KIRBAÇLAMAK Harflerini İçeren 8 Harfli Kelimeler
KIRBAÇLAMAK harflerini içeren 8 harfli 24 kelime bulunuyor. 8 harfli KIRBAÇLAMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
AÇIKLAMA13,
KARLAMAK
-
Kar yağmak
Grip salgınının, göğse bir taş gibi oturan bronşitin bütün sebebi havanın bir türlü karlayamamasında, karın yağmamasındaymış. - Nazım Hikmet
ARILAMAK
- Bir şeyde herhangi bir ayıp veya kusur bulunmadığını bildirmek, tenzih etmek
ARIKLAMA
- Arıklamak işi
IRALAMAK
-
Belirli bir ıra ile belirtmek, karakterize etmek
Düşkünlere yardım Türk'ü ıralayan bir erdemdir.
KIRKLAMA
- Kırklamak işi
KARILMAK
- Karma işi yapılmak, karışmak
- Hayvan çiftleşmek
KARMALIK
-
Karma olma durumu
Meclisin bütün karmalığı bu yuvarlak sofranın etrafında idi. - Falih Rıfkı Atay
MAKARALI
- Makarası olan, makara ile çalışan
Birleşik Kelimeler: makaralı kuş
ARABALIK
-
Garaj
Odasının tam altına tesadüf eden bu arabalığa girince. - Ercüment Ekrem Talu
-
Araba dolduracak miktarda olan
Bir arabalık odun.
KABARALI
-
Kabara çakılmış olan
Erkekler kabaralı ayakkabılarıyla birer ikişer evlerine döndüler. - Necati Cumalı
KABARMAK
-
Ağırlığı artmadan hacmi büyümek
Ekmek iyi kabardı.
-
Yağışlardan veya kaynamaktan taşmaya yüz tutmak
Çay birdenbire kabararak şosenin rampalarını aşar ve epeyce zararlara sebep olur. - Reşat Nuri Güntekin
-
Niceliği artmak, büyümek
Masraf kabardı.
-
Şişmek, genişlemek
İhtiyarın zayıf damarları kabarmış kıllı elleri dizlerinin üstündeydi. - Peyami Safa
- Hayvanların tüyleri dikilmek
-
Kumaş üzerinde tüyler oluşmak, havlanmak
Bu kumaş çabuk kabardı.
-
Islanıp veya ısınıp yerinden kurtulmak
Masanın kaplaması kabardı.
Dolabın boyası kabardı.
- Deniz dalgalanmak, büyük dalgalar oluşmak
- Bulanmak
-
Öfke, sevgi vb. duygular gittikçe güçlenmek
Bu olayı duyunca delikanlının yüreği öç alma duygusuyla kabarır. - Necati Cumalı
- Kafa tutmak, öfkelenip üstüne yürüyecek gibi davranmak
-
Böbürlenmek, gururlanmak
Kumandan, atını şahlandırarak hurra hurra diye kendisini alkışlayan keyifli halka boyun kırarak kabarıyordu. - Ömer Seyfettin
BIRAKMAK
- Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak
-
Koymak
Mermer masaya bir yirmi beşlik bıraktı. - Tarık Buğra
-
Bir işi başka bir zamana ertelemek
Gezmeyi haftaya bıraktık.
-
Unutmak
Acaba eldivenlerimi nerede bıraktım?
- Bulunduğu yeri veya durumu değiştirmemek
-
Saklamak, artırmak
Paranın bir kısmını bırakırsan rahat edersin.
-
Bir işin sorumluluğunu, yükümlülüğünü başkasına vermek, görevlendirmek
Cemal Paşa'da anlamadığı işi ehline bırakmak meziyeti vardı. - Falih Rıfkı Atay
-
Engel olmamak
Bırak, burasını benim defterimden okuyayım. - Ömer Seyfettin
-
Sarkıtmak
Saçlarını omzuna bırakmış.
-
Ölen, ayrılan birinden iş, kişi, nesne vb. şeyler kalmak
Hayata gözlerini kaparken ardında yedi yaşında bir oğul, on iki yaşında bir kız bırakıyordu. - Cahit Uçuk
-
Bir alışkanlıktan veya bir işten vazgeçmek
Gerçekten sigarayı bıraktı, bıraktı ama huzuru da sükûnu da kalmadı. - Halide Edip Adıvar
-
Uğraşmaz olmak, artık uğraşmamak
Bu yazarın bir de Fransızca kitabını almıştım ama sıkılmış bırakıvermiştim. - Refik Halit Karay
- Bıyık veya sakal uzatmak
-
Özgürlük vermek, hürriyetine kavuşmasını sağlamak
Bıraksam acaba beyaz bir çift güvercin gibi uçarlar mı? - Refik Halit Karay
-
Boşamak
Bıraktıkları zevcelerini yine canları isterse tekrar alabilirler. - Ömer Seyfettin
- Kötü bir durumda terk etmek
-
Ayrılmak, terk etmek
Mahalle arasındaki küçük dükkânını bırakarak karısını, şehrin başka bir tarafında bir eve yerleştirdi. - Peyami Safa
-
Sınıf geçirmemek, döndürmek
Öğretmen üç tembel çocuğu bıraktı.
-
Bir pazarlıkta, belli bir fiyata vermeyi kabul etmek
Başkalarına on ikiye veriyoruz ama sana onar kuruştan bırakayım. - Memduh Şevket Esendal
-
Bakılmak, korunmak için vermek
Eşyamı size bırakacağım.
-
Yanına almamak, yanında götürmemek
Telgrafhanede bir zabit bırakarak işinin başına gitmesini rica ettim. - Atatürk
-
Sahiplik hakkını başkasına vermek
Bizim komşu bütün malını Kızılay'a bırakmış.
- Yapışık olan bir şey yapışıklıktan kurtulmak
-
Bulunduğu veya dokunduğu yerde bir şey oluşturmak, meydana getirmek
İz bırakmak. Leke bırakmak.
Ata Sözleri ve Deyimler
- bırak Allah'ını seversen
- bırak ki
- bıraktığı (veya bağladığı) yerde (veya çayırda) otlamak
BALKIMAK
- Parlamak, parıldamak
- Şimşek çakmak
- Su halkalanmak, dalgalanmak
- Organ, kesik kesik ağrımak, sancımak
BAKILMAK
-
Bakma işine konu olmak veya bakma işi yapılmak
Uzaktan bakıldığında, asabi ve çirkin bir cadıyı andırıyordu. - Ayşe Kulin
ÇALKAMAK
-
Çalkalamak
Dişim ağrıyor, rakı ile ağzımı çalkadım. - Ömer Seyfettin
- Tahıl elemek