KURABİYECİLİK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

KURABİYECİLİK harflerini içeren 6 harfli 30 kelime bulunuyor. 6 harfli KURABİYECİLİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BİLİCİ11, İYİCİL11, YERİCİ11, CARİYE11, BİYELİ10, BAKİYE10, BEYLİK10, YİLBİK10, EBRULİ9, İLKECİ9, KALBUR9, KALECİ9, AKLİYE8, BİRLİK8, BAKİRE8, BERİKİ8, ERİYİK8, EKABİR8, İYELİK8, İYİLİK8, İBİKLİ8, KABİLE8, RAKİBE8, YARLİK8, KARLUK7, KAKULE7, İRİLİK6, İKİLİK6, KARELİ6, KALKER6

İRİLİK

[isim]

  • İri olma durumu

İKİLİK

[isim]

  • İki değişik kullanımı veya uygulaması olma durumu

    Yaz tarifesi, kış tarifesi diye bir ikilik de gerek değildir. - Nazım Hikmet

  • Birbirine kötülük etmeye kadar varan sürekli anlaşmazlık, tefrika

[sıfat]

  • İkisi bir arada, iki taneden oluşmuş, iki tane alabilen

    İkilik cezve.

[mecaz]

  • Görüş veya düşüncede ikiye bölünmüş olma durumu, anlaşmazlık

    Kasabanın tarihi, bir bakıma ikiliklerinin tarihiydi. - Necati Cumalı

[eskimiş]

  • İki kuruşluk gümüş akçe

[müzik]

  • Birlik notanın yarı süre değerindeki nota

Birleşik Kelimeler: kırkikilik, duyum ikiliği

KARELİ

[sıfat]

  • Karelere bölünmüş, üstünde kareleri olan, damalı, satrançlı

    Dokuz kat elbiseniz arasında, iri siyah kareli elbisenizi bulamamışlar. - Necip Fazıl Kısakürek

KALKER (Kelime Kökeni: Fransızca calcaire)

[isim]

[mineraloji]

  • Kireç taşı

Birleşik Kelimeler: sedefli kalker

KARLUK

[isim]

[tarih]

  • Eski Türk boylarından biri

KAKULE (Kelime Kökeni: Arapça ḳāḳulle)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Zencefilgillerden, sıcak iklimlerde yetişen güzel kokulu bir bitki (Elettaria cardamomum)
  • Bu bitkinin bahar olarak kullanılan tohumu

AKLİYE (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳliyye)

[isim]

[eskimiş]

[tıp]

  • Akıl hastalıkları ile ilgili hekimlik kolu

    Akliye hekimi.

  • Akıl hastalıkları ile ilgili hastane bölümü

[felsefe]

[toplum bilimi]

  • Akılcılık

BİRLİK

[isim]

  • Tek, bir olma durumu, vahdaniyet

    Tanrı'nın birliğine inanır.

  • Bir arada olma durumu, vahdet

    Türk milletinin birliği.

  • Bağlılık, benzerlik, bağlantı, vahdet

    Dil birliği. Ülkü birliği.

  • Belli bir topluluğun yararlarını korumak için kurulmuş dernek

    Mühendisler birliği. Öğretmenler birliği.

[sıfat]

  • Bir taneden oluşmuş, bir tane alabilen

    Birlik cezve.

[askerlik]

  • Bölük, tabur, alay vb. bir bütün sayılan topluluk

    Birliğine dönerken karısını kendi anasının babasının yanına bıraktı. - Necati Cumalı

[edebiyat]

  • Konunun bir ana düşünce çevresinde toplanması

[felsefe]

  • Bölünmezliği içeren yalın bütün

[müzik]

  • En büyük değerdeki nota, dört dörtlük

Ata Sözleri ve Deyimler

  • birlik olmak
  • birlikten kuvvet doğar

Birleşik Kelimeler: beşibirlik, günübirlik, zırhlı birlik, acemi birliği, ağız birliği, çıkarma birliği, dağ birliği, dil birliği, din birliği, el birliği, evlilik birliği, gönül birliği, görüş birliği, güç birliği, gümrük birliği, hava birliği, ırk birliği, ihtiram birliği, iş birliği, kader birliği, mal birliği, mekanize birliği, oy birliği, söz birliği, şirketler birliği, tören birliği, varlık birliği, yüklem birliği, paraşüt birlikleri, üç birlik kuralı, iş birlikli

BAKİRE (Kelime Kökeni: Arapça bākire)

[sıfat]

  • Cinsel ilişkide bulunmamış (dişi), kızoğlan, kızoğlankız, erden

    Bu mahallede bakire kızları bakkal dükkânına bile yollamıyorlar. - Peyami Safa

BERİKİ

[sıfat]

  • Beride olan

    Beriki ev.

[zamir]

  • Beride olan şey veya kimse

    Fakat berikiler onu işitmemiş gibi masaya oturdular. - Peyami Safa

Birleşik Kelimeler: öteki beriki

ERİYİK

[isim]

[kimya]

  • İçindeki katı madde erimiş bulunan sıvı, mahlul, solüsyon

Birleşik Kelimeler: dispersiyon eriyik

EKÂBİR (Kelime Kökeni: Arapça ekābir)

[isim]

[eskimiş]

  • Büyükler, devlet büyükleri, ileri gelenler

    Kaymakam beyin hemen arkasında kalan ekâbiri umursamadan sıtma doktoru da kalkmıştı. - Tarık Buğra

[alay yollu]

  • Kendini beğenmiş kimse

    Senin gibi ekâbir bir adam bu tür haberlerin peşinde koşturmaz. - Ahmet Ümit

İYELİK

[isim]

  • Sahiplik

Birleşik Kelimeler: iyelik eki, iyelikli tamlama, katmerli iyelik

İYİLİK

[isim]

  • İyi olma durumu, salah
  • Karşılık beklenilmeden yapılan yardım, kayra, lütuf, kerem, ihsan, inayet

    Bu iyiliğini ebediyete kadar unutmayacaktı. - Cahit Uçuk

  • Sağlığı yerinde olma durumu, esenlik

    İyilik haberlerinizi aldım.

  • Yarar veya elverişlilik, nimet

    Bu bahçeye ayak bastığım andan beri toprağın iyiliğini kendimde hissediyordum. - Kemal Bilbaşar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iyiliğe iyilik her kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kârı
  • iyiliği dokunmak
  • iyilik bilmek
  • iyilik eden iyilik bulur
  • iyilik et denize at, balık bilmezse Halik bilir
  • iyilik etmek
  • iyilik görmek
  • iyilik iki baştan olur

Birleşik Kelimeler: iyilikbilir, iyilikbilmez, iyilik güzellik, iyilik perisi, iyilik sağlık, iyiliksever

İBİKLİ

[sıfat]

  • İbiği olan

    Ak, kırmızı ibikli cins tavuklar vardı gözünün önünde. - Oktay Rifat