MAGNEZYUMLU Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler
MAGNEZYUMLU harflerini içeren 4 harfli 35 kelime bulunuyor. 4 harfli MAGNEZYUMLU kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
GAYZ13,
ELAN (Kelime Kökeni: Arapça elān)
-
Şimdi, şu anda, hâlâ, henüz, daha
Zaten evlerinde elan sinide, yer sofrasında yemek yiyorlar. - Refik Halit Karay
NALE (Kelime Kökeni: Farsça nāle)
- İnleme, inilti
ÂLEM (Kelime Kökeni: Arapça ʿālem)
- Evren
-
Dünya, cihan
İnsan âlemde, hayal ettiği müddetçe yaşar. - Yahya Kemal Beyatlı
- Aynı konu ile ilgili kimseler
-
Bu kimselerin uğraşlarının bütünü
Geçen kışın tiyatro, cambazhane âlemlerini uzun uzun tasvir ediyordu. - Osman Cemal Kaygılı
-
Belli bir grupraki canlıların bütünü
Hayvanlar âlemi.
-
Durum ve şartlar
Evlilik âlemi.
-
Herkes, başkaları
Bu yaptığından dolayı âleme rezil oldun.
-
Ortam, çevre
Fakat onun Türk ve Müslüman dostları hep alafranga ve zengin bir âlemde yaşarlardı. - Halide Edip Adıvar
- Kendine özgü birçok niteliği bulunan şey
- Farklı davranış içinde bulunan kimse
-
Eğlence
O gün evde iki gün önceki araba âlemlerini düşünüyordu. - Osman Cemal Kaygılı
Ata Sözleri ve Deyimler
- âleme verir talkını (veya telkini), kendi yutar salkımı
- âlemin ağzı torba değil ki büzesin
- âlemi var mı?
- âlem yapmak
Birleşik Kelimeler: bir âlem, cümle âlem, devriâlem, dış âlem, dünya âlem, el âlem, harcıâlem, ibretiâlem, içki âlemi, kibarlar âlemi, masal âlemi, oturak âlemi, rakı âlemi
- Bayrak
- Minare, kubbe, sancak direği vb. yüksek şeylerin tepesinde bulunan, madenden yapılmış ay yıldız veya lale biçiminde süs, ayça
- Simge
Ata Sözleri ve Deyimler
- alem olmak
AMEL (Kelime Kökeni: Arapça ʿamel)
- Yapılan iş, edim, fiil
- Bir kimsenin dinin buyruklarını yerine getirmek için yaptıkları
- İshal
Birleşik Kelimeler: aksülamel
ENAM (Kelime Kökeni: Arapça enām)
- Yaratılmış bütün canlılar
- Halk
- İçinde Kur'an'dan bazı ayet ve surelerin bulunduğu dua kitabı
EMAN (Kelime Kökeni: Fransızca éman)
- Radyoaktif cisimlerde ölçü birimi
ELMA
- Gülgillerden, çiçekleri pembe veya beyaz bir ağaç (Pirus malus)
- Bu ağacın kabuğu parlak, sert, kırmızı, sarı ve yeşil renkte, kokusu hoş, tadı ekşi veya tatlı, dokusu gevrek, ufak çekirdekli meyvesi
Ata Sözleri ve Deyimler
- elma da alma da demesini biliriz
- elma gibi
- elmanın dibi göl, armudun dibi yol
- elmayı çayıra, armudu bayıra
Birleşik Kelimeler: elmabaş, elma çayı, elma hoşafı, elma kompostosu, elma sirkesi, elma suyu, elma şarabı, elma şekeri, elma şurubu, elma yanaklı, acı elma, çürük elma, ekşi elma, Kızılelma, âdemelması, Amasya elması, Amerikan elması, dağ elması, deveelması, ferik elması, fil elması, Japon elması, kabak elması, kiraz elması, misket elması, pamuk elması, şeytan elması, yer elması
LAME (Kelime Kökeni: Fransızca lamé)
- Dokusunda çoğunlukla gümüş ve altın renginde tel bulunan kumaş veya metal parlaklığı verilmiş deri
-
Böyle bir kumaş veya deriden yapılan
Zehra, lame balo pabuçlarından görünecek olan ayak tırnaklarını da cilaladı. - Cahit Uçuk
MEAL (Kelime Kökeni: Arapça meʾāl)
-
Anlam, kavram, mefhum
Her cepheden tek mealde bir telgraf geliyor. - Aka Gündüz
- Ortaya çıkan şey, sonuç, netice
NEMA (Kelime Kökeni: Arapça nemā)
- Büyüme, gelişme, çoğalma
- Faiz, ürem
NAME (Kelime Kökeni: Farsça nāme)
-
Mektup
Ertesi sabah tam demir alırken kaptanıderyanın bir namesini aldı. - Nazım Hikmet
Ata Sözleri ve Deyimler
- name okumak
Birleşik Kelimeler: ahitname, amanname, bahname, beyanname, celpname, davetname, ehliyetname, emirname, falname, fetihname, havalename, ibraname, icazetname, iddianame, ihbarname, ihtarname, istidaname, istifaname, ithafname, ithamname, itimatname, izinname, kanunname, kararname, kefaletname, kıyafetname, menakıpname, muahedename, muahezename, muhabbetname, mukavelename, muvafakatname, müdafaaname, nasihatname, nizamname, pendname, ruhsatname, ruzname, salname, seyahatname, silsilename, siyasetname, şartname, şecerename, şehadetname, şehname, şikâyetname, taahhütname, tabirname, takdirname, talepname, talimatname, talimname, tandırname, tarifname, tasdikname, tavsiyename, taziyetname, telgrafname, temlikname, teşekkürname, vakayiname, vakıfname, vasiyetname, vekâletname, velayetname, zabıtname, zeyilname
ULAN
-
Ey
Ulan, bizim sokak çocukları ne insan şeyler be! - Memduh Şevket Esendal
-
Öfke ve nefret anlatan bir seslenme sözü
Uşaktım ulan ne olacak, dediği zaman kimse sesini çıkarmazdı. - Sait Faik Abasıyanık
AMME (Kelime Kökeni: Arapça ʿāmme)
- Kamu
Birleşik Kelimeler: amme davası, amme efkârı, amme hukuku, amme idaresi, amme menfaati
MAUN (Kelime Kökeni: (Amerika yerlilerinin dillerinden))
- Tespih ağacıgillerden, Hindistan ve Honduras'ta yetişen büyük bir orman ağacı, akaju (Swietenia mahagoni)
- Bu ağacın parlak kırmızımtırak renkte, sert ve iyi cilalanan kerestesi
-
Bu keresteden yapılan
Emekli ajan, alınmış gibi maun masanın arkasında oturan kişiyi süzdü. - Osman Aysu
ULAM
-
Aralarında herhangi bir bakımdan ilgi veya benzerlik bulunan şeylerin tümü, makule, kategori
İnsan üstüne düşünenlerin hepsi, her iki ulamda da yetkinliğe az rastlandığı görüşünde birleşirler. - Azra Erhat
- Nesnel gerçekliğin ve bilginin en genel ve temel özelliklerini, ilişkilerini yansıtan temel kavramların her biri, nicelik, nitelik, bağıntı, makule, kategori
Birleşik Kelimeler: ulam ulam