[-i]

• Kargımak, beddua etmek, lanet etmek

  O zaman tiyatronun bütün oyuncuları beni lanetleyecekler. - Adalet Ağaoğlu

• Tanrı, merhametinden yoksun bırakmak

• Dinden kovmak

[isim]

• Lanetlenmek işi

[isim]

[eskimiş]

• Boş lakırtılar, değersiz sözler

[sıfat]

[eskimiş]

• Herhangi bir

  Lalettayin bir mart gününün lalettayin bir pazartesi... - Sait Faik Abasıyanık

• Sıradan

  Geriye kalan üç dört yolcuya gelince bunlar lalettayin ve renksiz insanlardı. - Feridun Fazıl Tülbentçi

[isim]

• İnce iplik ile çok sık dokunmuş yünlü kumaş

[sıfat]

• Bu kumaştan yapılan

  Lastikotin pantolon.

[isim]

• Laubali olma durumu, ciddiyetsizlik

  Eski ihmal ve laubaliliğe mukabil şimdi bilakis büyük bir alaka gösteriliyor. - Asaf Halet Çelebi

[nesnesiz]

• Laik duruma gelmek

[isim]

• İlgisizlik

  Hiç alakaları yokmuş gibi büyük bir lakayıtlık içinde, kuru bir lisanla söylüyorlardı. - Cahit Uçuk

[-i]

• Lamba ışığıyla incelemek

  Yumurtaları lambalamışlar.

• Kapı ve pencere kenarlarına girinti açmak

[isim]

• Laçkalaşmak işi

[isim]

• Lavanta kokusunu koymaya yarayan şişe

[isim]

• İlkel yöntemlerle ve düşük verimle işletilen geniş tarım alanları

[isim]

• Gevezelik

  Artık lafazanlığı bırakalım da biraz biraz iş görelim, değil mi? - Peyami Safa

[isim]

• Lavtacının yaptığı iş

[isim]

• Lahmacun yapan ve satan kimse