KORUCUK ile Oluşan Kelimeler (KORUCUK Kelime Türetme)
KORUCUK harflerinden oluşan 16 kelime bulunuyor. KORUCUK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Korucuk kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.
7 Harfli Kelimeler
KORUCUK13
6 Harfli Kelimeler
KOKUCU12, KORUCU12
5 Harfli Kelimeler
KORUK7, KORKU7
4 Harfli Kelimeler
KORU6, KOKU6, KURU6, OKUR6, URUK6
3 Harfli Kelimeler
CUK7, KOK4, KOR4, KUR4
2 Harfli Kelimeler
OK3, UR3
OK
- Yayla atılan, ucunda sivri bir demir bulunan ince ve kısa tahta çubuk
- Yön göstermek amacıyla belli yerlere konulabilen, oka benzer işaret
-
At arabası, kağnı vb. araçlarda koşum hayvanlarının bağlandığı ağaç
Dörtnala koşan bir yük arabasının oku böğrüme çarptı. - Ömer Seyfettin
- Bir dairede bir kirişin ortasında bu kirişi gören yayın ortasına indirilen doğru parçası
Ata Sözleri ve Deyimler
- ok atmak
- ok gibi (yerinden) fırlamak
- ok yaydan (veya yayından) çıkmak
Birleşik Kelimeler: ok meydanı, ok yılanı, suoku
UR
-
Hücrelerin aşırı çoğalmasıyla insan, hayvan veya bitki dokularında oluşan ve büyüme eğilimi gösteren yumru, bağa, tümör, neoplazma, Çingene ahtapotu, vejetasyon
Yalnız yağ birikintisinden ibaret bir bez, bir nevi ur, hayatı tehdit edecek bir şey değil! - Abdülhak Şinasi Hisar
Birleşik Kelimeler: ur kaplama, yağ uru
KOK (Kelime Kökeni: İngilizce coke)
- Maden kömürünün damıtılmasıyla elde edilen, birleşiminde kömürden çok daha az oranda uçucu madde bulunan katı yakıt, kok kömürü
Birleşik Kelimeler: kok kömürü
KOR
- İyice yanarak ateş durumuna gelmiş kömür veya odun parçası
-
Büyük acı, üzüntü, sıkıntı, dert
Kimseye göstermedikleri bir kor yanar içlerinde. - Çetin Altan
-
Kırmızı renkli
Gül tenli, kor dudaklı, kömür sürmeli / Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kere öpmeli - Yahya Kemal Beyatlı
Ata Sözleri ve Deyimler
- kor dökmek
- kor gibi
- kor gibi yanmak
Birleşik Kelimeler: akkor
KUR (Kelime Kökeni: Fransızca cours)
-
Yabancı paraların ulusal para cinsinden değeri
Resmî kura göre doların değeri yeniden ayarlandı.
- Düzey
Birleşik Kelimeler: cari kur, çapraz kur, dalgalı kur, efektif kur, katlı kur, sabit kur, döviz kuru
- Karşı cinse ilgi göstererek onun hoşuna gitme, gönlünü kazanmaya çalışma
- Birinin duygularını okşayacak biçimde davranarak onu elde etmeye çalışma
Ata Sözleri ve Deyimler
- kur yapmak
KORU
-
Bakımlı küçük orman
Arkamda çam korularının parça parça neftîleştirdiği yeşil bir dağ. - Refik Halit Karay
KOKU
-
Nesnelerden yayılan küçücük zerrelerin burun zarı üzerindeki özel sinirlerde uyandırdığı duygu
Çöp kokusuyla beraber mutsuzluğu da artıyordu günbegün. - Elif Şafak
-
Güzel kokmak için sürülen esans
Koku sürünmek.
-
Belirti, işaret
Ortalıkta bir savaş kokusu var.
Ata Sözleri ve Deyimler
- kokusu çıkmak
- kokusunu (veya koku) almak (veya duymak)
- kokusu sinmek
Birleşik Kelimeler: koku alma duyusu, koku alma organı, koku tedavisi, hoş koku, ağız kokusu, küf kokusu
KURU
-
Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı
Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı. - Halide Edip Adıvar
-
Yağış almayan veya üzerinde bitki olmayan
Kuru çöl. Kuru tepeler.
-
Daha sonra kullanılmak için kurutulmuş, taze ve yeşil karşıtı
Evlerin önlerine kuru meşe dallarıyla örtülü çardaklar yapmışlar. - Refik Halit Karay
-
Canlılığını yitirmiş (bitki)
Çiçek açmaz kuru bir ağaç, ötmeyi unutmuş bir kuş mu oldum? - Halide Edip Adıvar
-
Salgısı olmayan
Kuru öksürük. Kuru egzama.
-
Döşenmemiş, çıplak
Salih Reis, dört kuru duvardan ibaret fukara kapısından gördüğü mavi denize baka baka ölmek istiyordu. - Halikarnas Balıkçısı
-
Katıksız, yanında başka şey olmayan (yiyecek)
Kuru çayla karın doyar mı?
-
Etkisi ve sonucu olmayan
Şahsına topluluğun isteğini emanet edenler boş bir riya, kuru bir şeref olsun diye laf etmediler. - Ruşen Eşref Ünaydın
- Zayıf, çelimsiz, arık, sıska, kaknem
-
Heyecanı, tadı olmayan, tekdüze
Kuru, zevksiz bir hayat.
-
Akıcı olmayan, duygudan yoksun
Kuru bir anlatım.
- Kuru fasulye
Ata Sözleri ve Deyimler
- kuru başına kalmak
- kuruda kalmak
- kuru gayret çarık eskitir
- kuru hasır (veya kilim) üstünde kalmak
- kuru laf karın doyurmaz
- kurunun yanında yaş da yanar
- kuru tahtada kalmak
Birleşik Kelimeler: kuru boya, kuru çay, kuru çayır, kuru çeşme, kuru dere, kuru duvar, kuru ekmek, kuru erik, kuru fasulye, kuru filtre, kuru gürültü, kuru hava, kuru iftira, kuru incir, kurukafa, kuru kafa, kuru kahve, kuru kalabalık, kuru kayısı, kuru kemik, kuru köfte, kuru kuruya, kuru kuyu, kuru laf, kuru meyve, kuru öksürük, kuru pasta, kuru pil, kuru sebze, kurusıkı, kuru soğan, kuru soğuk, kuru söz, kuru tarım, kuru temizleme, kuru üzüm, kuru yemiş, kuru yemişçi, kuru yük, kuru ziraat, kara kuru, tuzu kuru, karaca kuruca, tahtakuruları, armut kurusu, Beypazarı kurusu, dut kurusu, gülkurusu, gül kurusu, insan kurusu, kayısı kurusu, kız kurusu, piç kurusu, tahtakurusu, üzüm kurusu, yaprakkurusu
OKUR
-
Okuyan kimse, okuyucu, kari
Bu iki yazar, çok okuru olmanın tadını çıkarmasını da bilmişlerdir. - Salâh Birsel
Birleşik Kelimeler: okuryazar
URUK
- Soy, sülale
KORUK
-
Henüz olgunlaşmamış ekşi üzüm
Hüseyin Ağa, aşağıda koruk sıkmış, buğulu bardaklarla geldi. - Yusuf Ziya Ortaç
- İçi boş (kabuklu meyve)
Birleşik Kelimeler: koruk lüferi, koruk suyu, koruk şerbeti, dam koruğu
KORKU
-
Bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü
Yarı çocuk kalbimde korku, kapıya yaklaştıkça büyüyor. - Yusuf Ziya Ortaç
-
Kötülük gelme ihtimali, tehlike, muhatara
Yollarda korku kalmadı.
- Gerçek veya beklenen bir tehlike ile yoğun bir acı karşısında uyanan ve coşku, beniz sararması, ağız kuruması, solunum ve kalp atışı hızlanması vb. belirtileri olan veya daha karmaşık fizyolojik değişmelerle kendini gösteren duygu
Ata Sözleri ve Deyimler
- korku dağları bekler (veya aşırır)
- korkudan çıldırmak
- korku düşmek
- korkunun ecele faydası yoktur
- korku saçmak
- korku salmak
- korkusundan altına etmek (veya kaçırmak veya yapmak)
- korku vermek
- korkuya kapılmak
- korkuya kesmek
Birleşik Kelimeler: korku damarı, alan korkusu, can korkusu, ışık korkusu, kapalı yer korkusu, konuşma korkusu, meydan korkusu, ölüm korkusu, su korkusu, yenilik korkusu, yükseklik korkusu
CUK
- "Tam yerine denk gelmek, uygun gelmek, yakışmak" anlamlarındaki cuk oturmak deyiminde geçen bir söz
KOKUCU
- Koku yapan veya satan kimse
KORUCU
- Orman veya kır bekçisi
- Kırsal bölgede güvenlik güçlerine yardımcı olan sivil görevli
Birleşik Kelimeler: köy korucusu