KIZILIMTIRAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

KIZILIMTIRAK harflerini içeren 6 harfli 38 kelime bulunuyor. 6 harfli KIZILIMTIRAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

KIRMIZ12, MIZIKA12, ZIKKIM12, AZIKLI11, KIZLIK11, KIZMAK11, MIZRAK11, MALTIZ11, ZITLIK11, ZAMKLI11, TIRKAZ10, ZIRLAK10, ARITIM9, ATILIM9, ITIRLI9, ILIMAK9, ILITMA9, KIRKIM9, TIRMIK9, ARILIK8, ATKILI8, IRAKLI8, KITLIK8, KIRMAK8, KIRLIK8, KIRKMA8, KARMIK8, KARILI8, KILMAK8, KIRKLI8, MATLIK8, TIKMAK8, TIKALI8, TAMLIK8, TALKIM8, TAKILI8, KARTLI7, KARLIK7

KARTLI

[sıfat]

  • Kartı olan

Birleşik Kelimeler: kartlı telefon

KARLIK

[isim]

  • Kar kuyusu
  • Dışı hasır örgüsüyle kaplı, içinde kar veya buz koymak için bölmesi bulunan, soğutucu olarak kullanılan büyük şişe

ARILIK

[isim]

  • Temizlik, saffet, sililik
  • Günahsızlık

    Aynı anda, gözlerini ovuşturduğunu, sonra bir çocuk arılığıyla gülümsediğini gördü. - Tahsin Yücel

[isim]

  • Kovanların konulduğu yer, kovanlık

ATKILI

[sıfat]

  • Atkısı olan

IRAKLI

[isim]

  • Irak halkından veya bu halkın soyundan olan kimse

KITLIK

[isim]

  • Kıt olma durumu, ihtiyaca yetmeyecek kadar azlık, az ve zor bulunma

    Toprak darlığı, ham madde kıtlığı ve nüfus artışı... - Falih Rıfkı Atay

  • Kuraklık, savaş vb. nedenlerle ürünün yetişmemesi ve bundan doğan açlık

    Memleketi kavuran kıtlık buranın semtine uğramamıştır. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

  • Yiyecek maddelerinde görülen darlık

[mecaz]

  • Duygu, söz vb.nde azlık

    Espri, kıtlıkta bolluk arz eden bir cevherdir. - Necip Fazıl Kısakürek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kıtlıktan çıkmış
  • kıtlıktan çıkmış gibi yemek

Birleşik Kelimeler: adam kıtlığında

KIRMAK

[-i]

  • Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak

    Taşları kırmak. Bardağı kırmak.

  • İri parçalara ayırmak

[nesnesiz]

  • Belirli bir biçimde katlamak

    Forma kırmak.

  • Öldürmek, yok olmasına neden olmak

    Bu yıl soğuk, hayvanları kırdı.

  • Bir şeyin fiyatını azaltmak, indirmek

    Firma verdiği teklif fiyatını son dakikada bir yüzde yirmi daha kırıyordu. - Haldun Taner

  • Tavlada karşı oyuncunun pulunu oyun dışında bırakmak
  • Vücut kemiklerinden birini parçalamak

    Ayol, yapma, gel, düşüp bir yerini kıracaksın! - Osman Cemal Kaygılı

  • Tahılı iri ve kaba öğütmek

[-e]

  • Hareket durumundaki canlının veya taşıtın yönünü değiştirmek, çevirmek, döndürmek

    Ne tarafa doğru meyil varsa gidonu o tarafa doğru kıracaksınız ki bisiklet doğrulsun. - Burhan Felek

[mecaz]

  • Dileğini kabul etmeyerek veya beklenmeyen bir davranış karşısında bırakarak gücendirmek, incitmek

    Bazen bir kelimenin, bir ses tonunun sevdiğimiz bir insanı kırdığını görürüz. - Mehmet Kaplan

[mecaz]

  • Yok etmek

    Bir gündüz olsa belki bu derdi kıracağım / Yoksa bu sensizlikten artık çıldıracağım - Enis Behiç Koryürek

[mecaz]

  • Gücünü, etkisini azaltmak

    Birkaç gün evvel yağan yağmur sıcağı kırmamış. - Burhan Felek

[argo]

  • Kaçmak, uzaklaşmak

[nesnesiz]

[ticaret]

  • Değerinden düşük fiyata almak

    Bono kırmak. Çek kırmak.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kırdığı koz (veya ceviz) kırkı (veya bini) aşmak
  • kırıp dökmek
  • kırıp geçirmek
  • kırıp sarmak

Birleşik Kelimeler: bakterikıran, Kervankıran, sabankıran, saçkıran, sahipkıran, zararlıkıran

KIRLIK

[isim]

  • Kır olan yer, şehir dışında açıklık yer

    Etrafı kırlık, mezarlık, uzun bir yoldan gidiyorduk. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

KIRKMA

[isim]

  • Kırkmak işi
  • Ucu kesilip alnın üstüne bırakılan saç

KARMIK

[isim]

[halk ağzında]

  • Çay ağzında yapılan balıkçı büğeti
  • Mersin balıklarının üremek için denizden nehirlere geçişleri sırasında avlanmalarında kullanılan ve nehir ağızlarına kurulan çok iğneli bir olta takımı

KARILI

[sıfat]

  • Herhangi bir nitelik veya nicelikte karısı olan

Birleşik Kelimeler: karılı kocalı, çok karılı

KILMAK

[yardımcı fiil]

  • Etmek, yapmak

KIRKLI

[sıfat]

  • Kırk parçadan oluşmuş
  • Kırk gününü doldurmamış (bebek veya lohusa kadın)
  • Birinin kırkı çıkmadan öbürü doğan (akraba veya komşu çocukları)

MATLIK

[isim]

  • Mat olma durumu

TIKMAK

[-e]

[-i]

  • İterek, zorla, aceleyle sokmak

    Her birinin ağzına avucundaki et parçasını tıktı. - Falih Rıfkı Atay

[teklifsiz konuşmada]

  • Sokmak

    Hesap kitap, müfettiş derken Aslan'ı kafese tıkmışlar. - Memduh Şevket Esendal

Birleşik Kelimeler: tıka basa