KIYMIKSIZ ile Oluşan Kelimeler (KIYMIKSIZ Kelime Türetme)

KIYMIKSIZ harflerinden oluşan 21 kelime bulunuyor. KIYMIKSIZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Kıymıksız kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

9 Harfli Kelimeler

KIYMIKSIZ19

6 Harfli Kelimeler

ZIKKIM12, KIYMIK11, KISMIK10

5 Harfli Kelimeler

KIMIZ11, KIYIM10, KIZIK10, YIKIM10, KIYIK9, KISIM9, SIKIM9, YIKIK9, KISKI8, KISIK8

4 Harfli Kelimeler

SIZI10, KIYI8, YIKI8, SIKI7

3 Harfli Kelimeler

KIZ7, ISI6, SIK5

SIK

[sıfat]

  • Benzerleri veya parçaları arasında çok az aralık bulunan, seyrek karşıtı

    Ağaçları sık bir bahçe. Sık saç.

  • Çok bulunan, çok rastlanan

[zarf]

  • Kısa zaman aralıklarıyla, az aralıklarla

[zarf]

  • Aralıksız olarak, aralarında az aralık bırakarak

    Çiçekleri çok sık diktik.

Birleşik Kelimeler: sıkboğaz, sık otlatma, sık sık

ISI

[isim]

[fizik]

  • Bir cismin uzamasına, genleşmesine, buharlaşmasına, erimesine, sıcaklığının artmasına yol açan fiziksel enerji

    Isı, atomlar arası çekim gücünü yenerek maddenin hacmini arttırır.

  • Fiziksel bir olaya dayalı, belirli bir ölçü üzerine kurulmuş olan sıcaklık ve soğukluk derecesi

Birleşik Kelimeler: ısıalan, ısıcam, ısıdam, ısıdenetir, ısı kuşak, ısıölçer, ısı ölçümü, ısı tedavisi, ısıveren, ısıyayar, ısı yayımı, ısı yuvarı, diriksel ısı, diril ısı, günısı, iç ısı, kızıl ısı, ergime ısısı, ısınma ısısı, vücut ısısı

SIKI

[sıfat]

  • Dar

    Sıkı bir kemer.

  • İyice sıkıştırılmış, doldurulmuş, tıkız, gevşek olmayan

    Sıkı bir denk.

  • Zorlu, güçlü ve etkili

    En sıkı ve katı bir merkeziyet sistemi, bugün diğer faaliyet merkezlerini bloke edebilir. - Burhan Felek

  • Dikkatli, titiz ve göz yummadan uygulanan

    Ankaralılarla münasebetlerinde her zaman sıkı bir ahlak ve seviye kontrolüne tabi tutuldu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • İlkelerine çok bağlı, hoşgörüsü olmayan, katı
  • Yoğun

    Samsun'a geldiğimi ve kendisiyle daha sıkı temasta bulunmak istediğimi bildirdim. - Atatürk

  • Cimri

[zarf]

  • Sıkıca, iyice

    Sıkı giyinmek.

[isim]

  • Disiplin

[isim]

  • Zorlayıcı durum

    Sıkıya gelmemek. Sıkıyı görünce kaçtı.

[isim]

  • Ağızdan dolma ateşli silahlarda, barut ve kurşunun üstünden namluya sokulup bastırılan bez ve kâğıt parçaları vb. şeylerin tümü

    İlk sıkıyı babam attı. - Samim Kocagöz

  • Güçlü ve çabuk, hızlı

    Karabalçıklı çiftliği, kasabadan sıkı yürüyüşle bir saat çeker. - Reşat Nuri Güntekin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sıkı basmak
  • sıkıdan geçirmek
  • sıkı durmak
  • sıkı tutmak
  • sıkıya almak
  • sıkıya gelmek
  • sıkıysa

Birleşik Kelimeler: sıkı ağızlı, sıkı denetim, sıkı doku, sıkı düzen, sıkı fıkı, sıkı sıkı, sıkıyönetim, ağzı sıkı, eli sıkı, kurusıkı

KIZ

[isim]

  • Dişi çocuk

    Oğlu savaşın birinde şehit düştü, iki kızı da evlenip ücra yerlere gittiler. - Halikarnas Balıkçısı

  • Üzerinde kadın resmi bulunan iskambil kâğıdı

    Karo kızı.

[ünlem]

  • Dişi cinsten birine daha yaşlı biri tarafından kullanılan bir seslenme sözü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kız almak
  • kız beşikte (veya kundakta), çeyiz sandıkta
  • kız gibi
  • kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya kaçar (veya varır) ya zurnacıya
  • kızı kısrağı
  • kızım sana söylüyorum (veya dedim) gelinim sen anla (veya işit)
  • kızını (veya evladını) dövmeyen dizini döver
  • kız istemek
  • kız kaçırmak
  • kız vermek

Birleşik Kelimeler: kız başına, kız böceği, kızevi, kızkalbi, kız kardeş, kız kızan, kız kilimi, kız kurusu, kız kuşu, kızmemesi, kızoğlan, kız tavlası, kızlar ağası, kızlı erkekli, besleme kız, gelinlik kız, karı kız milleti, kiralık kız, naylon kız, üvey kız, Yedikızkardeş, dayı kızı, denizkızı, deniz kızı, elkızı, emmi kızı, hala kızı, kapak kızı, maça kızı, sokak kızı, analıkızlı

KISKI

[isim]

  • Türlü maksatlarla iki şeyin arasına sokuşturulan, kıstırılan parça, kama, takoz

KISIK

[sıfat]

  • Kısılmış olan
  • Boğuk, güçlükle çıkan (ses)

    Arkasından çıtırtılar, kısık sesler geliyordu. - Yusuf Atılgan

  • Hafifçe aralanmış, yumulmuş olan (göz kapağı)

[isim]

[coğrafya]

  • Kanyon

KIYI

[isim]

  • Kara ile suyun birleştiği yer

    Kandilli akıntısını geçiyoruz. İşte Küçüksu kasrı, kıyıda bembeyaz gülüyor. - Yusuf Ziya Ortaç

  • Kenar, periferi

    Dere kıyısına sağlamca oturup çıplak ayaklarını suya daldırmış. - Erendiz Atasü

[denizcilik]

  • Sahil

    Kıyılardan gelen rüzgârlar, denizin küçücük dalgacıklarıyla oynaşıyorlar. - Esat Mahmut Karakurt

[mecaz]

  • Issız, tenha yer

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kıyıya atmak
  • kıyıya çıkmak
  • kıyıya vurmak

Birleşik Kelimeler: kıyı balıkçılığı, kıyı bankacılığı, kıyı bucak, kıyı dili, kıyı seyri, kıyı tırmığı, kıyıda bucakta, kıyıda köşede

YIKI

[isim]

  • Harabe

    Hazine boş, millet yoksul, ülke bir yıkılar yığını idi. - Falih Rıfkı Atay

KIYIK

[isim]

[halk ağzında]

  • İğne, kalın yorgan iğnesi
  • Çuvaldız

KISIM (Kelime Kökeni: Arapça ḳism)

[isim]

  • Parçalara ayrılmış bir şeyin her bölümü, bölük, kesim

    Felsefenin teorik olan kısmına pek aldırmaz. - Nezihe Araz

  • Bir cinsten veya meslekten olanların tümü

    Kadın kısmı tutunacak yer ister, güvenecek yer ister. - Zeyyat Selimoğlu

  • Kol

    Bankanın kambiyo kısmında çalışıyorum.

SIKIM

[isim]

  • Sıkma işi
  • Avucun sıkıldığında alabildiği miktar
  • Bir defada sıkılan miktar

    Kadın, çiğ köfteden bir sıkımını kocasına uzattı. - Orhan Kemal

  • Ateşli silahlarda bir atış için yeterli olan miktar

YIKIK

[sıfat]

  • Yıkılmış olan, harap, viran

    Yıkık evlerin boş kalmış pencerelerinden arkadaki yıldızlar görülüyordu. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

Birleşik Kelimeler: yıkık dökük, yıkık yıprak

KISMIK

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Cimri

KIYIM

[isim]

  • Kıyma işi
  • Kıyılma biçimi

    Bu tütünün kıyımı iri.

  • Görev yönünden kötü bir duruma sokma, haksızlığa uğratma

Birleşik Kelimeler: iri kıyım, kıyım kıyım

KIZIK

[isim]

[tarih]

  • Oğuz Türklerinin yirmi dört boyundan biri