LEGALLEŞMEK Harflerini İçeren 3 Harfli Kelimeler

LEGALLEŞMEK harflerini içeren 3 harfli 26 kelime bulunuyor. 3 harfli LEGALLEŞMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

GEM8, GAM8, ALG7, EGE7, GAK7, MAŞ7, ŞEM7, ŞAM7, AŞK6, KAŞ6, KEŞ6, LEŞ6, ŞEK6, ŞAL6, ŞAK6, KAM4, KEM4, LAM4, MAL4, ELK3, ELA3, EKE3, KAL3, KEL3, LAL3, LAK3

ELK (Kelime Kökeni: İngilizce elk)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Kuzey Avrupa'da yaşayan, geniş dallı boynuzları olan, iri bir tür geyik

ELA

[isim]

  • Gözde sarıya çalan kestane rengi

[sıfat]

  • Bu renkte olan

    Ela gözlerini sevdiğim dilber / Seni görmeyeli göresim geldi - Karacaoğlan

EKE

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Büyük, yetişkin, yaşlı, kart

[isim]

[mecaz]

  • Yaşı küçük olduğu hâlde sözleri ve davranışları büyükmüş gibi olan çocuk

KAL

[isim]

[madencilik]

  • Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi

Birleşik Kelimeler: kalhane

[isim]

[eskimiş]

  • Söz, lakırtı, laf

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kale almamak

KEL (Kelime Kökeni: Farsça kel)

[sıfat]

  • Saçı dökülmüş olan (kimse)

    Simitçi kumraldı, saçları dökülmüştü, evet basbayağı keldi adam. - Ahmet Ümit

[mecaz]

  • Çıplak (doğa), yaprakları dökülmüş (bitki)

    Yükselip alçalıyor, kel tepelerin etrafını dönüyordu. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]

  • Gelişmemiş, cılız (bitki)

    Kel bir ağaç.

[mecaz]

  • İçinde az eşya bulunan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kel başa şimşir tarak
  • kele köseden yardım olmaz
  • keli görünmek
  • keli kızmak
  • keli körü toplamak
  • kelin ayıbını takke örter
  • kelin merhemi olsa başına sürer (veya kelin medarı olsa kendi başında olur)
  • kel ölür, sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur
  • kel yanında kabak anılmaz

Birleşik Kelimeler: kelaynak, kel kâhya, keloğlan

LAL (Kelime Kökeni: Farsça lāl)

[sıfat]

  • Dili tutulmuş, konuşamaz duruma gelmiş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • lal etmek

Birleşik Kelimeler: lalüebkem

[isim]

[eskimiş]

  • Parlak kırmızı renkte, billurlaşmış, saydam bir alüminyum oksidi olan değerli bir taş

[sıfat]

  • Bu taşın renginde olan
  • Kırmızı renkli bir tür mürekkep

LAK

[isim]

  • Uzak Doğu'da yetişen Amerikan elmasından çıkan zamk
  • Boyacılıkta kullanılan, kırmız böceğinin üst deri bezlerinin salgıladığı madde

KAM

[isim]

  • Şaman

[isim]

  • Zevk, mutluluk, tat

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kâm almak

KEM (Kelime Kökeni: Farsça kem)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Kötü, fena (göz, söz vb.)
  • Noksan, eksik

    Kem akçe.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kem söz, kalp (veya kem) akçe sahibinindir

Birleşik Kelimeler: kem göz

LÂM (Kelime Kökeni: Arapça lām)

[isim]

  • Arap alfabesinin yirmi üçüncü harfinin adı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • lâm elif çevirmek (veya çizmek)
  • lâmı cimi yok

[isim]

  • Mikroskopta incelenecek maddelerin üzerine konulduğu dar, uzun cam parçası
  • Dar, çok ince metal parça

MAL (Kelime Kökeni: Arapça māl)

[isim]

  • Bir kimsenin, bir tüzel kişinin mülkiyeti altında bulunan, taşınır veya taşınmaz varlıkların bütünü

    Mal vardı, mülk vardı. At vardı, araba vardı. - Ömer Seyfettin

  • Büyükbaş hayvan

    Boz atlar yağız değildi artık; mallar erimiş, zayıflamıştı. - Nezihe Araz

[ticaret]

  • Alınıp satılabilen her türlü ticaret eşyası, emtia

[mecaz]

  • Bayağı, aşağılık, kötü kimse

    Onun ne mal olduğunu bilirim.

[argo]

  • Esrar

[kaba konuşmada]

  • Orospu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mal adama hem dost hem düşmandır
  • mal bulmuş Mağribî gibi
  • mal canı kazanmaz, can malı kazanır
  • mal canın yongasıdır
  • mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan
  • mal edinmek
  • mal etmek
  • malı götürmek
  • malını yemesini bilmeyen zengin her gün züğürttür
  • malın iyisi boğazdan geçer
  • malı ongun olanın adı angın olur
  • mal kaldırmak
  • mal kapatmak
  • mal meydanda
  • mal olmak
  • mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi
  • mal yapmak

Birleşik Kelimeler: mal beyanı, mal bildirimi, mal birliği, mal canlısı, mal mülk, mal sahibi, mal sandığı, mal varlığı, malın gözü, anamal, ara mal, başmal, beytülmal, fason mal, kabzımal, mirî mal, resülmal, sermaye mal, tapon mal, dünya malı, hırsız malı, işporta malı, ithal malı, mezat malı, orta malı, sıra malı, vakıf malı, yerli malı, ikame mal

AŞK (Kelime Kökeni: Arapça ʿaşḳ)

[isim]

  • Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, sevi, sevda, amor (II)

    Gönlüm düştü bu sevdaya / Gel gör beni aşk neyledi - Yunus Emre

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aşka düşmek
  • aşka gelmek
  • aşk ağlatır, dert söyletir
  • aşk olmayınca meşk olmaz
  • aşk olsun
  • aşk yapmak

Birleşik Kelimeler: aşkmerdiveni, ilanıaşk, karşılıksız aşk, yasak aşk, yıldırım aşkı

KAŞ

[isim]

[anatomi]

  • Gözlerin üzerinde kemerli birer çizgi oluşturan kısa kıllar

    Alnında boncuk boncuk terler birikmişti, kaşlarının üstüne doğru sızıyordu. - Mahmut Yesari

  • Eyerin ön ve arkasındaki çıkıntılı bölüm

[halk ağzında]

  • Sarp kayalık, uçurum

[halk ağzında]

  • Bağ ve bahçelerde toprak yığarak yapılan sınır, set

[halk ağzında]

  • Ocağın veya şöminenin üst tarafında bulunan, üzerine malzeme konulan çıkıntı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kaş (veya kaşını) yıkmak
  • kaş göz etmek
  • kaş göz işareti yapmak
  • kaşı (veya kaşları) çatılmak
  • kaşını gözünü eğmek
  • kaşının altında gözün var dememek
  • kaş ile göz, gerisi söz
  • kaşla göz arasında
  • kaşlarını çatmak
  • kaş yapayım derken (veya yaparken) göz çıkartmak (veya çıkarmak)

Birleşik Kelimeler: kaşbastı, kaş jölesi, çatık kaş, çatma kaş, karakaş, baca kaşı, civankaşı, eyer kaşı, ocak kaşı, yüzük kaşı

[isim]

  • Antalya iline bağlı ilçelerden biri

KEŞ (Kelime Kökeni: Farsça keşk)

[isim]

[halk ağzında]

  • Yağı alınmış sütten veya yoğurttan yapılan peynir
  • Kış için kurutulan yağsız, tuzsuz yoğurt

[sıfat]

[argo]

  • Ayyaş
  • Esrarkeş

[sıfat]

[argo]

  • Aptal

LEŞ (Kelime Kökeni: Farsça lāşe)

[isim]

  • Kokmuş hayvan ölüsü

[sıfat]

  • Çok kötü kokan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • leş gibi
  • leş gibi sarhoş
  • leş gibi serilmek
  • leşini çıkarmak
  • leşini sermek

Birleşik Kelimeler: leş kargası, gemi leşi