KÜLAH ile Oluşan Kelimeler (KÜLAH Kelime Türetme)

KÜLAH harflerinden oluşan 15 kelime bulunuyor. KÜLAH kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Külah kelimesinin anlamı nedir? Külah ile başlayan kelimeler. İçinde külah olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

5 Harfli Kelimeler

KÜLAH11

4 Harfli Kelimeler

HALK8

3 Harfli Kelimeler

HAK7, HAL7, KAH7, AKÜ5, KÜL5, LÜK5, KAL3, LAK3

2 Harfli Kelimeler

AH6, HA6, AK2, AL2, LA2

AK

[isim]

  • Kar, süt vb.nin rengi, beyaz, kara ve siyah karşıtı

[sıfat]

  • Bu renkte olan
  • Beyaz leke

    Bir gözünde akı var.

[sıfat]

[mecaz]

  • Temiz

[sıfat]

[mecaz]

  • Dürüst

[sıfat]

[mecaz]

  • Sıkıntısız, rahat

    Ak günler göresin.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ak akçe kara gün içindir
  • ak dediğine kara demek
  • ak don kara don geçitte belli olur
  • ak gün ağartır, kara gün karartır
  • akı ak karası kara
  • akı karası geçitte belli olur
  • akım derken bokum demek
  • ak koyun kara koyun geçit başında belli olur
  • ak koyunu gören içi dolu yağ sanır
  • ak koyunun kara kuzusu da olur
  • ak köpeğin pamuk pazarına zararı vardır
  • akla karayı seçmek
  • ak sakaldan yok sakala gelmek

Birleşik Kelimeler: ak ağa, akağaç, akamber, akasma, akbaba, akbakla, akbalık, akbalıkçıl, akbasma, akbaş, ak benek, akbuğday, akburçak, akciğer, akçöpleme, akdarı, ak demir, akdiken, akdoğan, akdut, ak gözlü, akgünlük, akhardal, ak kan, akkaraman, akkarınca, akkavak, akkefal, akkelebek, akkor, akkuş, akkuyruk, aklevrek, ak madde, akmantar, ak pak, akpas, akpelin, ak saçlı, aksakal, ak sakallı, aksedir, aksoğan, aksöğüt, aksu, aksuna, aksungur, ak sülümen, aktaş, aktavşan, aktöre, aktutma, ak yazı, ak yel, ak yem, Ak Yıldız, akyuvar, akzambak, yüzü ak, göz akı, yumurta akı, yüz akı

AL

[isim]

  • Kanın rengi, kızıl, kırmızı

[sıfat]

  • Bu renkte olan

    Al bayrak. Al çuha.

  • Dorunun açığı, kızıla çalan at donu

[sıfat]

  • Bu renkte olan (at)
  • Yüze sürülen pembe düzgün, allık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • al elmaya taş atan çok olur
  • al giymedim ki alınayım
  • al gömlek gizlenemez
  • alı alına, moru moruna
  • alı al, moru mor
  • al kanlara boyanmak
  • al kiraz üstüne kar yağmış

Birleşik Kelimeler: albasma, albastı, al bayrak, alkarısı, al sancak, alyuvar

[isim]

[eskimiş]

  • Aldatma, düzen, tuzak, hile

Ata Sözleri ve Deyimler

  • al ile aslan tutulur, güç ile sıçan tutulmaz

[kimya]

  • Alüminyum elementinin simgesi

LA (Kelime Kökeni: İtalyanca la)

[isim]

[müzik]

  • Gam dizisinde `sol` ile `si` arasındaki ses
  • Bu sesi gösteren nota işareti

[kimya]

  • Lantan elementinin simgesi

KAL

[isim]

[madencilik]

  • Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi

Birleşik Kelimeler: kalhane

[isim]

[eskimiş]

  • Söz, lakırtı, laf

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kale almamak

LAK

[isim]

  • Uzak Doğu'da yetişen Amerikan elmasından çıkan zamk
  • Boyacılıkta kullanılan, kırmız böceğinin üst deri bezlerinin salgıladığı madde

AKÜ

[isim]

[fizik]

  • Akümülatör

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aküsü bitmek

KÜL

[isim]

  • Yanan şeylerden artakalan toz madde

    Ocağın külleri üstünde duran tenceredeki fasulyeyi bitirdiler. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kül bağlamak
  • kül etmek
  • kül gibi
  • kül olmak
  • kül ufak olmak
  • külünü savurmak
  • kül yemek (veya yutmak)

Birleşik Kelimeler: külbastı, kül çöreği, küldöken, külkedisi, kül rengi, kül tablası, külyutmaz, yosun külü

[isim]

[eskimiş]

  • Bütün, tüm

    Bir asırdan beri şiirimizi bir kül olarak göz önüne getirince bu misal canlanmaz mı? - Yahya Kemal Beyatlı

LÜK (Kelime Kökeni: Farsça luk)

[isim]

[eskimiş]

  • Boyacılıkta kullanılan Hint zamkı

Birleşik Kelimeler: lük boyası

AH

[isim]

  • İlenme, beddua

[ünlem]

  • (a:h) Sesin tonuna göre pişmanlık, öfke, özlem, beğenme, sevgi vb. duygular anlatan bir söz

    Ah, ne güzeldi o Direklerarası'ndaki ramazan ve donanma geceleri. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[ünlem]

  • (a:h) Ağrı, acı duyulduğunda söylenen bir söz

    Ah başım!

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ah alan onmaz
  • ah almak
  • ah çekmek
  • ah etmek
  • ahı çıkmak
  • ahını almak
  • ahını yerde koymamak
  • ahı tutmak
  • ahı yerde kalmamak
  • ah yerde kalmaz

Birleşik Kelimeler: ah vah, ahuvah

HA

[ünlem]

  • İstek uyandırmak için kullanılan bir söz

    Ha göreyim seni! Ha gayret!

  • (ha:) Şaşma anlatan bir söz

    Amma güzel ha! Öyle oldu ha!

  • (ha:) Dikkati çekmek, uyarmak için kullanılan bir söz

    Sakın ha bir daha yapma! Sakın ha ağlamanı istemiyorum. - Attila İlhan

  • (ha:) Bir şeyin birdenbire hatırlandığını veya kavrandığını anlatan bir söz

    Ha, miralay arzu ederse o başka tabii! - Attila İlhan

[bağlaç]

  • Tekrarlanarak kullanıldığında eşitlik anlamı veren bir söz

    Ha ben gelmişim ha o. Ha bağ ha bahçe ha tarla.

[bağlaç]

  • Bazen tekrarlanan bir emir kipinin tekrarları arasında yer alarak fiil ile anlatılan işin uzadığı ve bundan bıkıldığı bildirilir

    Yürü ha yürü, yol bitmiyor ki.

[edat]

[kaba konuşmada]

  • Evet

[teklifsiz konuşmada]

  • (ha:) Soru bildiren bir söz

    Sen de geldin ha?

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ha babam (ha)
  • ha babam de babam
  • ha bire
  • ha deyince
  • ha gayret
  • ha şöyle
  • ha şunu bileydin

[kimya]

  • Hahniyum elementinin simgesi

HÂK (Kelime Kökeni: Farsça ḫāk)

[isim]

[eskimiş]

  • Toprak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • hâk ile yeksan etmek
  • hâk ile yeksan olmak

[isim]

  • Adalet

    Haktan ayrılmamalı.

  • Adaletin, hukukun gerektirdiği veya birine ayırdığı şey, kazanç

    Üstelik adli tatil olduğu için hak sahipleri bekleşirler. - Burhan Felek

  • Dava veya iddiada gerçeğe uygunluk, doğruluk

    Bu davada hak görmüyorum.

  • Verilmiş emekten doğan manevi yetki

    Ana hakkı ödenmez.

  • Pay

    Makas hakkı. Komşu hakkı.

  • Emek karşılığı ücret

[sıfat]

  • Doğru, gerçek

    Karacaoğlan der ki sözüm haktır. - Karacaoğlan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • hak (veya hakkını) yemek
  • hak deyince akan sular durur
  • hak etmek
  • hak kazanmak
  • hakkı geçmek
  • hakkı için
  • hakkından gelmek
  • hakkını aramak
  • hakkını helal etmek
  • hakkını vermek
  • hakkı olmak
  • hakkı ödenmemek
  • hakkı tanımak
  • hakkı var
  • hak vermek
  • hak yerini bulur (veya yerde kalmaz)

Birleşik Kelimeler: hak ediş, hak ihlali, hakkıhıyar, hakkıhuzur, hakkımüktesep, hak kısıtlaması, hak kuşu, hakkısükût, haksever, haktanır, hak yolu, ayni hak, emrihak, ihkakıhak, kazanılmış hak, müktesep hak, barut hakkı, buluş hakkı, cevap hakkı, geçiş hakkı, geçit hakkı, gösterme hakkı, göz hakkı, huzur hakkı, iltica hakkı, intifa hakkı, irtifak hakkı, isim hakkı, kabotaj hakkı, konuşmama hakkı, kul hakkı, makas hakkı, oy hakkı, ölme hakkı, ön alım hakkı, özlük hakkı, patent hakkı, rücu hakkı, rüçhan hakkı, sarraflık hakkı, seçilme hakkı, seçme hakkı, sığınma hakkı, susma hakkı, sükût hakkı, şufa hakkı, takdir hakkı, telif hakkı, tuz ekmek hakkı, veto hakkı, yanıt hakkı, yasama hakkı, yazar hakkı, yumruk hakkı, hasta hakları

[isim]

[eskimiş]

  • Maden, ağaç, taş üzerine elle yazı veya şekil oyma, kazı

    Mühür hakki.

  • Kâğıttaki yazıyı kazıma, kazı

    Resmî kâğıtlarda hak ve silinti yasaktır.

Birleşik Kelimeler: hakketmek

[isim]

[din bilgisi]

  • Tanrı

    Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklal. - Mehmet Akif Ersoy

Ata Sözleri ve Deyimler

  • Hak getire
  • Hakk'ın rahmetine kavuşmak (veya Hakk'a kavuşmak veya Hakk'a yürümek)

Birleşik Kelimeler: Hak dini, Cenabıhak

HÂL (Kelime Kökeni: Arapça ḥāl)

[isim]

  • Bir şeyin içinde bulunduğu şartların veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet

    Herkes hâline göre bir hediye verdi. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

  • Tutum, tavır

    Bambaşka bir hâliniz vardır sizin. Merhametli bir insan olduğunuz bellidir. - Oktay Rifat

  • Şimdiki zaman, içinde yaşanılan zaman

    Hâl dediğimiz şey yarından sonra mazi olacaktır. - Yahya Kemal Beyatlı

  • Güç, kuvvet, takat

    Şimdi gezmeye çıkacak hâlim yok.

[mecaz]

  • Kötü durum, sıkıntı, dert

    Zavallının başına ne hâller geldi.

[dil bilgisi]

  • Durum

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... hâline gelmek
  • hâlden anlamak (veya bilmek)
  • hâle yola koymak
  • hâl hâlin yoldaşıdır
  • hâl hatır (veya hâlini hatırını) sormak
  • hâli (veya hâlleri) duman olmak
  • hâli harap olmak
  • hâli kalmamak
  • hâline bakmamak
  • hâline köpekler bile güler
  • hâlini almak
  • hâli tavrı yerinde
  • hâli üzere
  • hâli vakti yerinde

Birleşik Kelimeler: hâl değişimi, hâl dili, hâl eki, hâl tercümesi, hâl ulacı, hâlihazır, arzuhâl, behemehâl, fevkalade hâl, hasbihâl, her hâlükârda, hüsnühâl, ilmihâl, iyi hâl, lisanıhâl, medeni hâl, olağanüstü hâl, seferî hâl, tercümeihâl, yalın hâl, aksi hâlde, fena hâlde, herhâlde, her hâlde, o hâlde, şu hâlde, ay hâli, insan hâli, insanlık hâli, isim hâli, keyif hâli, nez hâli, vasıta hâli, yönelme hâli, yükleme hâli, kendi hâlinde, koro hâlinde, orta hâlli

[isim]

[eskimiş]

  • Çözme, çözülme
  • Çözüm
  • Eritme
  • Karışık bir sorunun içinden çıkma, sonuca varma

Birleşik Kelimeler: hal çaresi, halletmek, hallihamur, hallolmak, hallolunmak

[isim]

  • Sebze, meyve, bakliyat vb.nin satıldığı yer

[isim]

[tarih]

  • Tahttan indirme

Birleşik Kelimeler: haletmek

KÂH (Kelime Kökeni: Farsça gāh)

[zarf]

  • Ara sıra

    İstanbul bu yüzden kâh gazsız kâh elektriksiz ve kâh kömürsüz kalabilir. - Burhan Felek

HALK (Kelime Kökeni: Arapça ḫalḳ)

[isim]

  • Aynı ülkede yaşayan, aynı kültür özelliklerine sahip olan, aynı uyruktaki insan topluluğu, folk

    Türk halkı.

  • Aynı soydan gelen, ayrı ülkelerin uyruğu olarak yaşayan insan topluluğu

    Yahudi halkı.

  • Bir ülke içerisinde yaşayan değişik soylardan insan topluluklarının her biri

    Bağımsız Devletler Topluluğunun halkları.

  • Belli bir bölgede veya çevrede yaşayanların bütünü, ahali

    Bütün köy halkı orada idi. - Ömer Seyfettin

  • Bir ülkedeki yurttaşların bütünü, kamu

    Bilmiyorlar ki halk, halkın diliyle konuşan sanatkârla birliktir. - Orhan Veli Kanık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • halka inmek
  • halka verir talkını (veya telkini), kendi yutar salkımı

Birleşik Kelimeler: halk adamı, halk ağzı, halk bilgisi, halk bilimi, halk dili, halk edebiyatı, halk ekmeği, halkevi, halk günü, halk matinesi, halk müziği, halk odası, halk okulu, halk otobüsü, halk oylaması, halkoyu, halk ozanı, halk sağlığı, halk şairi, halk şiiri, halk yardakçısı, halka dönük, ev halkı, kapı halkı, Latin halkları

[isim]

[eskimiş]

  • Yaratma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • halk etmek

KÜLAH (Kelime Kökeni: Farsça kulāh)

[isim]

  • İçine bazı şeyler koymak için huni biçiminde bükülmüş kâğıt kap

[sıfat]

  • Bu kabın alabileceği miktarda olan

    Dışarıda, bahçede, meydanda bekleyen mektep çocuklarına birer külah şeker dağıtıldı. - Yahya Kemal Beyatlı

[eskimiş]

  • Erkeklerin giydiği genellikle keçeden, ucu sivri veya yüksek başlık

    Bunun sırtında öbürleri gibi bir uzun cübbe, başında bir uzun külah vardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[mecaz]

  • Oyun, hile

Ata Sözleri ve Deyimler

  • külah giydirmek
  • külahıma anlat!
  • külahını havaya atmak
  • külahını ters giydirmek
  • külah kapmak
  • külahları değiştirmek (veya değişmek)
  • külah peşinde olmak
  • külah takmak

Birleşik Kelimeler: baca külahı