KÖPRÜCÜK ile Oluşan Kelimeler (KÖPRÜCÜK Kelime Türetme)
KÖPRÜCÜK harflerinden oluşan 18 kelime bulunuyor. KÖPRÜCÜK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Köprücük kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.
8 Harfli Kelimeler
KÖPRÜCÜK25
7 Harfli Kelimeler
KÖPRÜCÜ24
6 Harfli Kelimeler
ÖPÜCÜK23
5 Harfli Kelimeler
ÖRÜCÜ18, KÖPRÜ17, KÖPÜK17, KÖRÜK13
4 Harfli Kelimeler
ÖRÜK12, ÜRKÜ8, KÜRK6
3 Harfli Kelimeler
ÖCÜ14, ÖRÜ11, KÖK9, KÜP9, KÖR9, ÖRK9, PÜR9, KÜR5
KÜR (Kelime Kökeni: Fransızca cure)
-
İyi bakım ve ilaç tedavisi
Daireden yıllık iznimi alınca kürümü günde on iki saate çıkardım. - Haldun Taner
- Özel tedavi yöntemi
Ata Sözleri ve Deyimler
- kür yapmak
- İnatçı, hırslı (adam)
Ata Sözleri ve Deyimler
- kürünü kırmak
- kürünü öldürmek
KÜRK
- Bazı hayvanların, giyecek yapmak için işlenmiş postu
-
Bu posttan yapılmış
Kürk manto.
-
Hayvan postundan yapılan giysi
Ben yatağımın üstünde, kürkümün içinde soğuktan titreyerek oturuyorum. - Halide Edip Adıvar
Ata Sözleri ve Deyimler
- kürk ile börk ile adam olunmaz
Birleşik Kelimeler: kürk böceği, kürk hayvanı, badem kürk, samur kürk, vizon kürk, erkân kürkü
ÜRKÜ
- Topluluğu saran ortak korku, panik
KÖK
- Bitkileri toprağa bağlayan, topraktaki besi maddelerini emmesine yarayan klorofilsiz bölüm
- Kök sap, kök(I)
-
Bazı şeylerde dip bölüm
Diş kökü.
-
Sapıyla çıkarılan bitkilerde tane
Üç kök maydanoz.
-
Dip, temel, esas
Ta gölden başlayan tipi ve fırtına Şebben'in sıcak evini kökünden sarsıyordu. - Halide Edip Adıvar
-
Kaynak, köken
Ölenle, son zamanları gevşeyen, azalan fakat kökleri mazinin sağlamlığı içinde kalan eski bir aşinalığım vardı. - Abdülhak Şinasi Hisar
- Bir kimseyi bir yere bağlayan manevi temel güçlerin bütünü
- Kelimenin her türlü ek çıkarıldıktan sonra kalan anlamlı bölümü: Yaptırmak kelimesinde kök, yap- bölümüdür
- Olağan şartlarda çevresinden yalıtılamayan ancak birçok tepkimeyi nitelik değiştirmeden kalabilen atom kümesi
- Denklemde bilinmeyenin yerine konulduğunda uygun düşen gerçek veya birleşik değer
Ata Sözleri ve Deyimler
- kök almak
- kök salmak
- kök sökmek
- kök söktürmek
- kökü kazınmak
- kökü kurumak
- kökünden halletmek
- kökünden kazımak
- köküne kıran girmek
- kökünü kazımak
Birleşik Kelimeler: kök bacaklılar, kök bilgisi, kökboyası, kök boyası, kök doğrayıcısı, kök hücre, kök işareti, kök kaplama, kök kırmızısı, kök kurdu, kök mantar, köknar, kök örnek, kök sap, acı kök, ana kök, ek kök, ikili kök, karekök, kazık kök, kılcal kök, kızılkök, küpkök, saçak kök, yumru kök, ad kökü, adamkökü, altın kökü, eğir kökü, ense kökü, fiil kökü, helvacı kökü, isim kökü, meyan kökü, yumurtakökü, zıkkımın kökü
- Sazı kurmaya yarayan burgu
- Sap
KÜP
-
Su, pekmez, yağ vb. sıvıları veya un, buğday gibi tahılları saklamaya yarayan, geniş karınlı, dibi dar toprak kap
Ahırda kırık bir küpün içine, samanlarla çuvalların altına saklamış, gitti, getirdi. - Haldun Taner
- Sarhoş
Ata Sözleri ve Deyimler
- küpe dönmek
- küp gibi
- küplere binmek
- küpünü (veya küplerini) doldurmak
Birleşik Kelimeler: akıl küpü, altın küpü, boyacı küpü, dert küpü, sır küpü, sinir küpü, yağ küpü
-
Birbirine eşit karelerden oluşan altı yüzlü dikdörtgen, mikâp
Tavla zarı küp biçimindedir.
- Altı yüzü birbirine eşit kareden oluşan dik prizma
- Bu biçimdeki nesne
- Bir cismin hacim hesabında kullanılan ölçü birimi
- Bir sayının üçüncü kuvveti: (43)=4x4x4=64
Birleşik Kelimeler: küpkök, küp şeker, birimküp, metreküp
KÖR (Kelime Kökeni: Farsça kūr)
- Görme engelli
-
Keskinliği yeterli olmayan
Günün birinde ihtiyar çoban koyunun birini kör bir makasla kırkıyordu. - İsmail Hakkı Baltacıoğlu
-
Az aydınlık veren
Ampulün kör ışığı, dükkânı alaca bir loşluğa boğmuştu. - Mahmut Yesari
-
Kötü
Vakıa bu kör siyaset yüzünden Türklük Rumeli'den çıktı. - Yahya Kemal Beyatlı
-
Arkası tıkalı olan veya işlek olmayan
Kör sokak.
- Olguları sezme ve kavrama yetisi, dikkati olmayan
-
Duyarlığını yitirmiş
Muhitimiz bize karşı her an kör, sağır ve şuursuzdur. - Abdülhak Şinasi Hisar
Ata Sözleri ve Deyimler
- kör değneğini beller gibi
- köre renkten bahsolunmaz
- kör görmez, sezer
- kör itin öldüğü yer
- kör kör parmağım gözüne
- kör kurttan bile vazgeçmemek
- körler mahallesinde ayna satmak
- körler memleketinde şaşılar padişah olur
- körle yatan şaşı kalkar
- kör olası (veya olasıca veya olsun)
- kör ölür badem gözlü olur, kel ölür sırma saçlı olur
- kör pazara varmasın, pazar körsüz kalmasın
- kör satıcının kör alıcısı olur
- körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz
- körün taşı
Birleşik Kelimeler: körağaç, kör alan, kör baca, kör bağırsak, kör boğaz, kör çapa, kör dövüşü, kör duman, kördüğüm, körebe, kör fare, kör hat, kör kadı, kör kandil, kör kaya, kör köstebek, kör kurşun, kör kuyu, körkütük, kör nişancı, kör nokta, kör ocak, köroğlu, kör sıçan, kör şans, kör şeytan, kör talih, kör tapa, kör topal, kör uçuş, kör yılan, körü körüne, bakar kör, elinin körü, gecenin körü, renk körü, üstünkörü, sabahın körü
ÖRK
- Hayvanları çayıra bağlamaya yarayan kalın ip, örük
PÜR (Kelime Kökeni: Farsça pur)
- Dolu (II)
- Çam, ardıç, ladin ağaçlarının iğne gibi ince yaprakları
ÖRÜ
- Örme işi
- Yama olarak yapılan örgü
- Tarlalarda sele karşı taştan yapılmış set
- Otlak
Birleşik Kelimeler: besi örü
ÖRÜK
-
Kendi ipiyle onarılmış kısım
Eğer örük varsa artık paltonun bizimkine ait olduğuna hükmederim. - Burhan Felek
- Saç örgüsü
KÖRÜK
-
Ateşi canlandırmak için kullanılan ve açılıp kapandıkça içindeki havayı üfleyen araç
Bir taraftan ha bire körüğün ipini çekiyordu. - Reşat Enis
-
Bazı araçların açılıp kapanabilir üst üste katlanmış bölümü
Biz faytonun körüğü altında fotoğraf çekmeye uğraşıyorduk. - Nazlı Eray
-
Bazı müzik araçlarında hava vermeye yarayan, el veya ayakla işletilen meşin veya kâğıt bölüm
Akordiyon körüğü.
ÖCÜ
- Küçük çocukları korkutmak için uydurulmuş hayalî yaratık, umacı
KÖPRÜ
-
Herhangi bir engelle ayrılmış iki yakayı birbirine bağlayan veya trafik akımının, başka bir trafik akımını kesmeden üstten geçmesini sağlayan ahşap, kâgir, beton veya demir yapı
Bu camiler, bu çeşmeler, bu köprüler rastgele yapılmadı. - Orhan Seyfi Orhon
-
İki şey arasında bağ veya ilişkiyi sağlayan şey
Annesinin yalnız onunla değil hiç kimseyle bir köprüsü yoktu. - Murathan Mungan
- Geminin önünü iyice görecek bir yükseklikte, sancaktan iskeleye kadar kurulan kumanda yeri
- Güreşte omuzları yere değdirmemek için ayakları ve alnı yere dayayıp beli yukarı kaldırarak alınan durum, güreşçi köprüsü
- Vücudun, sırt yere dönük olarak el, baş veya diz yere dayanarak yay biçimi aldığı durumu
- Olmayan dişlerin yerini tutmak veya takma dişleri ağızdaki dişlere sağlam tutturmak amacıyla yapılan diş protezi
Ata Sözleri ve Deyimler
- köprüden (veya köprüyü) geçinceye kadar ayıya dayı derler
- köprü kurmak
- köprüleri atmak
- köprünün (veya köprülerin) altından çok su (veya sular) aktı (veya geçti)
Birleşik Kelimeler: köprüaltı çocuğu, köprübaşı, Köprübaşı, köprü üstü, köprü yol, asma köprü, küçük köprü, panel köprü, güreşçi köprüsü, hava köprüsü, kaptan köprüsü, sırat köprüsü, yaya köprüsü
KÖPÜK
- Sabun, deterjan vb.nin suda erimesinden oluşan beyaz kabarcık
-
Çalkanan, kaynatılan, mayalanan, yukarıdan dökülen sıvıların üzerinde oluşan hava kabarcıkları yığını
Kahve köpüğü.
- Yapay olarak elde edilen, yumuşak ve esnek dolgu gereci
- Gaz ve buharların sıvı katmanları ile kuşatılmasından oluşan yığın
-
Hayvanların, bazı kez de insanların ağzında görülen salyamsı kabarcıklar
Hayvanın ağzından taşan beyaz köpüklere biraz da kan karıştı. - Haldun Taner
Ata Sözleri ve Deyimler
- köpük gibi
Birleşik Kelimeler: balköpüğü, denizköpüğü, katranköpüğü, pekmezköpüğü, pekmez köpüğü, sabunköpüğü, tıraş köpüğü
ÖRÜCÜ
- Örme işi yapan kimse
- Kumaş ve örgülerdeki yırtıkları, delikleri onaran kimse veya bu işlerin yapıldığı yer
- Duvar yapan veya onaran kimse, yapı ustası