KOROZYON ile Oluşan Kelimeler (KOROZYON Kelime Türetme)
KOROZYON harflerinden oluşan 16 kelime bulunuyor. KOROZYON kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Korozyon kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.
8 Harfli Kelimeler
KOROZYON16
5 Harfli Kelimeler
KORNO7
4 Harfli Kelimeler
OZON9, ZONK8, KORO6, KRON5
3 Harfli Kelimeler
YOZ9, KOZ7, ZOR7, KOY6, YOK6, KOR4
2 Harfli Kelimeler
OY5, YO5, OK3, ON3
OK
- Yayla atılan, ucunda sivri bir demir bulunan ince ve kısa tahta çubuk
- Yön göstermek amacıyla belli yerlere konulabilen, oka benzer işaret
-
At arabası, kağnı vb. araçlarda koşum hayvanlarının bağlandığı ağaç
Dörtnala koşan bir yük arabasının oku böğrüme çarptı. - Ömer Seyfettin
- Bir dairede bir kirişin ortasında bu kirişi gören yayın ortasına indirilen doğru parçası
Ata Sözleri ve Deyimler
- ok atmak
- ok gibi (yerinden) fırlamak
- ok yaydan (veya yayından) çıkmak
Birleşik Kelimeler: ok meydanı, ok yılanı, suoku
ON
- Dokuzdan sonra gelen sayının adı
- Bu sayıyı gösteren 10 ve X rakamlarının adı
- Dokuzdan bir artık
Ata Sözleri ve Deyimler
- on defa (veya kere)
- on parmağı boğazında olmak
- on parmağında on hüner (veya marifet) olmak
- on parmağında on kara
Birleşik Kelimeler: onaltılık, on ayaklılar, onbaşı, onbeşli, on binlerce, on binlik, onbiraylık, on birli, ondörtlük, onikiparmak bağırsağı, onikitelli, on milyonluk, on para, onsekiz, beşon, ayın on dördü
KOR
- İyice yanarak ateş durumuna gelmiş kömür veya odun parçası
-
Büyük acı, üzüntü, sıkıntı, dert
Kimseye göstermedikleri bir kor yanar içlerinde. - Çetin Altan
-
Kırmızı renkli
Gül tenli, kor dudaklı, kömür sürmeli / Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kere öpmeli - Yahya Kemal Beyatlı
Ata Sözleri ve Deyimler
- kor dökmek
- kor gibi
- kor gibi yanmak
Birleşik Kelimeler: akkor
KRON
- Danimarka, Estonya, İsveç, İzlanda Norveç ve Slovakya'nın para birimi
OY
- Bir toplantıya katılanların, bir sorunla ilgili birkaç seçenekten birini tercih etmesi, rey
- Bu tercihi belirten işaret, söz veya yazı
- Seçimlerde kişinin herhangi bir aday veya partiye ait yaptığı tercih
Ata Sözleri ve Deyimler
- oya koymak (veya sunmak)
- oy vermek (veya kullanmak)
Birleşik Kelimeler: oy birliği, oy çokluğu, oy hakkı, oy kâğıdı, oy pusulası, oy sandığı, açık oy, beyaz oy, gizli oy, işari oy, karşı oy, kırmızı oy, yeşil oy, güvenoyu, halkoyu, kamuoyu
- Çeşitli duyguları anlatmak için kullanılan bir seslenme sözü
YO
-
`Hayır` anlamında kullanılan bir söz
Dün bize geldiniz mi? -Yo.
- `Yapmam, istemem, kabul etmem` anlamında kullanılan bir itiraz sözü
-
`Sakın` anlamında kullanılan bir uyarma sözü
Yoo, güvercinlerime dokunmayınız, dedi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
KORO (Kelime Kökeni: İtalyanca coro)
-
Tek veya çok sesli olarak yazılmış bir müzik eserini seslendirmek için bir araya gelen topluluk
Her halkevinde müzik öğretmenlerinin kurduğu korolar vardı. - Necati Cumalı
Birleşik Kelimeler: koro hâlinde
KOY
-
Denizin, gölün küçük girintiler biçiminde karaya doğru sokulduğu bölümü
Sandalını Kaşık Adası'nın bir küçük koyuna çekti. - Sait Faik Abasıyanık
YOK
- Bulunmayan, mevcut olmayan (nesne, kimse vb.), var karşıtı
-
Olmayan, bulunmayan şey
Sen yoktan anlamaz mısın?
-
Yasak
İçki, sigara yok.
-
`Hayır` anlamında kullanılan bir söz
Geldiler mi? -Yok, daha gelmediler.
-
Birbirine karşıt iki cümleden, ikincisinin başına getirilen bir söz
Verdiler, ne âlâ; yok vermediler, döner gelirsin.
-
Birinin söylediği sözlerden genelde kuşkulanıldığında veya sözler hafifsendiğinde kullanılan bir söz
Yok kâğıdı kalmamış, yok mürekkebi iyi değilmiş, hasılı bir alay bahaneler!
Yok ben seni adam ettim, yok haddini bil, yok üstümüze düşeni yapalım. - Attila İlhan
-
Savunulan bir düşünceyi doğrulayan sözün başına getirilir
Yok, doğrusu iyi adam, kim ne derse desin.
Ata Sözleri ve Deyimler
- yok ananın örekesi
- yok canım
- yok devenin başı (veya pabucu veya nalı)
- yok etmek
- yok oğlu yok
- yok olmak
- yok satmak
- yoktan var etmek
- yokum
- yok yok
Birleşik Kelimeler: yok pahasına, yok yere, yok yoksul, yok yılı, vara yoğa, varı yoğu, hiç yoktan
KORNO (Kelime Kökeni: İtalyanca corno)
- Savaşlarda çağrı aracı olarak kullanılan boynuz veya fil dişi boru
- Bir ağızlık, kendi üzerine dolanmış koni biçiminde uzun bir boru ve ağzı genişçe açılan bir kulaklıktan oluşan üflemeli bakır çalgı
KOZ (Kelime Kökeni: Farsça gavz, goz)
- Ceviz
- İskambil oyunlarında diğer kâğıtları alabilen, onlara üstün tutulan belirli renk ve işaretteki kâğıt
-
Başarı fırsatı olan elverişli durum, saldırış ve savunma fırsatı
Başvurduğu bu olağanüstü tabiyede varlığını değil, yokluğunu koz olarak kullanmıştır. - Haldun Taner
- Karşısındakini alt edecek etkili şey
Ata Sözleri ve Deyimler
- koz kırmak
- kozu kaybetmek
- kozunu paylaşmak (veya pay etmek)
- koz vermek
Birleşik Kelimeler: koz helva
ZOR (Kelime Kökeni: Farsça zūr)
-
Sıkıntı veya güçlükle yapılan, kolay karşıtı
Sabır güzel, faydalı fakat zor şeydir. - Burhan Felek
-
Sıkıntı, güçlük, rahatsızlık
Dün gece bütün sinirlerimi bir kâbus işkencesinin zoru altına koyan buhranlı saatler yaşadım. - Etem İzzet Benice
-
Yüküm, mecburiyet
Artık kızının evinde kalışının zordan olduğunu biliyordu. - Necati Cumalı
-
Baskı
Hocaların zoru ile çıkarılmış olan bu kanun yürümedi. - Memduh Şevket Esendal
-
Güçlükle
El ele vermiş polisler kaldırımlardan taşan halk kitlesini zor zapt ediyorlardı. - Haldun Taner
- `Yapamazsın` anlamında kullanılan bir söz
Ata Sözleri ve Deyimler
- zora binmek
- zora gelememek
- zora koşmak
- zor gelmek
- zor kullanmak
- zor oyunu bozar
- zoruna gitmek
- zorunda bırakmak
- zorunda kalmak (veya olmak)
- zorun ne?
- zoru olmak
Birleşik Kelimeler: zor alım, zor bela, zoru zoruna, zar zor, idrar zoru, sidik zoru
ZONK
-
`Zonklamak` anlamındaki zonk zonk atmak, `vücudun bir yeri çok zonklamak` anlamındaki zonk zonk zonklamak deyimlerinde geçer
Sağ koluma bir ok saplanmıştı sanki, bir yerden bir sinir zonk zonk atıyordu. - Nazlı Eray
OZON (Kelime Kökeni: Fransızca ozone)
- Molekülünde üç atom bulunan oksijenden oluşan, ağır kokulu, gaz durumundaki basit element (O3)
Birleşik Kelimeler: ozonometre, ozonosfer, ozonoskop, ozonölçer, ozon ölçüm, ozon tedavisi, ozon yuvarı
YOZ
-
Doğada olduğu gibi kalarak işlenmemiş olan
Yoz toprak. Yoz bitki.
-
Kaba, adi, bayağı
Yoz adam.
- Yozlaşmış, dejenere
- Kısır
-
Davar sürüsü
Yozların Karataş Dağı'na çıkar / Orada tavlanır, malların Üyük - Âşık Ali İzzet