KOVDURMAK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
KOVDURMAK harflerini içeren 5 harfli 27 kelime bulunuyor. 5 harfli KOVDURMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
DUVAR14,
AKKOR
-
Işık saçacak beyazlığa varıncaya kadar ısıtılmış olan
Akkor kömür.
KURAK
-
Yağışsız (hava, mevsim, yıl)
Kurak bir yıl geçiriyoruz.
-
Nem tutmayan, çabuk kuruyuveren, çorak (toprak)
Bulunduğu toprağın ve yerin sulak, kurak, sıcak ve soğuk olmasına göre gelişir. - Burhan Felek
Birleşik Kelimeler: yarı kurak
KOMAR
- Kuzey Anadolu dağlarında yetişen, 3-5 metre boyunda, kışın yapraklarını dökmeyen, iri ve mor çiçekleri olan bir ağaç (Hododendron ponticum)
KOKMA
-
Kokmak işi
Yıkanmamayı ve böylece pis pis kokmayı bile göze alırlarmış. - Salâh Birsel
KORUK
-
Henüz olgunlaşmamış ekşi üzüm
Hüseyin Ağa, aşağıda koruk sıkmış, buğulu bardaklarla geldi. - Yusuf Ziya Ortaç
- İçi boş (kabuklu meyve)
Birleşik Kelimeler: koruk lüferi, koruk suyu, koruk şerbeti, dam koruğu
KORKU
-
Bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü
Yarı çocuk kalbimde korku, kapıya yaklaştıkça büyüyor. - Yusuf Ziya Ortaç
-
Kötülük gelme ihtimali, tehlike, muhatara
Yollarda korku kalmadı.
- Gerçek veya beklenen bir tehlike ile yoğun bir acı karşısında uyanan ve coşku, beniz sararması, ağız kuruması, solunum ve kalp atışı hızlanması vb. belirtileri olan veya daha karmaşık fizyolojik değişmelerle kendini gösteren duygu
Ata Sözleri ve Deyimler
- korku dağları bekler (veya aşırır)
- korkudan çıldırmak
- korku düşmek
- korkunun ecele faydası yoktur
- korku saçmak
- korku salmak
- korkusundan altına etmek (veya kaçırmak veya yapmak)
- korku vermek
- korkuya kapılmak
- korkuya kesmek
Birleşik Kelimeler: korku damarı, alan korkusu, can korkusu, ışık korkusu, kapalı yer korkusu, konuşma korkusu, meydan korkusu, ölüm korkusu, su korkusu, yenilik korkusu, yükseklik korkusu
KURAM
- Uygulamalardan bağımsız olarak ele alınan soyut bilgi
-
Belirli bir konudaki düşüncelerin, görüşlerin bütünü
İnsanlar da görünen dünyanın bir parçası olarak bu kurama girerler. - Haldun Taner
-
Sistemli bir biçimde düzenlenmiş birçok olayı açıklayan ve bir bilime temel olan kurallar, yasalar bütünü, nazariye, teori
Onun bir başka anlamı da bir düşüncenin, bir kuramın soyutça anlatılmasından doğar. - Salâh Birsel
Birleşik Kelimeler: bilgi kuramı, bilim kuramı, değer kuramı
KURMA
- Kurmak işi
-
Prefabrik
Kurma ev.
Birleşik Kelimeler: yeniden kurma
KUMAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳimār)
-
Ortaya para koyarak oynanan talih oyunu
Ağır bir kumar borcunu ödemek zorunda kalan soylular gibiydi. - Necati Cumalı
Ata Sözleri ve Deyimler
- kumar oynamak
Birleşik Kelimeler: kumar ebesi, kumarhane
MAKRO (Kelime Kökeni: Fransızca macro)
- Büyük, geniş, mikro karşıtı
DURAK
-
Tren, tramvay, otobüs, minibüs vb. genel taşıtların durmak zorunda olduğu veya durabileceği yer
İlk durakta otobüsten atlayarak geriye döndüm. - Sait Faik Abasıyanık
- Çok sayıda taksinin bir arada çalıştığı ve bağlı olduğu işletme
-
Kısa bir süre konaklanacak, durulacak yer
Sonraki durağımız sebzeci Mecit'in dükkânıydı. - Ayşe Kulin
- Konuşmada, anlamın gerektirdiği biçimde kelimeler arasındaki ses kesintisi
- Hece ölçüsüyle yazılmış şiirlerde ölçü kalıpları içindeki durma yerleri
- Bir ölçü uzunluğunda susma
- Cümle sonundaki nokta
Birleşik Kelimeler: dolmuş durağı, emniyet durağı
KADRO (Kelime Kökeni: İtalyanca quadro)
-
Bir kamu kuruluşunun, bir işletmenin, denetim veya yönlendirme işlerini gerçekleştirenler ve bunların taşıdığı ödev, yetki ve sorumlulukların hepsi
Bir disiplin kadrosu içinde anonim kalmak Türk gençlerinin hoşuna gitmez. - Falih Rıfkı Atay
- Bu kişi ve sorumlulukları sayı, nitelik ve aşamalarıyla gösteren çizelge
-
Bu çizelgedeki yer
Sekizinci topçu alayı kadrosunun büyük kısmı alaylı idi. - Falih Rıfkı Atay
- Bisiklet ve motosiklette iskeleti oluşturan metal bölüm
- Bir işte görev alan kişi veya kişiler, ekip
Birleşik Kelimeler: torba kadro, kelime kadrosu, oyuncu kadrosu, yazı kadrosu
MORUK (Kelime Kökeni: Ermenice)
-
Gençlere göre yaşlı anne, baba
Bizim moruk ertesi güne devrisi der de ondan dilim alışmış. - Sait Faik Abasıyanık
- Yaşlı erkek
OKUMA
-
Okumak işi, kıraat
Okuması vardı, yazması azdı. - Burhan Felek
Ata Sözleri ve Deyimler
- okumayı sökmek
Birleşik Kelimeler: okuma bayramı, okuma günü, okuma kitabı, okuma saati, okuma vakti, okuma yazma, okuma yitimi, sesli okuma, sessiz okuma, dikiş okuması
DORUK
-
Dağ, ağaç vb. yüksek şeylerin tepesi, en yüksek yeri, zirve, şahika
Dağ doruğu gibi yüce, pembemsi bir kaya yükseldi iskelemizde. - Azra Erhat
-
En üstün başarı düzeyi
Dorukta yalnız kalmak ve doruktan başlamak ne kadar da zormuş meğer. - Tarık Buğra
- Heyecan, sevinç, coşku vb. duygularda ulaşılan en üst nokta
Birleşik Kelimeler: doruk çizgisi, doruk dal, doruk noktası, doruk toplantısı, dip doruk, din doruğu