KÖYGÖÇÜREN Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler
KÖYGÖÇÜREN harflerini içeren 4 harfli 23 kelime bulunuyor. 4 harfli KÖYGÖÇÜREN kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
GÖÇÜ19,
RENK (Kelime Kökeni: Farsça reng)
-
Cisimler tarafından yansılanan ışığın gözde oluşturduğu duyum
Birisi sütsüz çikolata renginde, uzun boylu, geniş omuzlu Amerikan boksörlerine benziyordu. - Aka Gündüz
-
Nitelik
İşin rengi değişti.
- Çeşitlilik
Ata Sözleri ve Deyimler
- rengi atmak (veya kaçmak veya uçmak)
- rengini belli etmek
- rengi solmak
- renk almak
- renk gelmek
- renk katmak
- renkten renge girmek
- renk vermek
- renk vermemek
Birleşik Kelimeler: renk bilimi, renk cümbüşü, renkgideren, renk körü, renkölçer, renk ölçme, renk yuvarı, basit renk, metalik renk, ölü renk, pastel renk, rengârenk, sağır renk, şekerrenk, açık kahverengi, alev rengi, altın rengi, bakır rengi, bal rengi, barut rengi, buğday rengi, çivit rengi, demir rengi, duman rengi, erguvan rengi, fes rengi, fildişi rengi, gurup rengi, fındık rengi, fıstık rengi, filiz rengi, gül rengi, gümüş rengi, hardal rengi, kahverengi, kemik rengi, kestane rengi, kimyon rengi, kiremit rengi, koyu kahverengi, kurşun rengi, kül rengi, leylak rengi, lila rengi, limon rengi, menekşe rengi, nohut rengi, pas rengi, portakal rengi, saman rengi, sincap rengi, saz rengi, şarap rengi, tahin rengi, tarçın rengi, ten rengi, toprak rengi, tütün rengi, zeytin rengi, sıcak renkler, soğuk renkler
KÜRE (Kelime Kökeni: Arapça kure)
- Bütün noktaları merkezden aynı uzaklıkta bulunan bir yüzeyle sınırlı cisim
-
Yeryüzü, dünya
Ben de yıldızlar gibi, küre gibi, ben de yalnız ve herkese uzaktım. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Birleşik Kelimeler: küre kuşağı, ağır küre, ateş küre, düzlem küre, güney küre, hava küre, ışık küre, kuzey küre, su küre, taş küre, yarı küre, yarım küre, yerküre, gök küresi
- Madenci ocağı, maden fırını
- Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri
ÇENK (Kelime Kökeni: Farsça çeng)
- Arpı andıran, telli bir çalgı
GREK (Kelime Kökeni: Fransızca grec)
- Eski Yunan, Helen
GREN (Kelime Kökeni: Fransızca grain)
- Kâğıdın yüzeyinin pürüzlülük derece ve tipinin bir izlenimi
ÜNYE
- Ordu iline bağlı ilçelerden biri
ÜÇER
-
Üç sayısının üleştirme sayı sıfatı
Öksüzün cebindeki son tutam tütünü sardılar, sıra ile üçer nefes çektiler. - Refik Halit Karay
- Her defasında üçü bir arada olan, her birine üç
Birleşik Kelimeler: üçer beşer
GÜRE
- Çiftleşmek isteyen kısrak veya dişi eşek
- Bir yaşından üç yaşına kadar olan tay
- Kuvvetli, dinç
- Çekingen, korkak, ürkek
KÖRE (Kelime Kökeni: Farsça kūre)
- Karınca yuvası
- Demirci körüğünün, kömürlerin yandığı bölüme açılan deliği
ÖREN
- Kalıntı
ÖREK
- Duvar
GENÇ
-
Yaşı ilerlememiş olan, ihtiyar karşıtı
Eliyle işaret etti genç adama. - Ayşe Kulin
-
Gelişmesini tamamlamamış olan (bitki, hayvan)
Genç ağaç. Genç at.
- Gençlikteki özelliklerini koruyan, dinç
- Zihin bakımından yeterince gelişmemiş, toy
-
Yeni gelişmekte olan, kısa bir geçmişi olan
Atatürk'ün tabutu arkasından ağlayan on beş milyon Türk'ün yaşadığı, genç Türkiye mutluydu. - Burhan Felek
Birleşik Kelimeler: genç irisi
- Bingöl iline bağlı ilçelerden biri
ÖRÜK
-
Kendi ipiyle onarılmış kısım
Eğer örük varsa artık paltonun bizimkine ait olduğuna hükmederim. - Burhan Felek
- Saç örgüsü
YÖRE
- Bir bölgenin belli bir yer ve çevresini kapsayan sınırlı bölümü, havali, mahal, civar
Birleşik Kelimeler: yörekent
- Değirmenlerde, taşla kasnak arasında kalan ve hayvan yemi olarak kullanılan un
ÖKÇE
-
Ayakkabı altının topuğa rastlayan yüksek bölümü, topuk
Ökçesi yenmiş ayakkabıların üstünde çamurlu paçaları lime lime sarkıyordu. - Ömer Seyfettin
- Topuğun arka bölümü
- Saban demirinin geçtiği ağaç parçası
Birleşik Kelimeler: ökçe çene, yumurta ökçe