KREMATORYUM Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

KREMATORYUM harflerini içeren 5 harfli 71 kelime bulunuyor. 5 harfli KREMATORYUM kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

MUMYA10, YUMMA10, YOKUM10, YORUM10, KOYMA9, KOYUT9, OYMAK9, UYMAK9, YUTMA9, YOMRA9, YORTU9, YUMAK9, YORMA9, YAMUK9, EYTAM8, KOMUT8, KURYA8, KURYE8, KOYAR8, KAYME8, MORUK8, MAMUT8, MAMUR8, MEMUR8, ORTAY8, OKUMA8, OKUME8, TORUM8, UMMAK8, YUTAK8, YAKUT8, ARMUT7, KOMAR7, KURAM7, KURMA7, KUMAR7, KROME7, KARYE7, KETUM7, METRO7, MURAT7, MUARE7, MAKTU7, MAKRO7, MERAM7, MEMAT7, MATEM7, ORTAM7, TOMAR7, TOMAK7, UTMAK7, YEKTA7, AKORT6, KORTE6, KOTRA6, KREMA6, KAMET6, KAMER6, MARKE6, MAKET6, MERAK6, ORTAK6, ROKET6, RAKOR6, REKOR6, TORAK6, ARTER5, KATRE5, RAKET5, REKAT5, TRAKE5

ARTER (Kelime Kökeni: Fransızca artère)

[isim]

[anatomi]

  • Atardamar
  • Trafiği yoğun olan ana yol

KATRE (Kelime Kökeni: Arapça ḳaṭre)

[isim]

[eskimiş]

  • Damla

Ata Sözleri ve Deyimler

  • katresi kalmadı (veya yok)

RAKET (Kelime Kökeni: Fransızca raquette)

[isim]

[spor]

  • Masa tenisi, tenis vb. oyunlarda topa vurmak için kullanılan, oval tahta bir kasnağa gerilmiş bir ağla veya lastikle kaplanmış saplı araç, vuraç

REKÂT (Kelime Kökeni: Arapça rekʿat)

[isim]

[din bilgisi]

  • Namazda bir kıyam, bir rükû ve iki secdeden oluşan bölüm

    Öğle namazının kaç rekât olduğunu unutmuş, aklında hiç namaz suresi kalmamıştı. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

TRAKE (Kelime Kökeni: Fransızca trachée)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Soluk borusu
  • Eklem bacaklılarda bulunan özel solunum kanalları

AKORT (Kelime Kökeni: Fransızca accord)

[isim]

[müzik]

  • Bir çalgıda doğru ses vermesi için yapılan ayar, düzen

[müzik]

  • Armoniyi sağlayan seslerin birleşmesi

[mecaz]

  • Uyum, uyumluluk

Ata Sözleri ve Deyimler

  • akort etmek

Birleşik Kelimeler: akordu bozuk

KORTE (Kelime Kökeni: İtalyanca corte)

[isim]

  • Âşıktaşlık, flört

Ata Sözleri ve Deyimler

  • korte etmek

KOTRA (Kelime Kökeni: Fransızca cotre)

[isim]

[denizcilik]

  • Çoğunlukla bir direkli, randası olan, ince gövdeli yelkenli

    Açıkta demir atmış kotrayı görüyor musun? - Falih Rıfkı Atay

[isim]

  • Irmak ve göl ağızlarında kurulan ve ince kazıklarla kamışlardan yapılma dalyan

KREMA (Kelime Kökeni: İtalyanca crema)

[isim]

  • Bir tür yumurtalı süt tatlısı
  • Kaymak
  • Kevgirden geçirilmiş sütle koyulaştırılmış çorba

KAMET (Kelime Kökeni: Arapça ḳāmet)

[isim]

[eskimiş]

  • Boy, endam

    Gür beyaz saçları, dik kameti, vakur yürüyüşü ile gören çarşı esnafı saygı ile selamlarlar. - Haldun Taner

[isim]

[din bilgisi]

  • Farz olan namazdan önce okunan iç ezan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kamet getirmek
  • kameti artırmak

KAMER (Kelime Kökeni: Arapça ḳamer)

[isim]

[eskimiş]

[gök bilimi]

  • Ay

Birleşik Kelimeler: kamer balığı

MARKE (Kelime Kökeni: Fransızca marqué)

[sıfat]

[spor]

  • `Takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncuyu yakından izlemek, tutmak, gölgelemek, markaja almak` anlamındaki marke etmek birleşik fiilinde geçen bir söz

MAKET (Kelime Kökeni: Fransızca maquette)

[isim]

  • Mimarlıkta, sanayide ve bazı sanat dallarında yer alan eserlerin taslak durumundaki küçük örneği

    Servet Bey, benim maketleri incelemekle meşguldü. - Reşat Nuri Güntekin

Birleşik Kelimeler: maket bıçağı

MERAK (Kelime Kökeni: Arapça merāḳ)

[isim]

  • Bir şeyi anlamak veya öğrenmek için duyulan istek

    Biraz sonra yine bazı sesler işittim / Merak ile merdivenin başına gittim - Enis Behiç Koryürek

  • Bir şeyi edinme, yapma, bir şeyle uğraşma isteği

    Öteden beri güzel giyinmeye, güzel konuşmaya merakım vardır. - Reşat Nuri Güntekin

  • Düşkünlük, heves

    Meslek dışında biricik merakı, kendi tabiriyle hobisi fotoğrafçılıktı. - Haldun Taner

  • Kaygı, tasa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • meraka düşmek
  • meraka sokmak
  • merak etmek
  • merak getirmek
  • merakına dokunmak
  • merakından çatlamak
  • merakını mucip olmak
  • merakını uyandırmak
  • merak olmak
  • merak sarmak (veya duymak veya salmak)
  • merakta bırakmak
  • merakta kalmak
  • meraktan çatlamak
  • meraktan ölmek

Birleşik Kelimeler: kırkmerak

ORTAK

[isim]

  • Birlikte iş yapan, ortaklaşa yararlarla birbirlerine bağlı kimselerden her biri, şerik, hissedar, partner

    Bırakın, ortağıma bir telefon edeyim. - Haldun Taner

[sıfat]

  • Birden çok kimse veya nesneyi ilgilendiren, onlara özgü olan, onların katılmasıyla oluşan, müşterek

    Edebiyata şiirle başlamak, büyük küçük bütün yazarlarda görülen ortak bir yöndür. - Necati Cumalı

  • Kuma

    Kendi üstüne bir ortağın getirilmesi Emeti'nin pek ziyade gücüne gitmişti. - Ercüment Ekrem Talu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ortak (veya kuma) gemisi yürümüş, elti gemisi yürümemiş
  • ortak etmek
  • ortak olmak

Birleşik Kelimeler: ortak bölen, ortak çarpan, ortak dil, ortak fark, ortak gider, ortak hesap, ortak kat, ortak mülkiyet, ortak nesne, ortak ölçülmez sayılar, ortak özne, ortak payda, ortak tam bölen, ortak tümleç, ortak yapım, ortak yaşama, ortakyaşar, ortak yönetim, ortak yüklem, dert ortağı, çok ortaklı