KÖRLETMEK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

KÖRLETMEK harflerini içeren 5 harfli 37 kelime bulunuyor. 5 harfli KÖRLETMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ÖRMEK12, ÖRTME12, ÖTMEK12, ÖLMEK12, KÖTEK11, ÖREKE11, TÖREL11, ERMEK6, ETMEK6, EKLEM6, EKMEK6, ELMEK6, KEREM6, KEMER6, KEMRE6, KELEM6, METRE6, MELEK6, MERET6, MEREK6, REMEL6, TEMEL6, TEMEK6, TELEM6, TERME6, TEKME6, ERKEK5, EKLER5, KERTE5, KELER5, KEKRE5, KELEK5, TELEK5, TEREK5, TEKKE5, TEKER5, TEKEL5

ERKEK

[isim]

  • Yetişkin adam, bay, er kişi

    Erkekler tekaüt olunca çocuğa dönüyorlar. - Reşat Nuri Güntekin

  • İnsan, hayvan ve bitkilerin dişiyi dölleyecek cinsten olanı

    Erkek arıların takatleri kesilmeye başlar, bir bir dökülür, ölür giderler. - Tarık Buğra

  • Koca

    Kadın erkeğini uğurladı.

[biyoloji]

  • Sperma oluşturan organizma

[sıfat]

[mecaz]

  • Sözüne güvenilir, mert

[sıfat]

  • Girintili ve çıkıntılı olarak bir çift oluşturan nesnelerden çıkıntılı olanı

[sıfat]

  • Sert, kolay bükülmez

    Erkek demir, erkek bakır.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer
  • erkek arslan arslan da dişi arslan arslan değil mi?
  • erkek gibi
  • erkek koyun kasap dükkânına yaraşır
  • erkek olmak
  • erkek sel, kadın göl

Birleşik Kelimeler: erkek anahtar, erkek bakır, erkek berberi, erkek demir, erkek erkeğe, erkekevi, erkek Fatma, erkek fiş, erkek işi, erkek milleti, erkek organ, erkek terzisi, erkekler hamamı

EKLER (Kelime Kökeni: Fransızca éclair)

[isim]

  • İçi krema ile doldurulmuş bir pasta türü

KERTE

[isim]

  • İşaret için yapılmış çentik veya iz, kerti

[mecaz]

  • Derece, radde

    Biz proje ve kontrol görevlileri hatta müteahhit, hepimiz birden tozutma kertesine vardık. - Aydın Boysan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kertesine gelmek
  • kertesine getirmek

Birleşik Kelimeler: son kerte

KELER

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Köpek balıkları takımının kelergiller familyasından, ılık ve tropik denizlerde yaşayan, uzunluğu 1,5 metre kadar olan, bir defada 20 yavru doğuran bir tür balık, keler balığı (Rhina squatina)

Birleşik Kelimeler: keler balığı, kaya keleri, su keleri

KEKRE

[sıfat]

  • Tadı acımtırak, ekşimsi ve buruk olan

KELEK

[isim]

[bitki bilimi]

  • Olgunlaşmamış, ham kavun
  • Irmaklarda işleyen ve şişirilmiş tulumlar üzerine kurulan bir tür sal

[sıfat]

  • Yer yer çıplaklığı veya boşluğu olan

    Kelek mısır.

[sıfat]

  • Kılsız

    Kelek tulum.

[sıfat]

[argo]

  • Aptal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kelek atmak
  • kelek yapmak

TELEK

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Kuşların gövde, kanat ve kuyruğunda bulunan, uçma, örtü ve kuyruk telekleri olarak üçe ayrılan, çeşitli renklerde kalın eksenli tüy

TEREK

[isim]

[eskimiş]

  • Evlerin veya dükkânların yüksekçe yerinde bulunan raf
  • Başlık veya şapkanın öndeki çıkıntılı bölümü, terek

    Şapkamın tereği düz / Var onda ayla yıldız - Halk türküsü

TEKKE (Kelime Kökeni: Arapça tekye)

[isim]

[tarih]

  • Tarikattan olanların barındıkları, ibadet ve tören yaptıkları yer, dergâh

    Hemen her ev yarı saray ve yarı tekke gibi bir şeydi. - Abdülhak Şinasi Hisar

  • İşsiz güçsüz kimselerin buluşup sığındıkları yer

[argo]

  • Esrar içilen üstü kapalı yer

[argo]

  • Hapishane

    Bakıyorum, tekke sana yaramış, dedi. Ne zaman çıktın? - Tahsin Yücel

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tekkeyi bekleyen çorbayı içer

Birleşik Kelimeler: esrar tekkesi, miskinler tekkesi

TEKER

[isim]

  • Tekerlek

    Araba tekeri. Makine tekeri.

[sıfat]

  • Tekerlek biçimde olan

    Bir teker peynir.

  • İnce ve çapı oldukça tekerlek biçiminde parça

[gök bilimi]

  • Bir gök cisminin daire biçiminde görünen yüzeyi

[gök bilimi]

  • Cismin gökyüzü üzerindeki iz düşümü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tekere çomak sokmak
  • tekerine (veya tekerinin önüne) taş koymak
  • teker meker yuvarlanmak

Birleşik Kelimeler: arka teker, art teker, çevre teker, çiftteker, düzen teker, ön teker, üçteker, yedek teker, Güneş tekeri

TEKEL

[isim]

  • Bir malın yapımının yalnızca bir kuruluşun elinde bulunduğu durum, inhisar, monopol
  • Devletin herhangi bir üretim alanını elinde tutması, satışı tek elden yönetmesi ve fiyata hâkim olması durumu, inhisar, monopol

[mecaz]

  • Bir kişi veya kuruluşun herhangi bir alanda kazandığı büyük güç

    Özel yalıların tekelinden kurtarılan yeni kıyılar da halkın denizle buluşmasını sağlayacak. - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tekelinde olmak
  • tekeline (veya tekellerine) almak

Birleşik Kelimeler: tekel bayisi, tekel maddesi, tekel ürünleri

ERMEK

[-e]

  • Erişmek

    Nereden geldiğini anlamadığı bir ataklığa ermişti. - Necati Cumalı

  • Kavuşmak
  • Yetişip dokunmak

    Eli tavana ermek.

[nesnesiz]

  • İnsan veya bitki büyüyüp gelişmek, yetişmek

[nesnesiz]

  • Ürün olgunlaşmak

    Arpalar erdi de gelin, girdik yolmaya - Halk türküsü

[nesnesiz]

[din bilgisi]

  • Kendini Tanrı yoluna vermiş kimse insanüstü kutsal bir aşamaya erişmek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • erdiğine erer, ermediğine taş atar

Birleşik Kelimeler: aşermek

ETMEK

[nesnesiz]

  • Bir işi yapmak

    Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu. - Haldun Taner

  • `İyi, kötü` zarflarıyla birlikte davranmak

    İyi ettiniz de geldiniz.

[-i]

  • Bulmak, erişmek

    Hemşerileri gelir, kemençe gibi bir çalgıyla sabahı ederlerdi. - Refik Halit Karay

[-i]

[-den]

  • Birini bir şeyden yoksun bırakmak
  • Eşit değer kazanmak

    İki iki daha dört eder.

  • Herhangi bir değerde olmak

    Kira dâhil olduğu hâlde aylık masrafımız tam beş lira ediyordu. - Ömer Seyfettin

  • Kötülükte bulunmak

    Ah, iki bardak süt sen bana neler ettin? - Sait Faik Abasıyanık

[-e]

  • Küçük veya büyük abdestini yapmak

    Çocuk altına etti.

[eskimiş]

  • Demek, söylemek

    Emrah eder düştüm dile / Bülbül figan eder güle - Erzurumlu Emrah

Ata Sözleri ve Deyimler

  • edememek
  • eden bulur, inleyen ölür
  • etme (veya etme yahu)
  • etmediğini bırakmamak (veya komamak)
  • etme eyleme
  • ettiği hayır, ürküttüğü kurbağaya değmemek
  • ettiğini bulmak (veya çekmek)
  • ettiğini yanına bırakmamak
  • ettiği yanına (kâr) kalmak
  • ettiğiyle kalmak

EKLEM

[isim]

[anatomi]

  • Vücut kemiklerinin uç uca veya kenar kenara gelip birleştiği yer, mafsal

Birleşik Kelimeler: eklem bacaklılar, omuz eklemi

EKMEK

[isim]

  • Tahıl unundan yapılmış hamurun fırında, sacda veya tandırda pişirilmesiyle yapılan yiyecek, nan, nanıaziz

    Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş. - Yusuf Ziya Ortaç

[mecaz]

  • İnsanı geçindirecek iş, kazanç

    Biz iyi kötü tiyatroya bağlamışız ekmeğimizi. - Necati Cumalı

[halk ağzında]

  • Yemek, aş

    Ekmeği bizde yiyelim mi? Allah ne verdiyse. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üste ver
  • ekmeğin büyüğü, hamurun çoğundan olur
  • ekmeğinden etmek
  • ekmeğinden olmak
  • ekmeğine göz koymak (veya dikmek)
  • ekmeğine yağ sürmek
  • ekmeğini çıkarmak
  • ekmeğini eline almak
  • ekmeğini kana doğramak
  • ekmeğini kazanmak
  • ekmeğini taştan çıkarmak
  • ekmeğini yemek
  • ekmeğiyle oynamak
  • ekmek aslanın ağzında
  • ekmek çarpsın!
  • ekmek elden su gölden
  • ekmek istemez su istemez
  • ekmekle oynayanın ekmeğiyle oynanır
  • ekmek öpmek
  • ekmekten kaşık olur ama her yoğurdun hakkına değil

Birleşik Kelimeler: ekmek ağacı, ekmek ayvası, ekmek dolması, ekmek düşmanı, ekmek kadayıfı, ekmek kapısı, ekmek kavgası, ekmek kaygısı, ekmek kırıntısı, ekmek küfü, ekmek mayası, ekmek parası, ekmek tahtası, ekmek tatlısı, ekmek ufağı, ekmeği dizinde, etli ekmek, kuru ekmek, soğan ekmek, tahinli ekmek, tam ekmek, taş ekmek, tuz ekmek düşmanı, tuz ekmek hakkı, vişneli ekmek, zengin ekmek, arpa ekmeği, çarşı ekmeği, çavdar ekmeği, dürüm ekmeği, er ekmeği, ev ekmeği, glüten ekmeği, halk ekmeği, köy ekmeği, kuşekmeği, mısır ekmeği, sac ekmeği, tandır ekmeği, tava ekmeği, tost ekmeği, yufka ekmeği

[-i]

  • Bir bitkiyi üretmek için toprağa tohum atmak veya gömmek
  • Toprağı ekip biçmek için kullanmak

    Ancak senede otuz dönüm ekebiliyor. - Memduh Şevket Esendal

[-e]

  • Serpmek

    Yemeğe biber ekmek.

[mecaz]

  • Bir şeyin başlamasına yol açacak sebepleri hazırlamak

    Fesat tohumları ekenler kötü insanlardır.

[argo]

  • Birini uydurma bir sebeple bırakıp gitmek, savuşmak, atlatmak

    Lale ile Günnur kendilerini ektiğim için müthiş içerlemişler. - Haldun Taner

[argo]

  • Parayı boşuna harcamak, ziyan etmek

[argo]

  • Yarışta geçmek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eken biçer, konan göçer
  • ekip biçmek
  • ekmeden biçilmez
  • ekmediği yerden biter
  • ek tohumun hasını, çekme yiyecek yasını