konaklamak, konmak
Hemen karargâha yerleşmezsem ne geri dönebilir ne de otelde kalabilirdim. - Falih Rıfkı Atay
-
Oturmak, yaşamak
Tam beş sene benimle beraber kaldı. - Sait Faik Abasıyanık
- Eğleşmek
-
Hayatını sürdürmek, yaşamak
O aileden bir bu çocuk kaldı.
-
Varlığını korumak, sürdürmek
Eniştemizin iptidai kalmış huyları da vardı. - Abdülhak Şinasi Hisar
-
Oyalanmak, vakit geçirmek
Kısa bir süre tezgâhın önünde kaldı. - Necati Cumalı
-
Sınıf geçmemek
Çocukların içinde kalanlar da var geçenler de.
-
İşlemez, yürümez duruma gelmek
Araba yarı yolda kaldı.
-
İleriye atılmak, ertelenmek
Mahkeme ayın on sekizine kaldı. - Sait Faik Abasıyanık
-
Bir şeyle kaplanmak, bir şeye bulanmak
Oda duman içinde kaldı.
-
Bir işi belli bir noktada bırakmak, ara vermek
Bugün iş maddesinde kaldık.
-
Miras olarak geçmek
Çiftlik ana babasından kalmış.
-
Yapamamak
Misafir geldi, gezmeden kaldık.
-
Belli bir gelirle geçinmek zorunda bulunmak
Refika, valide, iki kerime kaldık mı biz iki bin kuruş tekaüt maaşına. - Haldun Taner
-
Yetinmek
Yalnız dayak atmakla kalmadı, onu işinden de çıkardı.
-
Sınırlanmak
Amasya'da iken karşılaştığımız vaziyet yalnız Şeyh Recep Vakası ile kalmadı. - Atatürk
- Herhangi bir durumu sürdürmek
-
Olmak, herhangi bir durumda bulunmak
Fatma'nın yemek çantası olmasaydı dün aç kalmıştık. - Falih Rıfkı Atay
-
Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e), -ıp (-ip) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur
Bakakalmak.
Şaşakalmak.
Donakalmak. Şaşırıp kalmak. Donup kalmak.
Ata Sözleri ve Deyimler
- ... den kalır yeri yok
- ... ye kalsa (veya kalırsa)
- kaldı ki
Birleşik Kelimeler: kala kala, geri kalmış
ÂMÂLIK
- Görme engellilik
IKLAMA
- Iklamak işi
KAKIMA
- Kakımak işi
KAMALI
-
Kaması olan
Kamalı top.
KILMAK
- Etmek, yapmak
AYAKLI
-
Ayağı olan
Odanın ortasına üç ayaklı masayı koymuş, etrafına sandalyeleri diziyordu. - Peyami Safa
-
Bir destekle yere dayanan
Ayaklı kadeh.
-
Ayakla işletilen
Ayaklı dikiş makinesi.
Birleşik Kelimeler: ayaklı ansiklopedi, ayaklı canavar, ayaklı gazete, ayaklı koşma, ayaklı kütüphane, ayaklı mâni, iki ayaklı, kan ayaklı, kanı ayaklı, çift ayaklılar, çok ayaklılar, dört ayaklılar, karından ayaklılar, kolsu ayaklılar, kürek ayaklılar, on ayaklılar, perde ayaklılar, yüzgeç ayaklılar
ILIMAK
- Ilınmak
KAYMAK
- Sütün veya yoğurdun yüzünde zar durumunda toplanan, açık sarı renkli, koyu yağlı katman, krema
- Sütü yayvan kaplar içinde ve hafif ateşte tutarak elde edilen koyu, yağlı öz
- Yağmur ve selden sonra toprağın üzerinde kalan özlü tabaka
- Bir şeyin en iyi ve seçkin bölümü
Ata Sözleri ve Deyimler
- kaymağını almak (veya yemek)
- kaymağı seven mandayı yanında taşır
- kaymak bağlamak (veya tutmak)
- kaymak gibi
Birleşik Kelimeler: kaymakaltı, kaymak kâğıdı, kaymak tabakası, kaymak takımı, kaymak taşı, Afyon kaymağı, kireç kaymağı, nişadır kaymağı
-
Düz, ıslak, donmuş veya kaygan bir yüzey üzerinde sürtünerek kolayca yer değiştirmek
Sol tekerlekler küçük bir hendeğin içine kaydı. - Osman Cemal Kaygılı
- Kaygan bir yüzey üzerinde birdenbire dengesini yitirmek
- Durum değiştirmek
-
Anlamı değişmek
Bazen kelimeler başka anlamlara kayar.
- Kurtulmak
- Yağışların etkisiyle toprağın alt tabakasının gevşemesi sonucu üst tabaka oynamak
- Görüş, düşünce veya tutumunu değiştirmek
- Cinsel ilişkide bulunmak
Birleşik Kelimeler: kaykaç, kaykay, sinekkaydı
YAKALI
-
Herhangi bir biçimde yakası olan
Damat orta yaşlı bir zat olup kadife yakalı lacivert bir palto giymişti. - Haldun Taner
Birleşik Kelimeler: yakalı kamçılılar, altın yakalı, beyaz yakalı, çelik yakalı, mavi yakalı, pembe yakalı, yeşil yakalı
- Boynu üzerinde manto yakasına benzeyen tüyleri bulunan bir tür güvercin
YAKMAK
- Kına, yakı vb.ni koymak, sürmek
-
Yanmasını sağlamak veya yanmasına yol açmak, tutuşturmak
Kendi sigarası için yaktığı kibriti bana uzattı. - Falih Rıfkı Atay
-
Ateşle yok etmek
Çöpleri yakmak.
-
Işık vermesini sağlamak
Mavi ışıklı ispirto lambalarını yakarlar. - Sait Faik Abasıyanık
-
Isı etkisiyle zarar vermek
Eteği ütülerken yaktı.
-
Keskin, sert ve ısırıcı bir duyum vermek
Biber ağzı yakar.
-
Yanıyormuş gibi bir etki yapmak
Hekime daima şarabın midelerini yaktığından bahsederler. - Falih Rıfkı Atay
-
Kurutmak, zarar vermek
Fırtına ekinleri yakmıştı. - Sait Faik Abasıyanık
-
Çok sıcak olmak
Bugün güneş yakıyor.
-
Karartmak
Güneşte vücudunu yaktı.
-
Çok üşütmek
Soğuk rüzgâr insanın yüzünü yakıyor.
- Tedavi etmek amacıyla doku, damar vb. dağlamak
- Silahla vurmak
-
Yıkıma, zarara yol açmak, büyük bir zarara uğratmak, mahvetmek
Gözü mavi, boyu kısa, kendi muhacir olmasın. Ne olursa olsun makbulüm. Aman bu üçüne dikkat et. Beni yakma. - Ömer Seyfettin
- Güçlü sevgi uyandırmak
-
Zamanında kullanılmadığından hükmünü yitirmek
Biletini ve tatilini yaktı.
Ata Sözleri ve Deyimler
- yakıp yıkmak
Birleşik Kelimeler: yakan top, yakar top
- Türkü, ağıt vb. düzenlemek, bestelemek
AYILIK
- Kabalık, kaba davranış
Ata Sözleri ve Deyimler
- ayılık etmek
AYIKMA
- Ayıkmak işi
AYILMA
- Ayılmak işi