Kır ile Başlayan Kelimeler
KIR ile başlayan 166 kelime bulunuyor. Başında KIR olan kelimeler ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Kır kelimesinin anlamı nedir? Kır ile biten kelimeler. İçinde kır olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
15 Harfli Kelimeler
KIRLANGIÇGİLLER28,
14 Harfli Kelimeler
KIRTIPİLLEŞMEK24, KIRTASİYECİLİK21, KIRIKKALELİLİK16
13 Harfli Kelimeler
KIRMIZILAŞMAK24, KIRMIZILAHANA24, KIRTIPİLLEŞME23, KIRMIZIMTIRAK22, KIRŞEHİRLİLİK21
12 Harfli Kelimeler
KIRMIZIÇİZGİ29, KIRMIZIFENER25, KIRMIZIBİBER23, KIRMIZILAŞMA23, KIRPIŞTIRMAK23, KIRKMERDİVEN22, KIRÇILLAŞMAK21, KIRAATHANECİ20, KIRBAÇLANMAK19, KIRÇILLANMAK18, KIRKLARELİLİ13
11 Harfli Kelimeler
KIRMIZITURP23, KIRPIŞTIRMA22, KIRÇILLAŞMA20, KIRAÇLAŞMAK19, KIRTASİYECİ18, KIRIŞTIRMAK18, KIRILGANLIK18, KIRBAÇLANMA18, KIRBAÇLAMAK18, KIRÇILLANMA17, KIRITKANLIK14, KIRIKKALELİ13
10 Harfli Kelimeler
KIRIŞIKSIZ21,
Tümünü Gör
9 Harfli Kelimeler
KIRPIŞMAK19, KIRLANGIÇ18, KIRKGEÇİT17, KIRPILMAK16, KIRPTIRMA16, KIRGINLIK16, KIRICILIK16, KIRIŞIKLI16, KIRÇILLIK15, KIRKBAYIR15, KIRKBUDAK15, KIRLAŞMAK14, KIRDIRMAK14, KIRDIRTMA14, KIRTASİYE13, KIRINTILI13, KIRKAMBAR13, KIRIKLAMA12, KIRKILMAK12, KIRKTIRMA12
Tümünü Gör
8 Harfli Kelimeler
KIRGIZCA20,
Tümünü Gör
7 Harfli Kelimeler
KIRMIZI14, KIRMACI13, KIRPMAK13, KIRKICI13, KIRIKÇI13, KIRILIŞ13, KIRIŞIK13, KIRIŞMA13, KIRITIŞ13, KIRKYIL11, KIRACAK11, KIRINIM11, KIRITIM11, KIRMALI10, KIRILMA10, KIRINMA10, KIRINTI10, KIRITMA10, KIRKMAK9, KIRKLIK9
Tümünü Gör
6 Harfli Kelimeler
KIRGIZ15, KIRAĞI15, KIRNAV13, KIRMIZ12, KIRPIK12, KIRPMA12, KIRBAÇ12, KIRGIN12, KIRICI12, KIRCIN11, KIRÇIL11, KIRKIM9, KIRMAK8, KIRSAL8, KIRLIK8, KIRKMA8, KIRKLI8, KIRNAK7, KIRAAT7, KIRKAR7
5 Harfli Kelimeler
KIRCI10, KIRAÇ9, KIRCA9, KIRAY8, KIRIM8, KIRBA8, KIRIK7, KIRKI7, KIRMA7, KIRAN6, KIRAT6
4 Harfli Kelimeler
KIRÇ8, KIRK5
3 Harfli Kelimeler
KIR4
KIR
-
Beyazla az miktarda siyah karışmasından oluşan renk
Gözlerinden, kırları artan sakalına bir iki damla yaş düştü. - Falih Rıfkı Atay
-
Bu renkte olan
Kır sakal. Kır at.
Ata Sözleri ve Deyimler
- kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan
Birleşik Kelimeler: gök kır, koyu kır, bakla kırı, demir kırı, sıçan kırı, süt kırı, turna kırı
-
Şehir ve kasabaların dışında kalan, çoğu boş ve geniş yer, dağ bayır
Araba tenha, düz yolda tıkır tıkır gidiyor, ara sıra kır kokuları getiren hafif bir rüzgâr esiyordu. - Ömer Seyfettin
Birleşik Kelimeler: kır bekçisi, kır çiçeği, kır eğlencesi, kır gerillası, kır gülü, kır kahvesi, kır serdarı
KIRK
- Otuz dokuzdan sonra gelen sayının adı
- Bu sayıyı gösteren 40 ve XL rakamlarının adı
- Dört kere on, otuz dokuzdan bir artık
Ata Sözleri ve Deyimler
- kırk basmak
- kırk bir (buçuk) kere maşallah!
- kırk dereden su getirmek
- kırk evin kedisi
- kırk gün günahkâr, bir gün tövbekâr
- kırk gün taban eti, bir gün av eti
- kırkı (veya kırkları) karışmak
- kırkı çıkmak
- kırkından sonra at olup da kuyruk mu sallayacak
- kırkından sonra azanı teneşir paklar
- kırkından sonra azmak
- kırkından sonra saza başlayan kıyamette çalar
- kırkından sonra saz çalmak
- kırk kapının ipini çekmek
- kırk tarakta bezi olmak
- kırk yıl kıran olmuş, eceli gelen ölmüş
Birleşik Kelimeler: kırkambar, kırkayak, kırk basması, kırkbayır, kırkbeşlik, kırkbudak, kırkgeçit, kırk hamamı, kırkikilik, kırkikindi, kırk kere, kırkmerak, kırkmerdiven, kırk para, kırkyama, kırkyıl
KIRAN
-
Kırma işini yapan (kimse)
Taş kıran işçiler.
-
Bir topluluğun ve özellikle hayvanların büyük bir bölümünü yok eden hastalık veya başka neden, ölet, afet
Kıranları ve zelzeleleri, feyezanları ve harpleri görmüşlerdir. - Sait Faik Abasıyanık
Ata Sözleri ve Deyimler
- kıran girmek
Birleşik Kelimeler: kıran kırana, bacakkıran, buzkıran, dalgakıran, dalkıran, danakıran otu, evcikkıran, fındıkkıran, filizkıran, kayışkıran, Kervankıran, kılkıran, malkıran, pirekıran, sabankıran, saçkıran, taşkıran, yelkıran, yıldırımkıran
- Kıyı, kenar, çevre, uç
- Dağ sırtı, tepe, bayır
- Kıraç toprak
- Birbirine paralel olarak uzanan iki akarsu arasında kalmış dağ sırtı
KIRAT (Kelime Kökeni: Arapça ḳīrāṭ)
-
Elmas, zümrüt vb. değerli taşların tartısında kullanılan, 0,20043 gramlık ağırlık ölçü birimi
Bilmem hangi milyarder kocakarının porsuk gerdanında ışıldayan bilmem kaç kırat pırlanta mı diyeceksiniz? - Nazım Hikmet
-
Nitelik, değer, düzey, seviye
Karşısındaki oyuncu belki de orta kıratı hiçbir zaman geçmeyen birisi idi. - Tarık Buğra
Ata Sözleri ve Deyimler
- kıratını ölçmek
KIRNAK
- Çalımlı, süslü (kimse)
- Güzel, titiz
- Cilveli, oynak (kadın)
- Boylu boslu
- Çevik
- Cariye
KIRAAT (Kelime Kökeni: Arapça ḳirāʾat)
-
Okuma
Orada da bu gece kıraatleri devam ediyordu. - Hüseyin Cahit Yalçın
- Kur'an'ı belli kural ve işaretlere göre okuma
Ata Sözleri ve Deyimler
- kıraat etmek
Birleşik Kelimeler: kıraathane
KIRKAR
- Kırk sayısının üleştirme sayı sıfatı
- Her birine kırk, her defasında kırkı bir arada olan
KIRIK
-
Kırılmış olan
Ahmet hemen heybesini açtı ve makasını, kırık tarağını çıkardı. - İsmail Hakkı Baltacıoğlu
-
Tam nota göre düşük olan (not)
Üç dersten kırığı var. Kırık not.
-
Saf renkten hafif uzaklaşmış
Kırık beyaz.
-
Kırılmış bir şeyden ayrılan parça
Cam kırığı.
-
Kemiğin bir etki ile kırılması
Kolunda kırık yok ama çıkık var.
-
Bir şeyin kırılan yeri
Bunun kırığı neresinde?
-
Kırıntı
Ekmek kırığı.
-
Melez
Kırık tazı.
- Tavla oyununda oyun dışı bırakılan pul
-
Gücenmiş, üzgün
Eşlerde, çocuklarda o üzgün, kırık bakış. - Behçet Necatigil
Ata Sözleri ve Deyimler
- kırığı olmak
- kırık plak gibi
Birleşik Kelimeler: kırık çizgi, kırık dökük, kırık hava, ırzı kırık, ipi kırık, kalbi kırık, kıçı kırık
- Kadının veya erkeğin yasalara ve törelere aykırı olarak ilişki kurduğu erkek veya kadın
Ata Sözleri ve Deyimler
- kırığı olmak
Birleşik Kelimeler: kırık dölü
- Fay
KIRKI
- Kırkma işi
- Davarların yün veya kıllarını kırkmaya yarayan makasa benzer araç
KIRMA
- Kırmak işi
- Pili
-
Kırılmış veya dövülmüş tahıl
Buğday kırması.
- Basılı kâğıtları forma durumuna getirmek için belli yerlerinden bükme ve katlama işi
-
Ot bitmeyen bayır
Yeşerir bayırlar, çöller, kırmalar / Nakışların bugün dört yanın dağlar. - Âşık Ali İzzet
-
Ortasından kırılarak doldurulan (tüfek)
Mustafa, kırma tüfeğe bir kurşun sürdü. - Yaşar Kemal
-
Melez
Arap kırması bir at.
- Yabancı etkilerle özgün niteliğini yitirmiş olan
Birleşik Kelimeler: divani kırması, minare kırması
KIRMAK
-
Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak
Taşları kırmak. Bardağı kırmak.
- İri parçalara ayırmak
-
Belirli bir biçimde katlamak
Forma kırmak.
-
Öldürmek, yok olmasına neden olmak
Bu yıl soğuk, hayvanları kırdı.
-
Bir şeyin fiyatını azaltmak, indirmek
Firma verdiği teklif fiyatını son dakikada bir yüzde yirmi daha kırıyordu. - Haldun Taner
- Tavlada karşı oyuncunun pulunu oyun dışında bırakmak
-
Vücut kemiklerinden birini parçalamak
Ayol, yapma, gel, düşüp bir yerini kıracaksın! - Osman Cemal Kaygılı
- Tahılı iri ve kaba öğütmek
-
Hareket durumundaki canlının veya taşıtın yönünü değiştirmek, çevirmek, döndürmek
Ne tarafa doğru meyil varsa gidonu o tarafa doğru kıracaksınız ki bisiklet doğrulsun. - Burhan Felek
-
Dileğini kabul etmeyerek veya beklenmeyen bir davranış karşısında bırakarak gücendirmek, incitmek
Bazen bir kelimenin, bir ses tonunun sevdiğimiz bir insanı kırdığını görürüz. - Mehmet Kaplan
-
Yok etmek
Bir gündüz olsa belki bu derdi kıracağım / Yoksa bu sensizlikten artık çıldıracağım - Enis Behiç Koryürek
-
Gücünü, etkisini azaltmak
Birkaç gün evvel yağan yağmur sıcağı kırmamış. - Burhan Felek
- Kaçmak, uzaklaşmak
-
Değerinden düşük fiyata almak
Bono kırmak. Çek kırmak.
Ata Sözleri ve Deyimler
- kırdığı koz (veya ceviz) kırkı (veya bini) aşmak
- kırıp dökmek
- kırıp geçirmek
- kırıp sarmak
Birleşik Kelimeler: bakterikıran, Kervankıran, sabankıran, saçkıran, sahipkıran, zararlıkıran
KIRSAL
- Kır(II) ile ilgili
- Az insanın barındığı, genellikle kır durumunda olan yer
Birleşik Kelimeler: kırsal alan, kırsal bölge, kırsal mazot, kırsal motorin, kırsal nüfus
KIRLIK
-
Kır olan yer, şehir dışında açıklık yer
Etrafı kırlık, mezarlık, uzun bir yoldan gidiyorduk. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
KIRKMA
- Kırkmak işi
- Ucu kesilip alnın üstüne bırakılan saç
KIRKLI
- Kırk parçadan oluşmuş
- Kırk gününü doldurmamış (bebek veya lohusa kadın)
- Birinin kırkı çıkmadan öbürü doğan (akraba veya komşu çocukları)