KÖPÜKLENMEK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

KÖPÜKLENMEK harflerini içeren 5 harfli 22 kelime bulunuyor. 5 harfli KÖPÜKLENMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

KÖPÜK17, ÖPMEK16, KÖPEK15, KÖLÜK13, KÖKLÜ13, ÖNLÜK13, ÖNLEM12, ÖLMEK12, KÖKEN11, KEPME10, KEPEK9, KELEP9, LÜMEN8, ÜNLEM8, KÜLEK7, EKLEM6, EKMEK6, ENLEM6, ELMEK6, KELEM6, MELEK6, KELEK5

KELEK

[isim]

[bitki bilimi]

  • Olgunlaşmamış, ham kavun
  • Irmaklarda işleyen ve şişirilmiş tulumlar üzerine kurulan bir tür sal

[sıfat]

  • Yer yer çıplaklığı veya boşluğu olan

    Kelek mısır.

[sıfat]

  • Kılsız

    Kelek tulum.

[sıfat]

[argo]

  • Aptal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kelek atmak
  • kelek yapmak

EKLEM

[isim]

[anatomi]

  • Vücut kemiklerinin uç uca veya kenar kenara gelip birleştiği yer, mafsal

Birleşik Kelimeler: eklem bacaklılar, omuz eklemi

EKMEK

[isim]

  • Tahıl unundan yapılmış hamurun fırında, sacda veya tandırda pişirilmesiyle yapılan yiyecek, nan, nanıaziz

    Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş. - Yusuf Ziya Ortaç

[mecaz]

  • İnsanı geçindirecek iş, kazanç

    Biz iyi kötü tiyatroya bağlamışız ekmeğimizi. - Necati Cumalı

[halk ağzında]

  • Yemek, aş

    Ekmeği bizde yiyelim mi? Allah ne verdiyse. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üste ver
  • ekmeğin büyüğü, hamurun çoğundan olur
  • ekmeğinden etmek
  • ekmeğinden olmak
  • ekmeğine göz koymak (veya dikmek)
  • ekmeğine yağ sürmek
  • ekmeğini çıkarmak
  • ekmeğini eline almak
  • ekmeğini kana doğramak
  • ekmeğini kazanmak
  • ekmeğini taştan çıkarmak
  • ekmeğini yemek
  • ekmeğiyle oynamak
  • ekmek aslanın ağzında
  • ekmek çarpsın!
  • ekmek elden su gölden
  • ekmek istemez su istemez
  • ekmekle oynayanın ekmeğiyle oynanır
  • ekmek öpmek
  • ekmekten kaşık olur ama her yoğurdun hakkına değil

Birleşik Kelimeler: ekmek ağacı, ekmek ayvası, ekmek dolması, ekmek düşmanı, ekmek kadayıfı, ekmek kapısı, ekmek kavgası, ekmek kaygısı, ekmek kırıntısı, ekmek küfü, ekmek mayası, ekmek parası, ekmek tahtası, ekmek tatlısı, ekmek ufağı, ekmeği dizinde, etli ekmek, kuru ekmek, soğan ekmek, tahinli ekmek, tam ekmek, taş ekmek, tuz ekmek düşmanı, tuz ekmek hakkı, vişneli ekmek, zengin ekmek, arpa ekmeği, çarşı ekmeği, çavdar ekmeği, dürüm ekmeği, er ekmeği, ev ekmeği, glüten ekmeği, halk ekmeği, köy ekmeği, kuşekmeği, mısır ekmeği, sac ekmeği, tandır ekmeği, tava ekmeği, tost ekmeği, yufka ekmeği

[-i]

  • Bir bitkiyi üretmek için toprağa tohum atmak veya gömmek
  • Toprağı ekip biçmek için kullanmak

    Ancak senede otuz dönüm ekebiliyor. - Memduh Şevket Esendal

[-e]

  • Serpmek

    Yemeğe biber ekmek.

[mecaz]

  • Bir şeyin başlamasına yol açacak sebepleri hazırlamak

    Fesat tohumları ekenler kötü insanlardır.

[argo]

  • Birini uydurma bir sebeple bırakıp gitmek, savuşmak, atlatmak

    Lale ile Günnur kendilerini ektiğim için müthiş içerlemişler. - Haldun Taner

[argo]

  • Parayı boşuna harcamak, ziyan etmek

[argo]

  • Yarışta geçmek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eken biçer, konan göçer
  • ekip biçmek
  • ekmeden biçilmez
  • ekmediği yerden biter
  • ek tohumun hasını, çekme yiyecek yasını

ENLEM

[isim]

[coğrafya]

  • Yer yuvarlağı üzerinde herhangi bir noktadan geçen paralel ile Ekvator arasındaki yay parçasının açısal değeri, arz derecesi

Birleşik Kelimeler: enlem dairesi

ELMEK (Kelime Kökeni: (elektronik mektup'tan))

[isim]

[bilişim]

  • Elektronik posta

KELEM (Kelime Kökeni: Farsça kelem)

[isim]

[halk ağzında]

  • Lahana

Birleşik Kelimeler: etsiz kelem

MELEK (Kelime Kökeni: Arapça melek)

[isim]

[din bilgisi]

  • Tanrı ile insan arasında aracılık yaptığına ve nurdan olduğuna inanılan manevi varlık, ferişte

[mecaz]

  • Terbiyeli, uysal kimse

    Yanlarındaki kızlar ise sahici birer melekti. - Sait Faik Abasıyanık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • melek gibi

Birleşik Kelimeler: melek otu

KÜLEK

[isim]

  • Bal, yağ, yoğurt vb. şeyler koymaya yarar tahta kova

LÜMEN (Kelime Kökeni: Fransızca lumen)

[isim]

[fizik]

  • Işık şiddeti 1 mum olan, eşit dağıtımlı bir nokta kaynağının 1 steradyan içine yayımladığı ışık akısı

Birleşik Kelimeler: lümensaat

ÜNLEM

[isim]

[dil bilgisi]

  • Türlü duyguları anlatan veya bir doğa sesini yansıtan kelime, nida: Ah! oh! şak, çat vb
  • Ünlem işareti

Birleşik Kelimeler: ünlem işareti

KEPEK

[isim]

  • Un elendikten sonra, elek üstünde kalan kabuk kırıntıları
  • Başın derisinde oluşan küçük, beyaz pulcuklar

    Temizlenmeye hiç vakti olmayan kirli iş adamı gibi acı acı ter, kepek, yağ ve toprak kokuyor. - Ahmet Haşim

[tıp]

  • Bazı deri hastalıklarında deriden dökülen parçacıklar

KELEP

[isim]

[halk ağzında]

  • Büyük iplik çilesi
  • Bağlam, demet

KEPME

[isim]

  • Kepmek işi

KÖKEN

[isim]

  • Bir şeyin çıktığı, dayandığı temel, biçim, neden veya yer, menşe

    Yazının kökeni resimdir.

  • Soy, asıl

[ticaret]

  • Bir malın üretildiği veya yapıldığı, alındığı, getirildiği yer, menşe, orijin

[halk ağzında]

  • Kavun, karpuz, kabak vb. bitkilerin toprak üstünde yayılan dalları

[eskimiş]

  • Tulumbacı hortumlarının uç kısmındaki sarı maden sap

Birleşik Kelimeler: köken belgesi, köken bilgisi, köken bilimi

ÖNLEM

[isim]

  • Kötü veya yanlış bir şeyi önleyecek yol, tedbir

    Fakat anladığına göre, bu önlemlerin hepsi de yetersiz kalmıştı. - Adalet Ağaoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • önlem almak