KOŞULLANDIRMAK Harflerini İçeren 9 Harfli Kelimeler

KOŞULLANDIRMAK harflerini içeren 9 harfli 38 kelime bulunuyor. 9 harfli KOŞULLANDIRMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

DOLAŞILMA17, ODUNLAŞMA17, DIŞLANMAK16, DIRLAŞMAK16, KOLDAŞLIK16, KUŞKANADI16, KUŞANILMA15, KOŞULLAMA15, KANDAŞLIK15, OKULLAŞMA15, OKŞAMALIK15, OLUKLAŞMA15, ULAŞILMAK15, DORUKLAMA14, DOKUNAKLI14, KONDURMAK14, KIRLAŞMAK14, KORLAŞMAK14, KULLAŞMAK14, KUMANDALI14, NODULLAMA14, NAKŞOLMAK14, DIRLANMAK13, KORUMALIK13, KALDIRMAK13, KANDIRMAK13, KOKULANMA12, KONUKLAMA12, KORUNAKLI12, ONARILMAK12, KOLLANMAK11, KLONLAMAK11, KLORLAMAK11, KLORLANMA11, KIRKLANMA11, KORLANMAK11, KULLANMAK11, KILLANMAK11

KOLLANMAK

[nesnesiz]

  • Kollama işine konu olmak veya kollama işi yapılmak

KLONLAMAK

[nesnesiz]

[biyoloji]

  • Kopyalamak

KLORLAMAK

[-i]

[kimya]

  • Mikroplardan arındırmak amacıyla suya düşük oranda klor katmak
  • Özellikle yünlü kumaşlara, ipliklere parlaklık vermek için klor gazına tutmak
  • Savaşta insanlara, hayvanlara ve bitkilere zararlı olması, öldürmesi için klor püskürtmek

KLORLANMA

[isim]

  • Klorlanmak işi

KIRKLANMA

[isim]

  • Kırklanmak işi

KORLANMAK

[nesnesiz]

  • Kor durumuna gelmek

KULLANMAK

[-i]

  • Bir şeyden belli bir amaçla yararlanmak

    Parmaklarının arasındaki mendili eskiyinceye kadar kullandığın hiç oldu mu? - Hüseyin Cahit Yalçın

  • Bir kimseyi bir hizmette bulundurmak, çalıştırmak

    Siz analarımızı nasıl esir gibi kullandınızsa biz de sizi öyle kullanacağız. - Halide Edip Adıvar

  • İşletmek, değerlendirmek

    Parasını ticarette kullanmak.

[nesnesiz]

  • Giymek, takmak

    Hiç yağmurluk kullanmazdı.

[nesnesiz]

  • Sigara, içki vb. şeylere alışmış olmak, içmek

[nesnesiz]

  • Kelimeyi yazmak, söylemek

    Lakırtılarında çok kere çifter çifter kelimeler kullanırdı ki bunlar bazen manayı değiştirir. - Abdülhak Şinasi Hisar

  • Harcamak, sarf etmek

    Sattıkları küpenin parasını çok idareli kullanıyorlardı. - Peyami Safa

  • Amacına ulaşmak için birinden veya bir şeyden yararlanmak, onu amacına alet etmek, sömürmek, istismar etmek

    Hâlbuki onlar, işte bu saflığı istismar ediyorlar. Bütün düşünceleri seni kullanmak, o kadar! - Attila İlhan

  • Araç veya aleti işletmek, yönetmek

    Nitekim çocuklarımın bile kullandıkları hesap makineleri, bunların küçük modelleridir. - Burhan Felek

[mecaz]

  • Bir şeyin gereklerini yerine getirmek

KILLANMAK

[nesnesiz]

  • Kılları çıkmak
  • Bıyığı, sakalı çıkmak

[argo]

  • Şüphe etmek

KOKULANMA

[isim]

  • Kokulanmak işi

KONUKLAMA

[isim]

  • Konuklamak işi

KORUNAKLI

[sıfat]

  • Korunağı olan

    Korunaklı sandığım köşe o kadar da korunaklı değildi. Yağmur iliklerime kadar işlemişti. - Sulhi Dölek

ONARILMAK

[nesnesiz]

  • Onarma işine konu olmak, onarma işi yapılmak

    Bir duvar onarılır öteki çöker, ardından dam akardı. - Lâtife Tekin

DIRLANMAK

[nesnesiz]

  • Herkesi tedirgin edecek, bezdirecek biçimde söylenmek

    Kapısını vurmalı, o zaman uyanır açar diye başlayarak bir hayli dırlandı. - Abdülhak Şinasi Hisar

KORUMALIK

[isim]

  • Koruma sağlayan şey

KALDIRMAK

[-i]

  • Bulunduğu yerden almak

    Örtüyü masanın üzerinden kaldır.

  • Yukarı doğru hareket ettirmek

    Gözlerini yüzüme kaldırdı. İkimiz de mavi mavi baktık. - Sait Faik Abasıyanık

  • Yükseltmek

    Duvarı bir metre daha kaldırmalı.

  • Ürün toplamak, taşımak

    İki tarla ötede Çetecioğlu Mustafa, bu yıl mahsulünü kaldırdığı tarlayı nadas etmekle uğraşıyordu. - Nabizade Nâzım

  • Çekmek, taşımak

    Bu araba bu yükü kaldırmaz.

  • Bir kuruluşun çalışmasına son vermek, feshetmek, lağvetmek

    Meclis ... olağanüstü hâli kaldırabilir. - Anayasa

[-e]

  • Hastayı hastaneye götürmek

    Yarasının dikişleri koptu dün öğleden sonra, Fransız Hastanesine kaldırdılar. - Aka Gündüz

  • Tören yaparak ölüyü gömmek
  • Toplamak

    Anası, kardeşi ile hep beraber sofrayı kaldırdılar. - Necati Cumalı

  • Alıp başka yere götürmek
  • Uyandırmak

    Bir gece yanında mihman olduğum / Sabah oldu deyi kaldırdın beni - Halk türküsü

  • Piyasadan çekmek

    İstifçilerin piyasadan kaldırdığı mallar.

  • Elin ulaşamayacağı yere koymak, saklamak

    Vazoyu ortadan kaldıralım, çocuğun eline geçmesin.

  • Kaçırmak
  • İyi etmek, iyileştirmek

    Bu ilaç onu yataktan kaldırdı.

  • Bir şeyden çokça satın almak
  • Tayin etmek, atamak

    Günün birinde bu müdürü başka, daha önemli bir yere kaldırdılar, buraya da bir başka müdür getirdiler. - Memduh Şevket Esendal

  • Yok etmek, ortadan silmek

    Yeryüzünden hayali kaldırın, dünya bir taş ve toprak yığınından ibaret kalır. - Orhan Seyfi Orhon

[nesnesiz]

[mecaz]

  • Uygun gelmek, yakışmak

    Bu kumaş fazla süs kaldırmaz.

[argo]

  • Çalmak, aşırmak

Birleşik Kelimeler: başkaldırmak