KUYRUKKAKAN Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler
KUYRUKKAKAN harflerini içeren 4 harfli 29 kelime bulunuyor. 4 harfli KUYRUKKAKAN kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
KUYU8,
ARKA
-
Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı
Evin arkasında dekorlar boyarlardı. - Adalet Ağaoğlu
-
Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi
Çocuğun arkası ağrıyormuş.
-
Geri kalan bölüm
Masalın arkası. Yazının arkası.
- Art, peş
-
Otururken sırtın dayandığı yer
Otomobile bindiğimiz zaman başını arkaya yaslamış, gözlerini yummuştu. - Tarık Buğra
-
İnsanın vücudu, bedeni
Arkasında beli kemerli, dar, şık bir pardösü vardı. - Refik Halit Karay
- Arkada olan, arkada bulunan
-
Kayıran, destekleyen
Memur olmak için büyük bir arka gerek. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
-
Geçmiş, geride kalmış zaman
Bütün gözler arkaya, maziye çevrilmişti. - Yahya Kemal Beyatlı
Ata Sözleri ve Deyimler
- arka arkaya vermek
- arka bulmak
- arka çevirmek
- arka çıkmak
- arkada bırakmak
- arkada bırakmak
- arkada kalanlar (veya arkadakiler)
- arkada kalmak
- arkadan söylemek
- arkadan vurmak
- arka kapıdan çıkmak
- arka olmak
- arkası alınmak
- arkası gelmek
- arkası kesilmek
- arkasına (bile) bakmadan gitmek (veya kaçmak)
- arkasına almak
- arkasına düşmek (veya takılmak)
- arkasında dolaşmak (veya gezmek)
- arkasından atlı kovalamak
- arkasından atmak (veya konuşmak)
- arkasından koşmak
- arkasından sürüklemek
- arkasından teneke çalmak
- arkasından zil takıp oynamak
- arkasında yumurta küfesi yok ya! (veya olmamak)
- arkasını (birine) vermek
- arkasını (bir şeye) vermek
- arkasını almak
- arkasını bırakmak
- arkasını dayamak
- arkasını getirememek
- arkasını sağlama almak
- arkasını sıvamak
- arkası olmamak
- arkası yere gelmemek
- arka vermek
- arkaya bırakmak (veya koymak)
- arkaya kalmak
Birleşik Kelimeler: arka arka, arka arkaya, arka ayak, arkabahçe, arka müziği, arka plan, arka sokak, arka teker, arkaüstü, arka yüz, arkadan arkaya, arkası pek, arkası sıra, arkası yarın, arkası yufka, perde arkası
ANKA (Kelime Kökeni: Arapça ʿanḳā)
- Masallarda adı geçen ve gerçekte var olmayan büyük bir kuş, Simurg, Zümrüdüanka
Birleşik Kelimeler: Zümrüdüanka
ARAK (Kelime Kökeni: Arapça ʿaraḳ)
- Ter
- Pirinç ve şeker kamışından elde edilen bir rakı türü
- Çalma
AKAK
- Yatak
- Irmak, dere, çay, küçük akarsu
- Suyun ivinti yeri
- Eğimi, inişi fazla olan yer
AKAR (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳār)
- Kiraya verilerek gelir getiren ev, dükkân, tarla, bağ vb. mülk, akaret
Ata Sözleri ve Deyimler
- akar edinmek
- Halı, koltuk, yatak vb. yerlerde ve nemli ortamlarda yaşayan, astıma yol açabilen, insan vücudundan dökülen deri tozlarıyla ve parçacıklarıyla beslenen bir tür canlı
- Sıvı, mai, likit
KARA (Kelime Kökeni: Arapça ḳārra)
-
Yeryüzünün denizle örtülü olmayan bölümü, toprak
Kurbağa karada da soluk alır, suda da. - Nazım Hikmet
Ata Sözleri ve Deyimler
- karada ölüm yok
- karaya ayak basmak
- karaya çıkarmak
- karaya düşmek
- karaya oturmak
- karaya vurmak
Birleşik Kelimeler: kara iklimi, kara kurbağası, kara kuvvetleri, kara mili, kara saban, kara suları, kara vapuru, kara yeli, kara yolu, kara yosunu, ana kara, çaykara
- En koyu renk, siyah, ak, beyaz karşıtı
-
Bu renkte olan
Kara gözlüm efkârlanma gül gayri / İbibikler öter ötmez ordayım - Bekir Sıtkı Erdoğan
- Esmer
- Kötü, uğursuz, sıkıntılı
- Yüz kızartıcı durum, leke
- İftira
Ata Sözleri ve Deyimler
- kara çalmak
- kara kara düşünmek
- karalar bağlamak (veya giymek)
- kara sürmek
- karaya sabun, deliye öğüt neylesin
Birleşik Kelimeler: karaağaç, kara ağızlı, karaardıç, karaasma, karabacak, kara baht, karabakal, karabaldır, karabalık, karaballık, karabasan, karabaş, karabatak, karabiber, karaborsa, kara boya, karabuğday, karabulut, kara bulut, karaburçak, kara cahil, karaciğer, kara cümle, karaçalı, karaçam, karaçayır, kara çıyan, karadağlı, kara damaklı, karadavar, kara delik, karadul, karadut, kara düzen, kara elmas, kara et, Karaevli, karafatma, kara fırın, karagevrek, karagöz, Karagöz, karagül, kara gün, karagürgen, kara haber, karahalile, karahindiba, karahumma, karaiğne, karakabarcık, karakaçan, karakafes, kara kalem, kara kaplı kitap, karakarga, karakaş, karakavak, karakavuk, karakavza, karakeçi, kara kehribar, karakeme, karakılçık, kara kış, kara koca, karakoncolos, kara kovan, karakucak, karakul, karakulak, kara kullukçu, kara kuru, kara kusmuk, karakuş, karakutu, kara kutu, kara kuvvet, karalahana, karaleylek, kara liste, kara maşa, kara mizah, kara nokta, kara para, kara pazar, karasakız, kara sarı, kara sevda, karasığır, karasinek, karasu, kara su, karataban, kara tahta, kara talih, karatavuk, kara tren, karaturp, kara yağız, karayaka, karayandık, karayanık, kara yas, kara yazı, kara yel, karayemiş, kara yer, karayılan, kara yüz, acıkara, ağzı kara, bağrıkara, bağrı kara, bahtı kara, baldırıkara, baştankara, gönlü kara, gözü kara, karnıkara, karnı kara, kıçtankara, sırtıkara, yağlı kara, yanıkara, yüzü kara, fil dişi karası, horozkarası, kalecikkarası, papazkarası, sergikarası, tavukkarası, yürek karası, yüz karası
KANA (Kelime Kökeni: İtalyanca canna)
- Geminin çektiği suyu göstermek için baş ve kıç bodoslamaları üzerine konulan işaretler
KAKA
- Çocuk dilinde dışkı
- Çocuk dilinde kötü, çirkin
Ata Sözleri ve Deyimler
- kaka yapmak
NARA (Kelime Kökeni: Arapça naʿre)
-
Haykırma, bağırma
Akıncıların naralarıyla savaş alanı çınladı.
- Sarhoş veya külhanbeyi bağırması
Ata Sözleri ve Deyimler
- nara atmak (veya basmak)
AKUR (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳūr)
-
Azgın, şiddetli
Ben, akur bir kuvvetin üstünde uçuyor gibi pek çabuk yakınlaşan uzaklara bakıyor, bu azgın ata bindikçe daima duyduğum şeyleri tekrar hissediyordum. - Ömer Seyfettin
- Kudurmuş, kuduz, kuduruk
KURA (Kelime Kökeni: Arapça ḳurʿa)
-
İki veya daha çok aday arasında bir sıralama, bir ayırma yapılacağı zaman her birinde bir tek ad yazılı kâğıtları bir araya getirip karıştırdıktan sonra birini çekerek veya özel bir bilgisayar yazılımıyla adları belirleme, ad çekme
Okulu bitirirken kurada Karaköse'yi çekince dağda taşta doya doya ata bineceği için seviniyordu. - Necati Cumalı
- Kime veya neye isabet edeceği önceden belli olmayan bir çekimle sonucu belirleme
Ata Sözleri ve Deyimler
- kura çekmek
- kurası olmak
Birleşik Kelimeler: kura efradı, kura neferi, kaçın kurası
KUKA (Kelime Kökeni: Rumca)
- Dantel veya nakış ipliği yumağı
- Taş, konserve kutusuna benzer nesnelerle oynanan bir çocuk oyunu
- Tespih, sigara ağızlığı vb.nin yapımında kullanılan, siyah veya sütlü kahve renginde Hindistan cevizi kökü
-
Bu kökten yapılan
Pek kıymetli olan ve hemen daima ellediği siyah kuka bir tespihle dolaşırdı. - Abdülhak Şinasi Hisar
URAN
- Sanayi
ARYA (Kelime Kökeni: İtalyanca aria)
- Operalarda solistlerden birinin orkestra eşliğinde söylediği, genellikle kendi içinde bütünlüğü olan parça
AYNA (Kelime Kökeni: Farsça āyīne)
-
Işığı yansıtan, varlıkların görüntüsünü veren, cilalı ve sırlı cam, gözgü, mirat
Bir elinde cımbız, bir elinde ayna / Umurunda mı dünya? - Orhan Veli Kanık
- Karagöz oyununda perde
-
Doğramacılık ve yapıcılıkta çerçeve içine geçirilen tahta veya taş levha
Kapı kanadının aynası. Çeşmenin aynası.
- Atların diz kapağı
-
İyi bir durumda, yolunda
İşimiz ayna.
-
Bir olayı, bir durumu yansıtan, göz önünde canlandıran olay, durum, şey
Bir ülkenin sanat ve kültür hayatı bir bakıma o ülkenin uygarlık aynasıdır. - Haldun Taner
- Küreğin yassı uç bölümü
- Gemilerde işaretçi erlerin kullandığı dürbün
- Akıntı ve anaforun birleştiği yerde oluşan su burgacı
Ata Sözleri ve Deyimler
- ayna gibi
Birleşik Kelimeler: aynagöz, ayna taşı, ayna tırnağı, döner ayna, boy aynası, cüce aynası, deniz aynası, dev aynası, dikiz aynası, endam aynası, ışık aynası