[isim]

• Saat, kılıç, anahtar vb.nin ucuna takılan zincir

  Koltuklara kurulur, altın kösteklerini parmakları ile çevirir. - Sait Faik Abasıyanık

• Koşulan atların tepmesini önlemek için kuskun kayışına eklenen kayış

• Balık iğnesini oltaya bağlayan, bir iki karış uzunluğunda kıl veya misina parçası

[mecaz]

• Engel

Ata Sözleri ve Deyimler

• kösteği kırmak
• köstek olmak
• köstek vurmak

[sıfat]

• Kösteği olan

  Köstekli saatini çıkarıp bakan ırgatbaşı, işçileri yirmi beş dakika fazla çalıştırmış olduğunu gördü. - Haldun Taner

• Ayağına köstek vurulmuş olan

[isim]

• Kösteklemek işi

[isim]

• Kösteklenmek işi

[-i]

• Hayvanın ayağına köstek vurmak

[mecaz]

• Bir işi yürümez duruma getirmek, engellemek

  Şiirin öz, hayal, duygu gücünü kösteklediğini sanır. - Salâh Birsel

[nesnesiz]

• Ayağına köstek vurulmak

• Ayağına bir engel takılarak düşer gibi olmak veya düşmek

[mecaz]

• Bir iş yürümez duruma getirilmek, engellenmek

  Fikrim, zihnim kösteklendi. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[sıfat]

• Kösteği olmayan

[isim]

• Kösteklenme işi

[isim]

• Köstekleme işi