KUVVETLENMEK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
KUVVETLENMEK harflerini içeren 5 harfli 37 kelime bulunuyor. 5 harfli KUVVETLENMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
KUVVE18,
ETENE
- Döl eşi
- Meyve yaprağında yumurtacıkların bağlı olduğu bölüm
ETKEN
-
Etki eden şey, faktör
Bu sanatçıların çoğunun başarısında dış ülkelerde edindikleri sahne görgü ve kültürü etken olmuştur. - Metin And
- Bir madde üzerinde belli bir değişiklik yapan şey, müessir
-
Doğrudan doğruya öznenin yaptığı işi anlatan, öznesi belli olan fiil, etken fiil, aktif, aktif fiil, malum, edilgen karşıtı
Kırmak, bilmek etken fiillerdir.
Birleşik Kelimeler: etken fiil, etken madde
ENTEL (Kelime Kökeni: Fransızca intellectuelle'den)
- Entelektüel olmaya özenen ancak bunun için gerekli olan niteliği kazanmamış (kimse)
-
Sahte aydın
Gençlerin bazıları entellerle birlikte olmaktan gurur duyduklarını söylüyorlar. - Tomris Uyar
Ata Sözleri ve Deyimler
- entel takılmak
KETEN (Kelime Kökeni: Arapça kettān)
- Ketengillerden, çiçekleri mavi renkte ve beş taç yapraklı, lifleri dokumacılıkta kullanılan bir bitki (Linumusitatissimum)
-
Bu bitkinin liflerinden yapılmış (dokuma vb.)
Saçları, yüzü, bolerosu, keten elbisesi, hepsi vücuduna yapışmış. - Ahmet Hamdi Tanpınar
Birleşik Kelimeler: keten helva, keten kuşu, keten tohumu, bataklık keteni, su keteni, yaban keteni
KENET
- İki sert cismi birbirine bağlamaya yarayan, iki ucu sivri ve kıvrık metal parça
Ata Sözleri ve Deyimler
- kenet etmek
- kenet gibi yapışmak
Birleşik Kelimeler: kenet mili
KELEK
- Olgunlaşmamış, ham kavun
- Irmaklarda işleyen ve şişirilmiş tulumlar üzerine kurulan bir tür sal
-
Yer yer çıplaklığı veya boşluğu olan
Kelek mısır.
-
Kılsız
Kelek tulum.
- Aptal
Ata Sözleri ve Deyimler
- kelek atmak
- kelek yapmak
TELEK
- Kuşların gövde, kanat ve kuyruğunda bulunan, uçma, örtü ve kuyruk telekleri olarak üçe ayrılan, çeşitli renklerde kalın eksenli tüy
TEKNE
-
Türlü işlerde kullanılmak için çoğu ağaçtan veya taştan yapılan, uzun ve geniş kap
Bir taş teknenin üstünde doktor Abbas'ın ölüsünü kesti biçti. - Yaşar Kemal
- Sızdırabilir veya sızdırmaz olarak yapılmış, levhaları bir parçadan oluşmuş, kulpları ve kulp delikleri bulunan, bir veya iki kişi tarafından taşınabilir üstü açık bir ambalaj türü
-
Bir tür küçük deniz taşıtı
Sefere kalkacak bir sürü tekne vardı limanda. - Halikarnas Balıkçısı
- Geminin omurga, kaburga ve kaplamadan oluşan temel bölümü
- Katmanlı kayaçların içeri doğru çukur, alçak bölümü, ineç, kemer karşıtı
- Havza
- Ut, tambur vb. çalgılarının sesi yükselten oyuk ve şişkin parçası
Birleşik Kelimeler: tekne kazıntısı, kaba tekne, livarlı tekne, duş teknesi, gangama teknesi, hamur teknesi, mercan teknesi
TEKKE (Kelime Kökeni: Arapça tekye)
-
Tarikattan olanların barındıkları, ibadet ve tören yaptıkları yer, dergâh
Hemen her ev yarı saray ve yarı tekke gibi bir şeydi. - Abdülhak Şinasi Hisar
- İşsiz güçsüz kimselerin buluşup sığındıkları yer
- Esrar içilen üstü kapalı yer
-
Hapishane
Bakıyorum, tekke sana yaramış, dedi. Ne zaman çıktın? - Tahsin Yücel
Ata Sözleri ve Deyimler
- tekkeyi bekleyen çorbayı içer
Birleşik Kelimeler: esrar tekkesi, miskinler tekkesi
TEKEL
- Bir malın yapımının yalnızca bir kuruluşun elinde bulunduğu durum, inhisar, monopol
- Devletin herhangi bir üretim alanını elinde tutması, satışı tek elden yönetmesi ve fiyata hâkim olması durumu, inhisar, monopol
-
Bir kişi veya kuruluşun herhangi bir alanda kazandığı büyük güç
Özel yalıların tekelinden kurtarılan yeni kıyılar da halkın denizle buluşmasını sağlayacak. - Haldun Taner
Ata Sözleri ve Deyimler
- tekelinde olmak
- tekeline (veya tekellerine) almak
Birleşik Kelimeler: tekel bayisi, tekel maddesi, tekel ürünleri
ETMEK
-
Bir işi yapmak
Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu. - Haldun Taner
-
`İyi, kötü` zarflarıyla birlikte davranmak
İyi ettiniz de geldiniz.
-
Bulmak, erişmek
Hemşerileri gelir, kemençe gibi bir çalgıyla sabahı ederlerdi. - Refik Halit Karay
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak
-
Eşit değer kazanmak
İki iki daha dört eder.
-
Herhangi bir değerde olmak
Kira dâhil olduğu hâlde aylık masrafımız tam beş lira ediyordu. - Ömer Seyfettin
-
Kötülükte bulunmak
Ah, iki bardak süt sen bana neler ettin? - Sait Faik Abasıyanık
-
Küçük veya büyük abdestini yapmak
Çocuk altına etti.
-
Demek, söylemek
Emrah eder düştüm dile / Bülbül figan eder güle - Erzurumlu Emrah
Ata Sözleri ve Deyimler
- edememek
- eden bulur, inleyen ölür
- etme (veya etme yahu)
- etmediğini bırakmamak (veya komamak)
- etme eyleme
- ettiği hayır, ürküttüğü kurbağaya değmemek
- ettiğini bulmak (veya çekmek)
- ettiğini yanına bırakmamak
- ettiği yanına (kâr) kalmak
- ettiğiyle kalmak
ETMEN
- Birlikte veya ayrı ayrı etkisini gösteren ve belli bir sonuca götüren güçlerden, şartlardan, ögelerden her biri, amil, faktör
EKLEM
- Vücut kemiklerinin uç uca veya kenar kenara gelip birleştiği yer, mafsal
Birleşik Kelimeler: eklem bacaklılar, omuz eklemi
EKMEK
-
Tahıl unundan yapılmış hamurun fırında, sacda veya tandırda pişirilmesiyle yapılan yiyecek, nan, nanıaziz
Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş. - Yusuf Ziya Ortaç
-
İnsanı geçindirecek iş, kazanç
Biz iyi kötü tiyatroya bağlamışız ekmeğimizi. - Necati Cumalı
-
Yemek, aş
Ekmeği bizde yiyelim mi? Allah ne verdiyse. - Tarık Buğra
Ata Sözleri ve Deyimler
- ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üste ver
- ekmeğin büyüğü, hamurun çoğundan olur
- ekmeğinden etmek
- ekmeğinden olmak
- ekmeğine göz koymak (veya dikmek)
- ekmeğine yağ sürmek
- ekmeğini çıkarmak
- ekmeğini eline almak
- ekmeğini kana doğramak
- ekmeğini kazanmak
- ekmeğini taştan çıkarmak
- ekmeğini yemek
- ekmeğiyle oynamak
- ekmek aslanın ağzında
- ekmek çarpsın!
- ekmek elden su gölden
- ekmek istemez su istemez
- ekmekle oynayanın ekmeğiyle oynanır
- ekmek öpmek
- ekmekten kaşık olur ama her yoğurdun hakkına değil
Birleşik Kelimeler: ekmek ağacı, ekmek ayvası, ekmek dolması, ekmek düşmanı, ekmek kadayıfı, ekmek kapısı, ekmek kavgası, ekmek kaygısı, ekmek kırıntısı, ekmek küfü, ekmek mayası, ekmek parası, ekmek tahtası, ekmek tatlısı, ekmek ufağı, ekmeği dizinde, etli ekmek, kuru ekmek, soğan ekmek, tahinli ekmek, tam ekmek, taş ekmek, tuz ekmek düşmanı, tuz ekmek hakkı, vişneli ekmek, zengin ekmek, arpa ekmeği, çarşı ekmeği, çavdar ekmeği, dürüm ekmeği, er ekmeği, ev ekmeği, glüten ekmeği, halk ekmeği, köy ekmeği, kuşekmeği, mısır ekmeği, sac ekmeği, tandır ekmeği, tava ekmeği, tost ekmeği, yufka ekmeği
- Bir bitkiyi üretmek için toprağa tohum atmak veya gömmek
-
Toprağı ekip biçmek için kullanmak
Ancak senede otuz dönüm ekebiliyor. - Memduh Şevket Esendal
-
Serpmek
Yemeğe biber ekmek.
-
Bir şeyin başlamasına yol açacak sebepleri hazırlamak
Fesat tohumları ekenler kötü insanlardır.
-
Birini uydurma bir sebeple bırakıp gitmek, savuşmak, atlatmak
Lale ile Günnur kendilerini ektiğim için müthiş içerlemişler. - Haldun Taner
- Parayı boşuna harcamak, ziyan etmek
- Yarışta geçmek
Ata Sözleri ve Deyimler
- eken biçer, konan göçer
- ekip biçmek
- ekmeden biçilmez
- ekmediği yerden biter
- ek tohumun hasını, çekme yiyecek yasını
ELEME
- Elemek işi, eliminasyon
- Çeyrek sona katılacak sporcu ve takımları ayırmak için düzenlenen seçme yarışı
Birleşik Kelimeler: eleme sınavı, ön eleme