KIZILDERİLİ Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

KIZILDERİLİ harflerini içeren 4 harfli 31 kelime bulunuyor. 4 harfli KIZILDERİLİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

DİZİ9, DİZE9, DERZ9, EZİK7, İKİZ7, KRİZ7, RİZE7, ZİLE7, ZEKİ7, ZERK7, DİRİ6, DERK6, DERİ6, DİLİ6, DELK6, DELİ6, EDİK6, ILIK6, İDİL6, KEDİ6, IRKİ5, ERİL4, ERİK4, EKLİ4, ELİK4, ELLİ4, İLLİ4, İLLE4, İLKE4, İLİK4, KİLE4

ERİL

[sıfat]

[dil bilgisi]

  • Bazı dillerde erkek cinsten sayılan (kelime), müzekker

ERİK

[isim]

[bitki bilimi]

  • Gülgillerden, beyaz çiçekli bir ağaç (Prunus domestica)
  • Bu ağacın kabuğu ince, çeşitli renklerde, mayhoş veya tatlı, eti sulu, tek ve sert çekirdekli yemişi

Birleşik Kelimeler: erik hoşafı, erik kompostosu, erik marmeladı, erik pestili, erik rakısı, erik reçeli, kuru erik, sarıerik, bardacık eriği, bardak eriği, can eriği, çakal eriği, dağ eriği, gövem eriği, Japon eriği, Malta eriği, mürdüm eriği, türbe eriği, üryani eriği, yaban eriği

EKLİ

[sıfat]

  • Eklenmiş olan
  • Eki olan

Birleşik Kelimeler: ekli püklü

ELİK

[isim]

[halk ağzında]

  • Dağ keçisi

    Hızır nazardan koruya, eli ayağı düzgün, elik yavrusundan azgın kara saçlı, gül nakışlı bir kızım dünyaya gelmiştir. - Kemal Bilbaşar

ELLİ

[isim]

  • Kırk dokuzdan sonra gelen sayının adı
  • Bu sayıyı gösteren 50 ve L rakamlarının adı

[sıfat]

  • Beş kere on, kırk dokuzdan bir artık

Birleşik Kelimeler: ellibir, elli binlik

[sıfat]

  • Eli olan

    Bu kocaman elli, muhteşem babadan bile korkmuyordu. - Sait Faik Abasıyanık

Birleşik Kelimeler: açık elli, ağırelli, it elli, kadife elli

İLLÎ (Kelime Kökeni: Arapça ʿillī)

[sıfat]

[eskimiş]

[felsefe]

  • Nedensel

İLLE

[zarf]

[halk ağzında]

  • İlla

Birleşik Kelimeler: ille velakin

İLKE

[isim]

  • Temel düşünce, temel inanç, umde, prensip

    İlkelerine sıkı sıkıya bağlı, bilinçli ve ödün vermez bir insandı. - Haldun Taner

  • Temel bilgi

    Kimyanın ilkeleri.

  • Öge, unsur

    Atomlar cisimlerin ilkeleridir.

  • Davranış kuralı

    Bence ahlakın bir ilkesi, bir kökü vardır. Sana yapılmasını istemediğini sen de başkasına yapma. - Nurullah Ataç

[mantık]

  • Her türlü tartışmanın dışında sayılan öncül, mebde, umde, prensip

Birleşik Kelimeler: çelişiklik ilkesi, çelişmezlik ilkesi, eylemsizlik ilkesi, heple hiç ilkesi, nedensellik ilkesi, süreklilik ilkesi

İLİK

[isim]

  • Giysi, yorgan çarşafı, yastık kılıfı vb.nin gereken belirli yerlerine düğmenin geçirilebilmesi için iplikle örülerek, parça geçirilerek veya biye ile yapılan küçük yarık

[isim]

  • Kemiklerin iç boşluklarını dolduran ve kan hücrelerinin yapımını sağlayan doku

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iliği kemiği donmak
  • iliği kemiği ısınmak
  • iliğine (veya iliklerine) işlemek (veya geçmek)
  • iliğine (veya iliklerine) kadar
  • iliğine kadar ıslanmak
  • iliğini kemirmek
  • iliğini kurutmak
  • ilik gibi
  • iliklerinde duymak

Birleşik Kelimeler: murdarilik, omurilik, taş iliği

KİLE (Kelime Kökeni: Arapça keyle)

[isim]

  • Genellikle tahıl ölçmede kullanılan belirli hacimdeki kap, ölçek

    Mercimek kile kile / Ölçerler sile sile - Halk türküsü

IRKİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿirḳī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Irkla ilgili, ırksal

DİRİ

[sıfat]

  • Yaşamakta olan, yaşayan, canlı, ölü karşıtı

    Duydum, görmedimse de hortlayan ölüleri / Fakat hortlak diriden kimin vardır haberi? - Faruk Nafiz Çamlıbel

  • Güçlü, zinde

    Diri bir adam.

  • Solmamış, pörsümemiş

    Diri çiçek. Diri yaprak.

  • Gereği kadar pişmemiş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • diri kalmak

Birleşik Kelimeler: diri diri, diri örtü

DERK (Kelime Kökeni: Arapça derk)

[isim]

[eskimiş]

  • Anlama, kavrama

Ata Sözleri ve Deyimler

  • derk etmek

DERİ

[isim]

  • İnsan ve hayvan vücudunu kaplayan tüy, kıl veya pulla kaplı tabaka, cilt, ten

    Bütün kemikleri, ince bir deri altında birer birer sayılıyordu. - Peyami Safa

[sıfat]

  • Bu tabakadan yapılmış

    Üstünde yine o siyah deri pardösüsü, kolunda siyah deri çantası. - Necati Cumalı

  • İşlenerek kullanılır duruma getirilmiş hayvan postu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • derisi kemiklerine yapışmak
  • derisine sığmamak
  • derisini yüzmek

Birleşik Kelimeler: deri altı, alt deri, dış deri, iç deri, orta deri, üst deri, dana derisi, domuz derisi, kaplan derisi, tırnak derisi, yılan derisi

[isim]

[halk ağzında]

  • Toplantı, düğün
  • Pazar veya panayır kurulan gün, dernek

D

[kimya]

  • Döteryum elementinin simgesi