[isim]

[jeoloji]

• Yanardağların püskürme sırasında yeryüzüne çıkardıkları, dünyanın derinliklerinden gelen kızgın, erimiş maddeler, püskürtü

[ünlem]

[denizcilik]

• Herhangi bir yere yanaşmış filikanın kürek çekmeksizin ilerlemesi için verilen buyruk

Ata Sözleri ve Deyimler

• lava etmek

[isim]

[müzik]

• Mızrapla çalınan, gövdesi uttan küçük bir çalgı

[isim]

• Ebe

[tıp]

• Tutçek

[eskimiş]

• Erkek doğum hekimi

[sıfat]

[argo]

• Gereksiz konuşan (kimse)

• Önemsiz konular üzerinde fazlaca duran, hareketleri ve sözlerinde meymenet olmayan (kimse)

[isim]

• Lavanta çiçeğinden yapılan ispirtolu esans

  Bu el hafiften benzin, tütün ve bayıltıcı bir lavanta kokuyordu. - Nazım Hikmet

[isim]

• Anüs yoluyla kalın bağırsağa tanı veya tedavi amacıyla sıvı verme

• Bu iş için kullanılan alet ve sıvı

[isim]

[bitki bilimi]

• Lavanta çiçeğinin bir başka türü

[isim]

• Mayalı hamurdan tandırda pişirilerek yapılan ve yapıldığı yere göre büyüklüğü değişen ince ekmek türü

• Yufka inceliğinde açılmış uzun sade pide

[isim]

• Üzerinde su muslukları bulunan, porselen, emaye, sac vb.nden yapılmış, el, yüz, bulaşık yıkamaya yarar, çukur yer veya eşya

  Lavabonun aynasında yorgun bir suratla kendini anlamaya çalışan bu adama bakıyorum. - Ahmet Ümit

• Tuvalet

[mecaz]

• Lokanta, gar vb. yerlerde bu düzenin bulunduğu yer

[isim]

[jeoloji]

• Hidratlı alüminyum ve kalsiyum çift silikatı

[isim]

• Lavanta kokusunu koymaya yarayan şişe

[isim]

• Lavta (I) çalan kimse

[isim]

[eskimiş]

• İçinde afyon bulunan sulu bir ilaç

[isim]

• Lavanta yapan kimse

• Gezici olarak esans satan kimse

[isim]

[teknik]

• Bir işlem sonrası, metal yüzeyleri su ile yıkama

[tıp]

• Bir organı su vererek yıkayıp temizleme

Ata Sözleri ve Deyimler

• lavaj yapmak