KÖPÜKLENİŞ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

KÖPÜKLENİŞ harflerini içeren 5 harfli 30 kelime bulunuyor. 5 harfli KÖPÜKLENİŞ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

KÖPÜK17, KÖPEK15, KÖŞEK14, PELÜŞ14, ŞÖLEN14, KÖLÜK13, KÖKLÜ13, ÖNLÜK13, PİŞEK12, PEŞİN12, PEŞLİ12, ŞİLEP12, KÖKEN11, KÜŞNE10, NİPEL9, PİNEL9, PEKİN9, PELİN9, EŞKİN8, EŞLİK8, İŞLEK8, KLİŞE8, KEŞİK8, KEŞKİ8, ŞEKLİ8, ŞEKİL8, KÜLEK7, KELİK5, LİKEN5, NİKEL5

KELİK

[isim]

[halk ağzında]

  • Eski ayakkabı

LİKEN (Kelime Kökeni: Yunanca)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Bir mantarla bir su yosununun ortak yaşamasıyla ortaya çıkan bitkilerin genel adı

[tıp]

  • Kaşındırıcı bir deri hastalığı

Birleşik Kelimeler: liken bilimi

NİKEL (Kelime Kökeni: Fransızca nickel)

[isim]

[kimya]

  • Atom numarası 28, atom ağırlığı 58,71, yoğunluğu 8,9 olan, gümüş parlaklığında, demir sertliğinde, kolay işlenebilen ve kolayca tel durumuna getirilebilen bir element (simgesi Ni)

Birleşik Kelimeler: nikel kaplama

KÜLEK

[isim]

  • Bal, yağ, yoğurt vb. şeyler koymaya yarar tahta kova

EŞKİN

[isim]

  • Atın dörtnal ile tırıs arasındaki hızlı yürüyüşü

    At, eşkinle beş on dakikada gittiği yolu dörtnala bir iki dakikada geldi. - Memduh Şevket Esendal

[sıfat]

  • Böyle yürüyen (at)

    Çakır, eşkin atına atladığı zaman yanında İsa Bey'in verdiği keskin ve benzersiz kılıç, koynunda da bir fermanla bir mektup vardı. - Nihal Atsız

[zarf]

  • Böyle bir yürüyüşle

    Eşkin gitmek.

[isim]

[halk ağzında]

  • Filiz

EŞLİK

[isim]

  • Eş olma durumu
  • Birlikte, beraber

    Terminale ancak benim eşliğimde gidebildi.

[müzik]

  • Belirli bir modeli ile armoni oluşturan ve bir veya birkaç partiye bölüştürülen sesler bütünü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eşlik etmek

İŞLEK

[sıfat]

  • Çok işleyen, canlı, hareketli

    İki harp esnasında, burası kolay kazançların, vurgunculuğun en işlek merkezlerinden biriydi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Özenmeden, çabuk yazıldığı hâlde okunaklı ve güzel olan (yazı)

    İşlek, açık bir yazı. Bir kadın elinden çıkma. - Tarık Dursun K.

Birleşik Kelimeler: işlek ek

KLİŞE (Kelime Kökeni: Fransızca cliché)

[isim]

  • Baskıda kullanılmak amacıyla, üzerine kabartma resim, şekil, yazı çıkarılmış metal levha

    Klişecilik sanatını usta bir klişeci kadar bildiği hatta kendisi de klişe yaptığı için, siyah ve beyazın tonlarını son derece hünerle kaynaştırır. - Yusuf Ziya Ortaç

[sıfat]

[mecaz]

  • Basmakalıp (söz, görüş vb.)

    Söylediği sözün klişe olduğunu, bir yazarın klişelerle yazmamak zorunda olduğunu kabul etmez o. - Necati Cumalı

Birleşik Kelimeler: klişehane, dişi klişe

KEŞİK (Kelime Kökeni: Moğolca)

[isim]

[halk ağzında]

  • Sıra, nöbet

KEŞKİ (Kelime Kökeni: Farsça kāşki)

[ünlem]

  • Keşke

    Keşki ölüp kalsaymışım, keşki Münif'le tekrar görüşmemiz hiç nasip olmasaydı! - Attila İlhan

ŞEKLÎ (Kelime Kökeni: Arapça şeklī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Biçimle ilgili, biçimsel, formel

ŞEKİL (Kelime Kökeni: Arapça şekl)

[isim]

  • Biçim
  • Bir konuyu açıklamaya yarayan resim veya çizim

    Bu kitapta birçok şekil var.

  • Davranış biçimi, tutum, yol, tarz

    Bu şekilde hareket etmek doğru değildir.

  • Bir kavramın, düşüncenin, olayın veya işin değişik oluş biçimi

    Yalnızlığın şekilleri vardır, kimsesiz bir yerde yalnızlık, sosyete ve kalabalık içinde yalnızlık. - Reşat Nuri Güntekin

  • Toplumsal bir bütünün kuruluş biçimi

    Yönetim şekli.

  • Anlatım biçimi

    Ne yapıp yapmış bu havai konuşmayı bir röportaj şekline sokmak yolunu bulmuştu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[edebiyat]

  • Biçim

[matematik]

  • Bazı matematiksel varlıkların gösterilmesine yarayan resim

    Geometrik şekil.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • şekil almak
  • şekil vermek
  • şekil ve şemail
  • şekle sokmak (veya koymak)

Birleşik Kelimeler: şekil bilgisi, şekil değiştirme, benzer şekiller, yüzey şekilleri

NİPEL (Kelime Kökeni: Fransızca nipple)

[isim]

[teknik]

  • İki bağlantı parçasını birbirine yakın olarak eklemekte kullanılan özel parça

PİNEL (Kelime Kökeni: İtalyanca penelo)

[isim]

[denizcilik]

  • Rüzgârın estiği yönü göstermek için direk şapkalarının üstüne konulan yelkovan biçimindeki araç

PEK

[sıfat]

  • Sert, katı
  • Sağlam, dayanıklı

    İnsan gülden nazik, taştan pektir. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[zarf]

  • Gereken, beklenen veya alışılmış olandan çok

    Pek beğendikleri ve pek sevdikleri hâlde aldatırlar. - Hüseyin Cahit Yalçın

[zarf]

[halk ağzında]

  • Hızlı olarak

    Pek gittiği için çabuk yoruldu.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • pek söylemek

Birleşik Kelimeler: pekâlâ, pek başlı, pek canlı, pek çoğu, pek çok, pek doku, pek gözlü, pekiyi, pek pek, pek yürekli, pek yüzlü, ağzı pek, arkası pek, canı pek, gözü pek, sırtı pek, yüreği pek, yüzü pek