KÖYCÜLÜK ile Oluşan Kelimeler (KÖYCÜLÜK Kelime Türetme)
KÖYCÜLÜK harflerinden oluşan 21 kelime bulunuyor. KÖYCÜLÜK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Köycülük kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.
8 Harfli Kelimeler
KÖYCÜLÜK23
6 Harfli Kelimeler
ÖYKÜCÜ21, KÖYLÜK16, YÜKLÜK12
5 Harfli Kelimeler
KÖYCÜ18, KÖYLÜ15, KÖLÜK13, KÖKLÜ13, YÜKLÜ11, YÜLÜK11
4 Harfli Kelimeler
ÖYKÜ14, ÖLÜK12, ÜLKÜ8
3 Harfli Kelimeler
ÖCÜ14, KÖY11, ÖLÜ11, KÖK9, LÖK9, YÜK7, KÜL5, LÜK5
KÜL
-
Yanan şeylerden artakalan toz madde
Ocağın külleri üstünde duran tenceredeki fasulyeyi bitirdiler. - Memduh Şevket Esendal
Ata Sözleri ve Deyimler
- kül bağlamak
- kül etmek
- kül gibi
- kül olmak
- kül ufak olmak
- külünü savurmak
- kül yemek (veya yutmak)
Birleşik Kelimeler: külbastı, kül çöreği, küldöken, külkedisi, kül rengi, kül tablası, külyutmaz, yosun külü
-
Bütün, tüm
Bir asırdan beri şiirimizi bir kül olarak göz önüne getirince bu misal canlanmaz mı? - Yahya Kemal Beyatlı
LÜK (Kelime Kökeni: Farsça luk)
- Boyacılıkta kullanılan Hint zamkı
Birleşik Kelimeler: lük boyası
YÜK
-
Araba, hayvan vb.nin taşıdığı şeylerin hepsi
Çölde yük götüren vasıta develer, insan taşıyan vasıta hecinlerdir. - Falih Rıfkı Atay
- Bir şeyin ağırlığı
-
Araba, hayvan vb.nin taşıyabildiği miktar
Bir araba yükü odun.
-
Eşya
Bütün yükü bu bavul.
-
Birinin üzerine almak zorunda kaldığı ağır görev
Ben bu yükün altına giremem. Bu yüke herkes katlanamaz.
- Tedirginlik veren şey, engel
- Bir cismin yüzeyinde biriken elektrik miktarı
-
Yüz bin kuruşluk mal veya tutar
Mademki öyledir, bir yük getirip satan herkes iki akçe versin. - Tarık Buğra
- Doğacak bebek
-
Yüklük
Haydi şu yüke giriver!.. - Sait Faik Abasıyanık
Ata Sözleri ve Deyimler
- yük altına girmek
- yük olmak
- yükte hafif pahada ağır
- yükünü almak
- yükünü çekmek
- yükünü tutmak
- yük vurmak
Birleşik Kelimeler: yük arabası, yük asansörü, yükçeker, yük gemisi, yük hayvanı, yük katarı, yük odası, yük treni, yük vagonu, aşırı yük, baz yük, dökme yük, kuru yük, serbest yük, deve yükü, kar yükü, rüzgâr yükü
ÜLKÜ
-
Amaç edinilen, ulaşılmak istenen şey, ideal
Millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür. - Atatürk
-
İnsanı duyular dünyasının üstüne yükselten ve hiçbir zaman tam olarak gerçekleştirilemeyecek olan, yalnızca erişilmesi istenen amaç olarak kalan kılavuz ilke, mefkûre, ideal, vizyon
Bu yarının dünyasını, insanlığını düzenleyecek ülkünün sahipleri! - Halide Edip Adıvar
- Gerçekte olmayıp yalnız düşüncede tasarım biçiminde var olan, yalnızca düşünce ile kavranabilen şey, ideal
KÖK
- Bitkileri toprağa bağlayan, topraktaki besi maddelerini emmesine yarayan klorofilsiz bölüm
- Kök sap, kök(I)
-
Bazı şeylerde dip bölüm
Diş kökü.
-
Sapıyla çıkarılan bitkilerde tane
Üç kök maydanoz.
-
Dip, temel, esas
Ta gölden başlayan tipi ve fırtına Şebben'in sıcak evini kökünden sarsıyordu. - Halide Edip Adıvar
-
Kaynak, köken
Ölenle, son zamanları gevşeyen, azalan fakat kökleri mazinin sağlamlığı içinde kalan eski bir aşinalığım vardı. - Abdülhak Şinasi Hisar
- Bir kimseyi bir yere bağlayan manevi temel güçlerin bütünü
- Kelimenin her türlü ek çıkarıldıktan sonra kalan anlamlı bölümü: Yaptırmak kelimesinde kök, yap- bölümüdür
- Olağan şartlarda çevresinden yalıtılamayan ancak birçok tepkimeyi nitelik değiştirmeden kalabilen atom kümesi
- Denklemde bilinmeyenin yerine konulduğunda uygun düşen gerçek veya birleşik değer
Ata Sözleri ve Deyimler
- kök almak
- kök salmak
- kök sökmek
- kök söktürmek
- kökü kazınmak
- kökü kurumak
- kökünden halletmek
- kökünden kazımak
- köküne kıran girmek
- kökünü kazımak
Birleşik Kelimeler: kök bacaklılar, kök bilgisi, kökboyası, kök boyası, kök doğrayıcısı, kök hücre, kök işareti, kök kaplama, kök kırmızısı, kök kurdu, kök mantar, köknar, kök örnek, kök sap, acı kök, ana kök, ek kök, ikili kök, karekök, kazık kök, kılcal kök, kızılkök, küpkök, saçak kök, yumru kök, ad kökü, adamkökü, altın kökü, eğir kökü, ense kökü, fiil kökü, helvacı kökü, isim kökü, meyan kökü, yumurtakökü, zıkkımın kökü
- Sazı kurmaya yarayan burgu
- Sap
LÖK
- Yedi yaşından büyük erkek boz deve
Ata Sözleri ve Deyimler
- lök gibi
- Kireç, zeytinyağı, pamuk ve yumurta akının karıştırılması yoluyla, kırık çanak çömlekleri, künkleri birleştirmekte kullanılan macun
YÜKLÜ
- Yükü olan, mahmul
-
Yapılacak işi çok olan
O çok yüklü, bu işi başkasına verelim.
-
Çok çalışmayı gerektiren
Bu yılki ders programı çok yüklü.
-
Çok fazla, pek çok
Yüklü servetini cömertçe harcamaması nedeniyle piyasada para sıkıntısı baş gösterdi. - İhsan Oktay Anar
-
Bir duyguyu, bir olguyu içinde veya üzerinde fazlaca bulunduran
Romanları, denemeleri hep kültürle yüklü ve A. Hamdi'nin kişiselliği kadar çok yanlı, zengindi. - Haldun Taner
- Çok sarhoş
- Paralı, varlıklı
- Gebe
Birleşik Kelimeler: dağarcığı yüklü
YÜLÜK
- Ustura ile kesilmiş (kıl)
KÖY (Kelime Kökeni: Farsça kūy)
-
Yönetim durumu, toplumsal ve ekonomik özellikleri veya nüfus yoğunluğu yönünden şehirden ayırt edilen, genellikle tarımsal alanda çalışılan, konutları ve öteki yapıları bu hayata uygun yerleşim birimi, köylük yer, köy yeri
Vatanseverlik, doğduğu yeri, evini, köyünü, müstakil devlet sınırları içinde memleketini sevmektir. - Orhan Seyfi Orhon
- Köy halkı
Birleşik Kelimeler: köy ağası, köy ekmeği, köygöçüren, köy ihtiyar heyeti, köy ihtiyar meclisi, köy imamı, köy korucusu, köy meydanı, köy muhtarı, köy odası, köy oyunu, köy romanı, köy türküsü, köy yeri, tahtalıköy, balıkçı köyü, dağ köyü, orman köyü, tatil köyü
ÖLÜ
- Hayatı sona ermiş, artık yaşamıyor olan, meyyit, morto, diri karşıtı
-
Ölmüş insan, mevta, meyyit, müteveffa
Onu denizden çıkarmak istediler ama biri, müstantik ve doktor gelmeyince ölülere dokunulmaz, diyince bu işten vazgeçtiler. - Halikarnas Balıkçısı
-
Hayvan leşi
Tavuk ölüsü.
-
Gücü az, zayıf
Ölü kandil.
-
Çok durgun, hareketsiz
Ölü kentler, boş kaleler, eski saraylar. - Necati Cumalı
-
Etkileme gücü olmayan, canlılığı olmayan
Ölü bir konuşması var.
Ata Sözleri ve Deyimler
- ölü gibi
- ölü gözü gibi
- ölü gözü kadar
- ölü gözünden yaş ummak
- ölümü gör (veya öp)
- ölüsü bile yetmek
- ölüsü ortada kalmak
- ölüyü güldürmek
Birleşik Kelimeler: ölü açı, ölü açımı, ölü dalga, ölü deniz, ölü dil, ölüdoğa, ölü doğum, ölü doku, ölüevi, ölü fiyatına, ölü helvası, ölü mevsim, ölü nokta, ölü örtü, ölü renk, ölü saat, ölü salı, ölü sessizliği, ölü sevici, ölü sezon, ölü soyucu, ölü top, ölü yatırım, ölü yemeği, ölü yıkama, ölü zaman, ölüsü kandilli, ölüsü kınalı
YÜKLÜK
-
Evlerde yatak, yorgan gibi şeyleri koymaya yarayan yer veya büyük dolap, yük, yük odası
Öbür yana dönüyor, kocaman bir yüklüğün kapısını açıyordum. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
ÖLÜK
- Canlılığı azalmış, hâlsiz
KÖLÜK
- İş ve yük hayvanı
KÖKLÜ
- Kökü olan
-
Kökleşmiş, iyi yerleşmiş, kalıcı olan, kökten, cezrî, esaslı
Onu, ondan kendine kattıklarıyla köklü bir değişime uğratmayı amaçlıyor. - Adalet Ağaoğlu
- Soylu, soyu sopu belli, iyi tanınan
Birleşik Kelimeler: köklü aile
ÖYKÜ
- Ayrıntılarıyla anlatılan olay
-
Hikâye
Çok yazamıyorum ama öyküler içinde yaşıyorum. - Nezihe Meriç
Birleşik Kelimeler: uzun öykü, hayat öyküsü, yaşam öyküsü