[isim]

• Aksak olma durumu

  Bütün içtenliğimizle aksaklıkları sıralamıştık. - Ahmet Ümit

[-i]

• Bir şeye kın yapmak

• Bir şeyi kınına geçirmek

[isim]

• Kanaatkârlık

[-e]

[halk ağzında]

• Kanmak, gönlü kanmak

[-e]

• Kakma işi yapılmak

  O kadar çok, o kadar bol inci kakılmıştı ki tahtın üstüne, bunları insan birer sedef düğme sanıyordu. - Nazım Hikmet

Ata Sözleri ve Deyimler

• kakılıp kalmak

[isim]

• Kalkınmak işi

  Bu yazılarda Türkiye'nin kalkınması için ilim ve tekniğin lüzumuna sık sık işaret edilmiştir. - Mehmet Kaplan

• İyileşme, şifa bulma

  Görünen, bir daha kalkınması artık pek zor. - Mehmet Akif Ersoy

[nesnesiz]

• Kalma işi yapılmak

  Akşama kadar orada kalınır mı?

[nesnesiz]

• Islak duruma gelmek

  Sayfalar ıslanmış, mürekkebi dağılmış. - Adalet Ağaoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

• ıslanmışın yağmurdan korkusu olmaz

[nesnesiz]

• Kısa duruma gelmek

• Süresi azalmak

[isim]

• Kıskanmak işi, hasetlenme

[nesnesiz]

• Kılma işi yapılmak

  Camide namaz kılınır.

[nesnesiz]

• Kasma işi yapılmak

[tıp]

• Kas, büzülüp toplanmak, büzüşmek, takallüs etmek

[mecaz]

• Büyüklenmek, kurumlanmak, gururlanmak

  Ben Namık Kemal'im, koskoca vatan şairiyim, deyip de kasılmaz hiçbir zaman. - Necati Cumalı

[nesnesiz]

• Kasılıp kalmak

[mecaz]

• Büyüklenmek, kibirlenmek, kendini beğenmek

[isim]

• Sanık olma durumu

[nesnesiz]

• Düşünülmek, olabileceğine inanılmak, zannedilmek, zannolunmak

  Oraya çıktıktan sonra saatlerce oynadığımız sanılmasın. - Ayla Kutlu