KIRIŞIKSIZ ile Oluşan Kelimeler (KIRIŞIKSIZ Kelime Türetme)
KIRIŞIKSIZ harflerinden oluşan 33 kelime bulunuyor. KIRIŞIKSIZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Kırışıksız kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.
10 Harfli Kelimeler
KIRIŞIKSIZ21
7 Harfli Kelimeler
IŞIKSIZ17, KIZIŞIK16, SIKIŞIK14, KIRIŞIK13
6 Harfli Kelimeler
ISIRIK10
5 Harfli Kelimeler
SIZIŞ14, KIZIŞ13, KISIŞ11, KIZIK10, KIŞIR10, RIZIK10, KISKI8, KISIR8, KISIK8, SIRIK8, KIRIK7, KIRKI7
4 Harfli Kelimeler
SIZI10, IŞIK9, IŞKI9, SIKI7, KIRK5
3 Harfli Kelimeler
IRZ7, KIZ7, KIŞ7, ŞIK7, ISI6, SIR5, SIK5, IRK4, KIR4
2 Harfli Kelimeler
IR3
IR
- İridyum elementinin simgesi
- 343 yır
IRK (Kelime Kökeni: Arapça ʿirḳ)
-
Kalıtımsal olarak ortak fiziksel ve fizyolojik özelliklere sahip insanlar topluluğu
Türkler, insan olarak, ulus olarak doğunun en üstün ve şerefli ırkıdır. - Salâh Birsel
-
Soy
Esasta dağlı ırktan cahil bir kızcağızdı. - Refik Halit Karay
- Bir canlı türünde aynı karakteri taşıyan canlıların oluşturduğu alt bölüm
Birleşik Kelimeler: ırk ayrımı, ırk bilimi, ırk birliği, alt ırk, beyaz ırk, sarı ırk, siyah ırk
KIR
-
Beyazla az miktarda siyah karışmasından oluşan renk
Gözlerinden, kırları artan sakalına bir iki damla yaş düştü. - Falih Rıfkı Atay
-
Bu renkte olan
Kır sakal. Kır at.
Ata Sözleri ve Deyimler
- kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan
Birleşik Kelimeler: gök kır, koyu kır, bakla kırı, demir kırı, sıçan kırı, süt kırı, turna kırı
-
Şehir ve kasabaların dışında kalan, çoğu boş ve geniş yer, dağ bayır
Araba tenha, düz yolda tıkır tıkır gidiyor, ara sıra kır kokuları getiren hafif bir rüzgâr esiyordu. - Ömer Seyfettin
Birleşik Kelimeler: kır bekçisi, kır çiçeği, kır eğlencesi, kır gerillası, kır gülü, kır kahvesi, kır serdarı
KIRK
- Otuz dokuzdan sonra gelen sayının adı
- Bu sayıyı gösteren 40 ve XL rakamlarının adı
- Dört kere on, otuz dokuzdan bir artık
Ata Sözleri ve Deyimler
- kırk basmak
- kırk bir (buçuk) kere maşallah!
- kırk dereden su getirmek
- kırk evin kedisi
- kırk gün günahkâr, bir gün tövbekâr
- kırk gün taban eti, bir gün av eti
- kırkı (veya kırkları) karışmak
- kırkı çıkmak
- kırkından sonra at olup da kuyruk mu sallayacak
- kırkından sonra azanı teneşir paklar
- kırkından sonra azmak
- kırkından sonra saza başlayan kıyamette çalar
- kırkından sonra saz çalmak
- kırk kapının ipini çekmek
- kırk tarakta bezi olmak
- kırk yıl kıran olmuş, eceli gelen ölmüş
Birleşik Kelimeler: kırkambar, kırkayak, kırk basması, kırkbayır, kırkbeşlik, kırkbudak, kırkgeçit, kırk hamamı, kırkikilik, kırkikindi, kırk kere, kırkmerak, kırkmerdiven, kırk para, kırkyama, kırkyıl
SIR
-
Bazı nesnelere parlaklık verme, dış etkilerden koruma, sızmalarını önleme vb. amaçlarla sürülen, saydam veya donuk vernik
Küpün sırı dökülmüş.
- Aynaların arkasına ve kaplama metal eşyanın yüzüne sürülen ince tabaka
- Varlığı veya bazı yönleri açığa vurulmak istenmeyen, gizli kalan, gizli tutulan şey
-
Aklın erişemediği, açıklanamayan veya çözülemeyen şey, giz, gizem
Bu bahçede açılan her gonca / Sırlar açıyor yerden gökten - Turan Oflazoğlu
- Bir işin, bir şeyin dikkat, yetenek, deneyim ve sezgi yardımıyla kavranabilen en zor, en ince yanı
- Bir amaca ulaşmak için kullanılan, başvurulan özel ve gizli yöntem
Ata Sözleri ve Deyimler
- sırra ermek
- sırra kadem basmak
- sırrını açma dostuna, o da söyler dostuna
- sır tutmak (veya saklamak)
- sır vermek (veya sızdırmak)
Birleşik Kelimeler: sır kâtibi, sır küpü, sırretmek, sırrolmak, Bektaşi sırrı, devlet sırrı
SIK
-
Benzerleri veya parçaları arasında çok az aralık bulunan, seyrek karşıtı
Ağaçları sık bir bahçe. Sık saç.
- Çok bulunan, çok rastlanan
- Kısa zaman aralıklarıyla, az aralıklarla
-
Aralıksız olarak, aralarında az aralık bırakarak
Çiçekleri çok sık diktik.
Birleşik Kelimeler: sıkboğaz, sık otlatma, sık sık
ISI
-
Bir cismin uzamasına, genleşmesine, buharlaşmasına, erimesine, sıcaklığının artmasına yol açan fiziksel enerji
Isı, atomlar arası çekim gücünü yenerek maddenin hacmini arttırır.
- Fiziksel bir olaya dayalı, belirli bir ölçü üzerine kurulmuş olan sıcaklık ve soğukluk derecesi
Birleşik Kelimeler: ısıalan, ısıcam, ısıdam, ısıdenetir, ısı kuşak, ısıölçer, ısı ölçümü, ısı tedavisi, ısıveren, ısıyayar, ısı yayımı, ısı yuvarı, diriksel ısı, diril ısı, günısı, iç ısı, kızıl ısı, ergime ısısı, ısınma ısısı, vücut ısısı
KIRIK
-
Kırılmış olan
Ahmet hemen heybesini açtı ve makasını, kırık tarağını çıkardı. - İsmail Hakkı Baltacıoğlu
-
Tam nota göre düşük olan (not)
Üç dersten kırığı var. Kırık not.
-
Saf renkten hafif uzaklaşmış
Kırık beyaz.
-
Kırılmış bir şeyden ayrılan parça
Cam kırığı.
-
Kemiğin bir etki ile kırılması
Kolunda kırık yok ama çıkık var.
-
Bir şeyin kırılan yeri
Bunun kırığı neresinde?
-
Kırıntı
Ekmek kırığı.
-
Melez
Kırık tazı.
- Tavla oyununda oyun dışı bırakılan pul
-
Gücenmiş, üzgün
Eşlerde, çocuklarda o üzgün, kırık bakış. - Behçet Necatigil
Ata Sözleri ve Deyimler
- kırığı olmak
- kırık plak gibi
Birleşik Kelimeler: kırık çizgi, kırık dökük, kırık hava, ırzı kırık, ipi kırık, kalbi kırık, kıçı kırık
- Kadının veya erkeğin yasalara ve törelere aykırı olarak ilişki kurduğu erkek veya kadın
Ata Sözleri ve Deyimler
- kırığı olmak
Birleşik Kelimeler: kırık dölü
- Fay
KIRKI
- Kırkma işi
- Davarların yün veya kıllarını kırkmaya yarayan makasa benzer araç
SIKI
-
Dar
Sıkı bir kemer.
-
İyice sıkıştırılmış, doldurulmuş, tıkız, gevşek olmayan
Sıkı bir denk.
-
Zorlu, güçlü ve etkili
En sıkı ve katı bir merkeziyet sistemi, bugün diğer faaliyet merkezlerini bloke edebilir. - Burhan Felek
-
Dikkatli, titiz ve göz yummadan uygulanan
Ankaralılarla münasebetlerinde her zaman sıkı bir ahlak ve seviye kontrolüne tabi tutuldu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
- İlkelerine çok bağlı, hoşgörüsü olmayan, katı
-
Yoğun
Samsun'a geldiğimi ve kendisiyle daha sıkı temasta bulunmak istediğimi bildirdim. - Atatürk
- Cimri
-
Sıkıca, iyice
Sıkı giyinmek.
- Disiplin
-
Zorlayıcı durum
Sıkıya gelmemek. Sıkıyı görünce kaçtı.
-
Ağızdan dolma ateşli silahlarda, barut ve kurşunun üstünden namluya sokulup bastırılan bez ve kâğıt parçaları vb. şeylerin tümü
İlk sıkıyı babam attı. - Samim Kocagöz
-
Güçlü ve çabuk, hızlı
Karabalçıklı çiftliği, kasabadan sıkı yürüyüşle bir saat çeker. - Reşat Nuri Güntekin
Ata Sözleri ve Deyimler
- sıkı basmak
- sıkıdan geçirmek
- sıkı durmak
- sıkı tutmak
- sıkıya almak
- sıkıya gelmek
- sıkıysa
Birleşik Kelimeler: sıkı ağızlı, sıkı denetim, sıkı doku, sıkı düzen, sıkı fıkı, sıkı sıkı, sıkıyönetim, ağzı sıkı, eli sıkı, kurusıkı
IRZ (Kelime Kökeni: Arapça ʿirż)
-
Bir kimsenin, başkaları tarafından dokunulmaması ve saygı gösterilmesi gereken iffeti
Bekçiye mahalle, ırzını, namusunu, malını, canını tereddütsüz teslim edebilirdi. - Samiha Ayverdi
Ata Sözleri ve Deyimler
- ırzına geçmek
- ırzını bozmak
Birleşik Kelimeler: ırz düşmanı, ırz ehli, ırzı kırık
KIZ
-
Dişi çocuk
Oğlu savaşın birinde şehit düştü, iki kızı da evlenip ücra yerlere gittiler. - Halikarnas Balıkçısı
-
Üzerinde kadın resmi bulunan iskambil kâğıdı
Karo kızı.
- Dişi cinsten birine daha yaşlı biri tarafından kullanılan bir seslenme sözü
Ata Sözleri ve Deyimler
- kız almak
- kız beşikte (veya kundakta), çeyiz sandıkta
- kız gibi
- kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya kaçar (veya varır) ya zurnacıya
- kızı kısrağı
- kızım sana söylüyorum (veya dedim) gelinim sen anla (veya işit)
- kızını (veya evladını) dövmeyen dizini döver
- kız istemek
- kız kaçırmak
- kız vermek
Birleşik Kelimeler: kız başına, kız böceği, kızevi, kızkalbi, kız kardeş, kız kızan, kız kilimi, kız kurusu, kız kuşu, kızmemesi, kızoğlan, kız tavlası, kızlar ağası, kızlı erkekli, besleme kız, gelinlik kız, karı kız milleti, kiralık kız, naylon kız, üvey kız, Yedikızkardeş, dayı kızı, denizkızı, deniz kızı, elkızı, emmi kızı, hala kızı, kapak kızı, maça kızı, sokak kızı, analıkızlı
KIŞ
-
Kuzey yarım kürede 22 Aralık-21 Mart tarihleri arasındaki zaman dilimi, sonbaharla ilkbahar arasındaki soğuk mevsim
Kıştı. Yerler iki karış kar tutmuştu. - Tarık Buğra
- Çok soğuk hava
Ata Sözleri ve Deyimler
- kış basmak (veya bastırmak)
- kışı geçirmek
- kış kışlığını, kuş kuşluğunu gösterir
- kış yapmak
Birleşik Kelimeler: kış çorbası, kış dönemi, Kış Dönencesi, kış günü, kış kayıtı, kış kıyamet, kış uykusu, kara kış, yaz kış, yazlı kışlı
- Tavuk vb. kümes hayvanlarını kovalamak için çıkarılan ses
ŞIK (Kelime Kökeni: Fransızca chic)
-
Güzel, zarif, modaya uygun
Şık bir elbise.
-
Güzel, modaya uygun giyinmiş olan
Daima müzik vardı, şık kadınlar vardı. - Halide Edip Adıvar
-
Yerinde, uygun
Herkesin içinde dans öğrenmem şık olur. - Peyami Safa
-
Seçenek
Sizin için iki şık var, ya çalışacaksınız ya bu işten vazgeçeceksiniz.
KISKI
- Türlü maksatlarla iki şeyin arasına sokuşturulan, kıstırılan parça, kama, takoz