[-i]

[argo]

• Aldatmak, yalan söylemek

[nesnesiz]

• Markalama işi yapılmak

[isim]

• Makinistin görevi

[isim]

• Mandarin olma durumu

• Mandarinin görevi veya makamı

[isim]

• Mardinli olma durumu

[nesnesiz]

• Makas almak işine konu olmak

  Yanakları sert parmaklarla makaslanmış gibi parça parça kızarıp sararıyor. - Reşat Nuri Güntekin

• Kesilmek

  Bu film makaslanmış.

[nesnesiz]

• Maskeleme işi yapılmak veya maskeleme işine konu olmak

[mecaz]

• Gerçek görünüşünü saklamak, gizlemek

  Nefsine itimadı o kadar kuvvetli idi ki aşırı bir resmiyetle maskelenen nazik istiskalleri anlamamazlığa vurur. - Haldun Taner

[-i]

• Kapı, pencere kanadını mandalla tutturmak

• Çamaşırı mandalla tutturmak

• Telsizlerde konuşmaları anlaşılmaz duruma getirmek için sürekli olarak düğmelere basmak

[isim]

• Mandallanmak işi

[isim]

• Manisalı olma durumu

[isim]

• Makineci olma durumu

[isim]

• Market işletme işi

[sıfat]

[felsefe]

• Maddeci

[nesnesiz]

[halk ağzında]

• Hastalanmak, hasta olmak

  Acep marazlandı mı ki? - Refik Halit Karay

[nesnesiz]

• Ürün marka durumuna gelmek

[mecaz]

• Kişi, kurum vb. marka durumuna gelmek, marka olmak