[isim]

• Kıllanmak işi

[-i]

• Bir şeye kın yapmak

• Bir şeyi kınına geçirmek

[isim]

• Kanlı olma durumu

[isim]

• Kalkınmak işi

  Bu yazılarda Türkiye'nin kalkınması için ilim ve tekniğin lüzumuna sık sık işaret edilmiştir. - Mehmet Kaplan

• İyileşme, şifa bulma

  Görünen, bir daha kalkınması artık pek zor. - Mehmet Akif Ersoy

[nesnesiz]

• Kalma işi yapılmak

  Akşama kadar orada kalınır mı?

[isim]

• Kalın olma durumu

• Cisimlerde uzunluk ve genişlik dışında üçüncü boyut

  Bu beş katlı Galata kulesi kalınlığındaki korkunç apartmanın sakinleri hep debdebe içinde yüzmüş insanlarmış. - Sait Faik Abasıyanık

[nesnesiz]

• Kılma işi yapılmak

  Camide namaz kılınır.

[isim]

• Kımlanmak işi

  Astımlı polis, üst üste içilen sigaralardan rahatsız olduğundan kımlanmaya başladı. - Haldun Taner

[isim]

• Küçük kanal

• Bir organizmadaki küçük kanal

[sıfat]

• Akla yakın, doğru, makul

  Ne yaparsanız yapın, yeter ki akıllıca olsun, demiş, çıkmış işin içinden! - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[zarf]

• (akıllı'ca) Akla yakın, doğru bir biçimde, akıllıcasına, akilane

  Akıllıca konuştu.

[isim]

• Canlı olma durumu

[mecaz]

• Neşelilik, hareketlilik

  Onun bu canlılığı beni rahatsız ediyor. - Ahmet Ümit

[isim]

• Akıcı olma durumu

[edebiyat]

• Söz, yazı ve anlatımın akıcı olma özelliği, selaset

[isim]

• Acınılmak işi

[isim]

• Acılı olma durumu

  Belki bu acılılık fazla kırıcı bir enerjiye karşı bir uyuşturucu ihtiyacından doğdu. - Halide Edip Adıvar

[isim]

• Acıkılmak işi