KIRATLIK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

KIRATLIK harflerini içeren 5 harfli 28 kelime bulunuyor. 5 harfli KIRATLIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ATILI7, KITIK7, KITIR7, KIRIK7, KIRKI7, KILIK7, KILIR7, LIKIR7, TIRIL7, TIRIK7, TIKIR7, ARKIT6, ARTIK6, ALTIK6, AKLIK6, ITLAK6, ILTAR6, KITAL6, KARIK6, KARLI6, KATIK6, KATKI6, KATLI6, KATIR6, KALIT6, KALIK6, KIRAT6, TIRAK6

ARKIT

[isim]

[halk ağzında]

  • Köy evlerinde kapıların arkasına konulan kalın kuşak

ARTIK

[sıfat]

  • İçildikten, yenildikten veya kullanıldıktan sonra geriye kalan

[isim]

  • Bir şeyin harcandıktan veya kullanıldıktan sonra artan bölümü

    Kumaş artığı.

    Dibinde bir yudumluk kararmış çay artığı vardı. - Yusuf Atılgan

  • Daha çok, daha fazla

[zarf]

  • (a'rtık) Bundan böyle, bundan sonra

    Artık onlar en lüks gazino ve barlara gidiyorlar, gecelerini oralarda geçiriyorlardı. - Tarık Buğra

[isim]

[müzik]

  • Büyük ve tam aralıkların yarım ses artmış hâli

Birleşik Kelimeler: artık değer, artık emek, artık göl, artık gün, artık yıl, eksik artık, üretim artığı

ALTIK

[isim]

[mantık]

  • Konusu ile yüklemi aynı olan, biri tümel olumlu, biri tikel olumlu; biri tümel olumsuz, biri tikel olumsuz iki önerme arasındaki bağlantı durumu: `Kimi insanlar fânidir` önermesi `Bütün insanlar fânidir` önermesinin altığı olur

AKLIK

[isim]

  • Ak olma durumu

    Ocaktan aklığını yitirmiş bir bezle döndü, yeni gelenin masasını sildi. - Rıfat Ilgaz

  • Kadınların makyaj için yüzlerine sürdükleri beyaz bir sıvı, düzgün

Birleşik Kelimeler: yüz aklığı

ITLAK (Kelime Kökeni: Arapça iṭlāḳ)

[isim]

[eskimiş]

  • Salıverme, koyuverme
  • Genelleme

ILTAR

[isim]

[halk ağzında]

  • Çoban köpeklerinin boğazına takılan çivili demir

KITAL (Kelime Kökeni: Arapça ḳitāl)

[isim]

[eskimiş]

  • Vuruşma, birbirini öldürme
  • Savaş

KARIK

[isim]

  • Kar yağmış bir alana bakma sonucu ortaya çıkan göz kamaşması

[sıfat]

  • Karlı bir alana bakma sonucu kamaşmış (göz)

[isim]

[halk ağzında]

  • Ark
  • Arklar arasında kalan toprak parçası
  • Sabanla açılan çizi

KARLI

[sıfat]

  • Üstünde kar bulunan

    Baş pınarın karlı suyun içelim / Gurbet kalesini tezce geçelim - Halk türküsü

  • Kar yağan

    Kışın çok karlı, tipili günlerinden başka günlerini günahı kadar sevmezdi. - Osman Cemal Kaygılı

[sıfat]

  • Kârı olan, kazançlı

    Şimdi ayrıntılara girmeyelim. Kitapta yazılanlara inanmak, inanmamaktan çok daha kârlıdır. - Nazım Hikmet

Birleşik Kelimeler: kârlı iş

KATIK

[isim]

  • Ekmekle karın doyurmak gerektiğinde, ekmeğe katılan peynir, zeytin, helva vb. yiyecek

    Birkaç günlük ekmeğini, katığını köyden getirirdi. - Halikarnas Balıkçısı

  • Yağı alınmış yoğurt, ayran

Ata Sözleri ve Deyimler

  • katık etmek

KATKI

[isim]

  • Bir işin yapılmasına, gerçekleşmesine emek, bilgi, para vb. ile katılma, yardım

    Her geçen gün ününe, sanatına yeni katkılar getiriyordu. - Necati Cumalı

  • Bir şeye katılan başka bir madde
  • Metal ve alaşımların hazırlanması sırasında içlerine katılan değişik nitelikteki maddeler

[halk ağzında]

  • Düğün günü davetlilerin öğleye kadar gönderdikleri armağan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • katkıda bulunmak

Birleşik Kelimeler: katkı maddesi, katkı payı

KATLI

[sıfat]

  • Katlanmış, bükülmüş

    Katlı mendilleri dolaba koydu.

  • Katı veya katları olan

    Çok katlı apartmanlarda oturanlar arasında zıtlaşmalar olağan oldu. - Aydın Boysan

Birleşik Kelimeler: katlı kur, çok katlı otopark, üç katlı

KATIR

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Atgillerden, kısrak ile erkek eşeğin çiftleşmesinden doğan melez hayvan

    Otomobilimizi gören katırlar ejderha görmüşcesine kaçışıyorlar. - Necip Fazıl Kısakürek

[sıfat]

[mecaz]

  • Kaba, bayağı, görgüsüz (kimse)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • katır gibi
  • katır kuyruğu gibi kalmak
  • katır tepmişe dönmek

Birleşik Kelimeler: katır boncuğu, katır inadı, katır karı, katırkuyruğu, katırtırnağı, katır yılanı

KALIT

[isim]

[hukuk]

  • Miras

    Toprakları üzerinde gelmiş geçmiş eski uygarlıkların insancıl kalıtını özümlemişti. - Necati Cumalı

[mecaz]

  • Kalıtım yoluyla geçmiş olan şey

[mecaz]

  • Görenekler yoluyla yerleşmiş olan tutum veya davranış biçimi

KALIK

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Kalmış, artmış
  • Eskimiş
  • Evlenme çağı geçmiş, evde kalmış (kız)
  • Eksik, noksan