KOŞTURULMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

KOŞTURULMAK harflerini içeren 6 harfli 51 kelime bulunuyor. 6 harfli KOŞTURULMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

OKUMUŞ13, OLUŞUM13, KOKMUŞ12, OTURUŞ12, OKUTUŞ12, OLUŞUK12, OLUŞMA12, TUMŞUK12, KUŞLUK11, KUŞMAR11, KOŞMAK11, MATRUŞ11, KUŞLAK10, KUŞLAR10, KARTUŞ10, KAŞKOL10, OTURUM10, KOMUTA9, KOKULU9, KORUMA9, KURUMA9, KUMLUK9, KROMLU9, MORULA9, MORLUK9, OTURMA9, OKUTMA9, OKUMAK9, RUMLUK9, TOMRUK9, UTULMA9, ULUTMA9, ULUMAK9, KOLTUK8, KORKMA8, KORKUT8, KORLUK8, KURMAK8, KURTLU8, KUMRAL8, MUTLAK8, MAKTUL8, OTURAK8, OKTRUA8, TOKMAK8, TOKLUK8, TORLUK8, KOKART7, KARLUK7, KARTUK7, TORLAK7

KOKART (Kelime Kökeni: Fransızca cocarde)

[isim]

[askerlik]

  • Asker şapkalarına takılan ve rengi uluslara göre değişen işaret
  • Belli bir topluluğa özgü olan işaret

KARLUK

[isim]

[tarih]

  • Eski Türk boylarından biri

KARTUK

[isim]

[halk ağzında]

  • Büyük tarla tarağı

TORLAK

[sıfat]

  • Genç, toy
  • Henüz evcilleşmemiş, alışmamış (hergele)

[isim]

  • Derviş

KOLTUK

[isim]

  • Omuz başının altında, kolun gövde ile birleştiği yer

    Gazetelerini bir koltuğunun altına koydu, zayıf kollarıyla kutulara sarıldı. - Halide Edip Adıvar

  • Kol dayayacak yerleri olan geniş ve rahat sandalye

    Ta yan beline kadar gömüldüğü koltuğunun içinden ileriye doğru uzandı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Eski düğünlerde damatla gelinin eve girerken konuklar arasından kol kola geçmeleri töreni

    Babamız, annemizi gelin geldiği ilk gün şu merdivenin alt başında karşılamış, koltuk yapılmıştı. - Hüseyin Cahit Yalçın

  • Yapıcılıkta yan destek

[denizcilik]

  • Demirledikten sonra gemiyi iskeleye, rıhtıma veya başka bir gemiye bağlayan ip

[mecaz]

  • Koltuklama veya koltuklanma

    O koltuktan hoşlanmaz.

[mecaz]

  • Kayırma, destek

    Dayısının koltuğunda sırtı yere gelmez.

[mecaz]

  • Yüksek mevki, makam

    Koltuk kavgası.

[argo]

  • Genelev

    Burası Mesut Bey adında bir herifin koltuğudur. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[halk ağzında]

  • Mısır ve buğday fidesinin yanlarından çıkan filizler

[eskimiş]

  • Kenar, tenha yer

Ata Sözleri ve Deyimler

  • koltuğa girmek
  • koltuğu doldurmak
  • koltuğuna girmek
  • koltuğunun altına sığınmak
  • koltuk çıkmak
  • koltukları kabarmak
  • koltukta olmak
  • koltuk vermek

Birleşik Kelimeler: koltuk altı, koltukbaşı, koltuk değneği, koltuk düşkünü, koltuk gözü, koltuk kapısı, koltuk kavgası, koltuk meyhanesi, koltuk takımı, lüks koltuk, tekerlekli koltuk, yatar koltuk, berber koltuğu, dişçi koltuğu, köşe koltuğu, şoför koltuğu

KORKMA

[isim]

  • Korkmak işi

    İnsanların korkması icap eden en büyük felaket, kötü ahlaktır. - Samiha Ayverdi

KORKUT

[isim]

  • Muş iline bağlı ilçelerden biri

KORLUK

[isim]

  • Kor olma durumu

[halk ağzında]

  • Mangal

Birleşik Kelimeler: akkorluk

KURMAK

[-i]

  • Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek

    Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk. - Falih Rıfkı Atay

  • Hazırlamak

    Kurduğu sofraya, yaptığı salataya git de bak! - Refik Halit Karay

  • Yaylı, zemberekli şeylerde yayı veya zembereği germek

    Çocukça bir sevinçle kurduğun çalar saatleri çalıp duruyor. - Haldun Taner

  • Gereken şartları hazırlayıp kendi kendine olmaya bırakmak

    Turşu kurmak.

  • Etkisi ve önemi geniş şeyler meydana getirmek, tesis etmek

    Dünyanın en büyük imparatorluklarını kuran kimlerdi? - Orhan Seyfi Orhon

  • Yapmak, inşa etmek

    Çirkin yapıları örtecek güzel yapılar kuralım. - Nurullah Ataç

  • Yapmak, oluşturmak

[ticaret]

  • Ortaklık sağlamak
  • Belli bir işte beraber çalışacak kimseleri belirlemek

    Teşkilatı ilçede sevilip sayılan bir avukat kurmuştu. - Tarık Buğra

  • Bir araya getirmek, toplamak

    Divan kurmak.

  • Düşünmek

    Yalnız hayalle geçiniyorum, ben yalnız hayal kuruyorum. - Sait Faik Abasıyanık

  • Aklına koymak

    O gitmeyi bir kez kurdu mu artık durmaz.

  • Zihinde büyütmek

    Bayram Ağa, uşakların söylediklerini kurdukça kurdu. - Halide Edip Adıvar

  • Sağlamak, oluşturmak

    Dostluk kurmak. İlişki kurmak.

[mecaz]

  • Bir kimseyi dedikodu veya telkinlerle başkasına karşı öfkelendirmek

KURTLU

[sıfat]

  • İçinde kurt bulunan, kurtlanmış

    Bunlar düşmüş, buruşmuş, iyi değil, kurtludurlar. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]

  • Yerinde rahat duramayan, sürekli kıpırdanan (kimse)

KUMRAL

[isim]

  • Koyu sarı veya açık kestane rengi

[sıfat]

  • Teni ve saçları sarıya çalan açık buğday rengi olan(kimse)

    Ekrandaki Loretta, ince yapılı, uzun bacaklı, kumral, yeşil gözlüydü. - Elif Şafak

MUTLAK (Kelime Kökeni: Arapça muṭlaḳ)

[sıfat]

  • Salt

    Eskilerden üstün olmasa da onlar kadar mutlak bir roman yazmak istiyorum. - Halide Edip Adıvar

[felsefe]

  • Kendi başına var olan, hiçbir şeye bağlı olmayan, bağımsız, saltık

[zarf]

  • Kesinlikle

    Hele hükümdar liyakatsizse böyle bir murakabeye mutlak ihtiyaç vardır. - Cemil Meriç

Birleşik Kelimeler: mutlak değer, mutlak mera, mutlak nem, mutlak sıcaklık, mutlak sıfır

MAKTUL (Kelime Kökeni: Arapça maḳtūl)

[sıfat]

  • Öldürülmüş, öldürülen

Ata Sözleri ve Deyimler

  • maktul düşmek (veya olmak)

OTURAK

[isim]

  • Oturulacak yer veya şey
  • Alçak iskemle

    Üstüne konulan tandır oturağı çok kalın ve çok sağlam tahtadan fırınlanarak yapılmıştı. - Ayla Kutlu

  • Bir şeyin yere gelen tarafı, taban
  • Ördek
  • İçkili, çalgılı ve kadınlı eğlenti
  • Boru mengenesinin tezgâha oturduğu ve vidalandığı bölüm

[sıfat]

  • Bacaklarında veya başka bir yerinde, gezmesine engel olacak bir özrü olduğundan hep evde oturan (kimse), kötürüm

[denizcilik]

  • Kürekli teknelerde kürekçilerin oturduğu enli tahta

Birleşik Kelimeler: oturak âlemi, oturak kündesi

OKTRUA (Kelime Kökeni: Fransızca octroi)

[isim]

[eskimiş]

  • Şehre giren şeylerden alınan vergi