[sıfat]

• Dili tutulmuş, konuşamaz duruma gelmiş

Ata Sözleri ve Deyimler

• lal etmek

[isim]

[eskimiş]

• Parlak kırmızı renkte, billurlaşmış, saydam bir alüminyum oksidi olan değerli bir taş

[sıfat]

• Bu taşın renginde olan

• Kırmızı renkli bir tür mürekkep

[isim]

• Herhangi bir şeyi, olayı veya bir şeyin satılacağını halka duyurmak için çarşıda, pazarda yüksek sesle bağıran kimse, çağırtmaç

  Annemin çeyizlik eşyasını hamallarla tellallar çarşısına gönderdi. - Yahya Kemal Beyatlı

• Satışlarda aracılık eden kimse

Ata Sözleri ve Deyimler

• tellal çağırtmak

[isim]

[eskimiş]

• Can sıkıntısı, usanç

  Melalimizi avutmak için bin türlü eğlence, bin türlü zevk icat ettik. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

• Üzüntü, hüzün, dert

Ata Sözleri ve Deyimler

• melal duymak

[isim]

[eskimiş]

• Büyüklük, ululuk

• Öfke, kızgınlık

  Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal? - Mehmet Akif Ersoy

[isim]

• Bağımsızlık

  Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve istiklal fikrinin layemut abidesidir. - Atatürk

[sıfat]

[din bilgisi]

• Dinin kurallarına aykırı olmayan, dinî bakımdan yasaklanmamış olan, haram karşıtı

• Kurallara, geleneklere uygun

[zarf]

• Kurallara, geleneklere uygun olarak

  Helal kazanılmış para.

[isim]

[mecaz]

• Nikâhlı eş

Ata Sözleri ve Deyimler

• helal etmek
• helal olmak
• helal olsun
• helal süt emmek

[isim]

• Ayın ilk günlerinde aldığı yay biçimi, ayça, yeni ay

[eskimiş]

• Çocukların okuma öğrenmeye başladıklarında satır ve sözleri şaşırmamak için söz üzerinde gezdirdikleri ucu sivri, uzunca bir gösterme aracı

Ata Sözleri ve Deyimler

• hilal gibi

[isim]

• Bozma, zarar verme

• Yasa ve düzene uymama

Ata Sözleri ve Deyimler

• ihlal etmek

[isim]

• Saf, tatlı su

[isim]

[eskimiş]

• Bir konuda kanıtlara dayanarak sonuç çıkarma

[mantık]

• Çıkarım

Ata Sözleri ve Deyimler

• istidlal etmek

[isim]

• Bir ülkenin siyasal, sosyal ve ekonomik yapısını veya yönetim düzenini değiştirmek amacıyla kanunlara uymaksızın cebir ve kuvvet kullanarak yapılan geniş halk hareketi, devrim

  Fransız ihtilali.

• Kargaşalık, düzensizlik, karışıklık

• Köklü değişim

  Bilimde ihtilal.

[isim]

[eskimiş]

• Dağılma, bölünme, parçalanma

• Açılma

[kimya]

• Ayrışma

Ata Sözleri ve Deyimler

• inhilal etmek

[sıfat]

[eskimiş]

• Hüzünlü, üzüntülü

• Sıkıntılı

[isim]

[eskimiş]

• Yıkılma, çökme

  Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal. - Mehmet Akif Ersoy