KIRMIZIFENER Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
KIRMIZIFENER harflerini içeren 5 harfli 21 kelime bulunuyor. 5 harfli KIRMIZIFENER kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
FREZE14,
ERKEN
-
Vaktinden önce, alışılan zamandan önce, er, geç karşıtı
Sakın geç kalma, erken gel. - Ahmet Rasim
-
Sabahın ilk saatlerinde
Ertesi gün iki kardeş erken çıkmışlardı yola. - Ayşe Kulin
Ata Sözleri ve Deyimler
- erken kalkan yol alır, er evlenen döl alır
- erken kalktım işime, şeker kattım aşıma
Birleşik Kelimeler: erken bahar, erken boşalma, erken bunama, erkendoğan, erken tanı, erken uyarı
NEKRE (Kelime Kökeni: Arapça nekre)
-
Beklenmedik hoş ve şaşırtıcı sözler söyleyen, güldürücü hikâye anlatan (kimse), nükteci
Nekre ve zarif, iyi bir hatipti. - Falih Rıfkı Atay
ERMEK
-
Erişmek
Nereden geldiğini anlamadığı bir ataklığa ermişti. - Necati Cumalı
- Kavuşmak
-
Yetişip dokunmak
Eli tavana ermek.
- İnsan veya bitki büyüyüp gelişmek, yetişmek
-
Ürün olgunlaşmak
Arpalar erdi de gelin, girdik yolmaya - Halk türküsü
- Kendini Tanrı yoluna vermiş kimse insanüstü kutsal bir aşamaya erişmek
Ata Sözleri ve Deyimler
- erdiğine erer, ermediğine taş atar
Birleşik Kelimeler: aşermek
KEREM (Kelime Kökeni: Arapça kerem)
- Soyluluk, ululuk, büyüklük, asalet
-
Bağış olarak verme, iyilik, cömertlik, eli açıklık, lütuf
Bir başka kerem beklemez artık gelecekten. - Yahya Kemal Beyatlı
Ata Sözleri ve Deyimler
- kerem buyurun (veya eyleyin)
- kerem etmek
Birleşik Kelimeler: kerem sahibi
KEMER (Kelime Kökeni: Farsça kemer)
-
Bele dolayarak toka ile tutturulan, kumaş, deri veya metalden yapılan bel bağı
Nihat elinde tuttuğu kemeri denize fırlatıp attı. - Peyami Safa
- Etek, pantolon vb. giysilerin bele gelen bölümü
- Emniyet kemeri
-
Tümsekli
Kemer burun.
-
Kemiklerden oluşan yay biçimindeki yapı
Kaş kemeri. Damak kemeri. Ayak kemeri.
- Katmanlı kayaçlarda bir kıvrımın kabarık tepe yeri, tekne karşıtı
-
İki sütun veya ayağı birbirine üstten yarım çember, basık eğri, yonca yaprağı vb. biçimlerde bağlayan ve üzerine gelen duvar ağırlıklarını, iki yanındaki ayaklara bindiren tonoz bağlantı
Büyük bir camiydi bu. Minareleri, kubbeleri, kemerleri ve parmaklıklı pencereleri filan hepsi tamamdı. - Oğuz Atay
- Özellikle yolculukta kullanılan, üzerinde altın, para yerleştirmeye yarar gözleri olan meşin kuşak
Ata Sözleri ve Deyimler
- kemer (veya kemerini) sıkmak
- kemeri dolu olmak
Birleşik Kelimeler: kemer bağlama, kemer gözü, kemer patlıcanı, bel kemeri, emniyet kemeri, su kemeri
- Antalya iline bağlı ilçelerden biri
- Burdur iline bağlı ilçelerden biri
KEMRE
- Gübre, tezek
- Deride kalınlaşmış kir tabakası
- Başta olan kepek
Ata Sözleri ve Deyimler
- kemre bağlamak
MEREK
- Samanlık, odunluk, hayvan yemi deposu veya ahır
KIRIM
-
Savunmasız insanların veya tutsakların toplu olarak öldürülmesi, katliam
İçtenlik insanları kırımlara, cinayetlere, haksızlıklara sürüklemiş. - Salâh Birsel
- Hayvanların hastalık, soğuk gibi sebeplerle ölmesi
Birleşik Kelimeler: et kırımı, soykırım
ZERRE (Kelime Kökeni: Arapça ẕerre)
-
Çok küçük parçacık
Kendi servetinden bir zerresini vatan namına feda etmemişti. - Ömer Seyfettin
- 0,00156 gram olan ağırlık ölçü birimi
Ata Sözleri ve Deyimler
- zerre kadar
- zerresi (veya zerre kadar eseri) kalmamak (veya olmamak veya yok)
ZEKER (Kelime Kökeni: Arapça ẕeker)
- Erkeklik organı
EZMEK
-
Üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassılaştırmak, biçimini değiştirmek
Ben kendi hesabıma aruzu bir bal mumu gibi ezer, oynar, istediğim şekle sokardım. - Enis Behiç Koryürek
-
Ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek
Rüzgârın içinde birbirini ezercesine kaçıştılar. - Sait Faik Abasıyanık
-
Sıvı içinde bastırıp karıştırarak eritmek
Şerbet için şeker ezmek. Boya ezmek.
-
Üzmek, sıkıntıya sokmak
Seven kalbi ezmek, sevmeyen kalbi durdurmaktan daha affedilmez bir cinayettir. - Aka Gündüz
-
Dayanıklılığını aşacak derecede çalıştırarak yormak
Bu yol hayvanı ezdi.
-
Yenmek, sindirmek
Düşmanı ezmek.
-
Harcamak
Paraları bir haftada ezerim. - Sait Faik Abasıyanık
Ata Sözleri ve Deyimler
- ez de suyunu iç
- ezip büzmek
Birleşik Kelimeler: ezimevi, elezer, özezer, karıncaezmez
RIZIK (Kelime Kökeni: Arapça rizḳ)
-
Yiyecek, içecek şey, azık
Kimi mevtasına kefen biçmiyor / Kimi helal rızkı yiyip içmiyor. - Seyrani
-
Tanrı'nın bütün yarattıklarına verdiği nimet
Bizden şerefli yırtıcı kuş, kan emen böcek / Tanrı'm o yolda rızkını vermiş, kusuru yok. - Mehmet Çınarlı
Ata Sözleri ve Deyimler
- rızkını çıkarmak
FRENK (Kelime Kökeni: Farsça freng)
-
Anglosakson, Cermen veya Latin ırklarının birinden olan kimse
Frenklere mahsus, şen, latifeci bir ihtiyarla genç kadına doğru ilerledi. - Peyami Safa
- Osmanlıların Avrupalılara, özellikle Fransızlara verdikleri ad
Birleşik Kelimeler: Frenk asması, Frenk çileği, Frenk gömleği, Frenk inciri, Frenk lahanası, Frenk maydanozu, Frenk menekşesi, Frenk üzümü, tatlısu Frengi
FENER (Kelime Kökeni: Rumca)
-
Saydam bir maddeden yapılmış veya böyle bir madde ile donatılmış, içinde ışık kaynağı bulunan aydınlatma aracı
Sigara içilmeyecek, kibrit, fener yakılmayacaktı. - Ömer Seyfettin
-
Gemilere yol gösteren ışık kulesi
Deniz, bu Japon fenerinden dökülen ışıklar altında ıslak parıltılarla yanıp sönüyor. - Yusuf Ziya Ortaç
- Askı
Ata Sözleri ve Deyimler
- fener çekmek
- feneri nerede söndürdün
Birleşik Kelimeler: fener alayı, fener balığı, hayalî fener, karpuz fener, kırmızıfener, şimşekli fener, cep feneri, deniz feneri, el feneri, elektrik feneri, gelinfeneri, gündüz feneri, güveyfeneri, hırsız feneri, borda fenerleri
KIMIZ
-
Kısrak sütünün mayalanmasıyla yapılan, az alkollü, ekşi bir Türk içkisi
Ey, sevincinden bir büyük geleceği / Muştulayan içki, bin yılın kımızı - Ahmet Muhip Dranas