KORKUNÇLAŞTIRMA Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

KORKUNÇLAŞTIRMA harflerini içeren 5 harfli 348 kelime bulunuyor. 5 harfli KORKUNÇLAŞTIRMA kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ÇUŞKA12, ÇARŞI12, ÇAŞIT12, ÇATIŞ12, ÇAKIŞ12, ÇALIŞ12, ÇAMAŞ12, KOŞAÇ12, KAÇIŞ12, LOŞÇA12, TAŞÇI12, ÇORUM11, KOMŞU11, KOŞUM11, OLÇUM11, OLMUŞ11, ÇIKMA10, ÇUMRA10, ÇOKLU10, ÇOMAK10, ÇOMAR10, ÇORLU10, ÇOTUK10, ÇAMUR10, ÇAKIM10, ÇALIM10, KOKUŞ10, KOŞAM10, KOŞMA10, KOŞUL10, KOŞUN10, KOŞUT10, KOŞUK10, KONUŞ10, KOÇMA10, KUMAŞ10, KAMIŞ10, KAMÇI10, MUŞTA10, MANÇU10, MAŞUK10, OTÇUL10, TAŞIM10, UÇARI10, UÇMAK10, UÇMAN10, ARTIŞ9, ARTÇI9, ARŞIN9, AŞKIN9, AŞLIK9, AŞMAK9, AÇMAK9, AÇLIK9, ALMAÇ9, ALKIŞ9, ALMAŞ9, AKKUŞ9, AKÇIL9, AKŞIN9, AKŞAM9, ÇIKAK9, ÇIKAN9, ÇIKAR9, ÇIKRA9, ÇINAR9, ÇIRAK9, ÇITAK9, ÇOKAL9, ÇOLAK9, ÇORAK9, ÇOTRA9, ÇANLI9, ÇARIK9, ÇATIK9, ÇATKI9, ÇAMAT9, ÇALTI9, ÇAKIL9, ÇAKIN9, ÇAKIR9, ÇAKMA9, ÇALIK9, ÇALKI9, ÇALMA9, ÇATMA9, KOÇAN9, KIŞLA9, KOÇAK9, KUŞAK9, KULAÇ9, KANIŞ9, KARIŞ9, KAŞIK9, KAŞLI9, KARŞI9, KAÇMA9, KAÇLI9, KAÇIK9, KALIÇ9, KALIŞ9, KAKIÇ9, KAKIŞ9, KIRAÇ9, LAÇIN9, LAKÇI9, MAÇKA9, NAKIŞ9, ORTAÇ9, ŞIRAK9, ŞUARA9, ŞANLI9, ŞAMAR9, ŞAMAN9, ŞAKUL9, ŞARKI9, ŞATIR9, TOKAÇ9, TIRAŞ9, TIKAÇ9, TURAÇ9, TANIŞ9, TAŞLI9, TAŞIL9, TAŞMA9, TAÇLI9, UTANÇ9, ARKAÇ8, ALNAÇ8, ALÇAK8, AKTAŞ8, ÇANAK8, ÇANTA8, ÇARKA8, ÇATAK8, ÇATAL8, ÇAKAL8, ÇAKAR8, ÇAKRA8, ÇALAK8, ÇALAR8, KOMUT8, KONUM8, KRAÇA8, KAŞAR8, KAŞAN8, KAÇTA8, KAÇAK8, KAÇAR8, KALÇA8, KAKAÇ8, LOKUM8, LAÇKA8, MORUK8, NALÇA8, NAÇAR8, OKUMA8, ŞALAK8, ŞAKAK8, TORUM8, TRANŞ8, TAŞAK8, TARAŞ8, TALAŞ8, TAŞRA8, ARMUT7, ARTIM7, AROMA7, ATMIK7, ALKIM7, IRMAK7, IRAMA7, KOMAR7, KONMA7, KOKMA7, KONUK7, KORUK7, KORUN7, KONUR7, KONUT7, KORKU7, KURAM7, KURMA7, KURON7, KUMAN7, KUMAR7, KUMLA7, KATIM7, KALIM7, KAKIM7, KIRMA7, KILMA7, LOKMA7, MIRRA7, MURAT7, MORAL7, MONAT7, MARTI7, MARON7, MANTO7, MANTI7, MAKUL7, MAKTU7, MAKRO7, MARUL7, NOTAM7, NAMLI7, NAMLU7, ORTAM7, ORMAN7, ORALI7, OTLUK7, OTAMA7, OKLUK7, ONMAK7, ONLUK7, ONAMA7, OLMAK7, ROMAN7, RAKIM7, TOMAR7, TOMAK7, TOKLU7, TONLU7, TORUN7, TORUL7, TINMA7, TIMAR7, TIKMA7, TURNO7, TUMAN7, TANIM7, TARIM7, TAKIM7, UTMAK7, ULAMA7, ARKIT6, ARTMA6, ARTIN6, ARTIK6, ANMAK6, ANLIK6, ANLAM6, ANTLI6, ATMAK6, ANALI6, ALMAN6, ALMAK6, ALTIN6, ALTIK6, AKLIK6, AKKOR6, AKMAK6, AKMAN6, AKONT6, ALARM6, AKORT6, ITLAK6, ILTAR6, KONAK6, KOLAN6, KOTAN6, KORNA6, KORAL6, KITAL6, KOTRA6, KUTAN6, KURAL6, KURNA6, KURAK6, KOALA6, KULAK6, KUKLA6, KARIK6, KARIN6, KANTO6, KANIK6, KANIT6, KANLI6, KANMA6, KARLI6, KATIK6, KATKI6, KATLI6, KATMA6, KATIR6, KARUN6, KARMA6, KAMAN6, KALIN6, KALIT6, KALMA6, KALIK6, KAKAO6, KAKMA6, KIRAN6, KIRAT6, LORTA6, MANAT6, MARKA6, MARAL6, MALAK6, MAKTA6, MAKAT6, MAKAK6, MATLA6, NOKTA6, NOKRA6, NATUK6, NATIR6, ORTAK6, OTLAK6, OKTAN6, ONLAR6, RAMAK6, RAKUN6, RAKOR6, RAKAM6, RAUNT6, TONLA6, TORNA6, TORAK6, TIRAK6, TURNA6, TURAN6, TANRI6, TANIK6, TAKMA6, UKALA6, ANLAK5, ALKAN5, AKLAN5, AKTAR5, AKRAN5, KARAT5, KRANK5, KARAR5, KANAL5, KANAT5, KANKA5, KATAR5, KALAN5, KALAK5, TARAK5, TARLA5, TALAN5, TALAK5, TAKLA5

ANLAK

[isim]

[ruh bilimi]

  • Zekâ

ALKAN (Kelime Kökeni: Fransızca alcane)

[isim]

[kimya]

  • Doymuş alifatik hidrokarbonların genel adı, parafin

AKLAN

[isim]

[coğrafya]

  • Sularını bir denize veya göle gönderen bölge, maile

    Karadeniz aklanı.

  • Bir dağ sırasının yamaçlarından her biri

AKTAR (Kelime Kökeni: Arapça ʿaṭṭār)

[isim]

  • Baharat veya güzel kokular satan kimse veya dükkân
  • İğne, iplik, baharat, zarf, kâğıt, tütün vb. satılan dükkân

AKRAN (Kelime Kökeni: Arapça aḳrān)

[isim]

  • Yaş, meslek, toplumsal durum vb. bakımından birbirine eşit olanlardan her biri, boydaş, böğür, taydaş, öğür

    Babası silik, adsız bir berberken çocuk bütün akranlarını çekerek dükkânını canlandırdı. - Necati Cumalı

KRANK (Kelime Kökeni: İngilizce crank)

[isim]

[teknik]

  • Bir motorda biyellerin doğrusal hareketini dairesel harekete çeviren dingil
  • Sac, çinko, dökme demir, bakır vb. borunun yönünü değiştirmeye yarayan kıvrım

Birleşik Kelimeler: krank mili

KARAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳarār)

[isim]

  • Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı

    Bu kararı söyleyen sesin tesiri gözlerimizi yaşla doldurdu. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

[hukuk]

  • Herhangi bir durum için tartışılarak verilen kesin yargı, hüküm

    Yargıç kararı.

  • Bu yargıyı bildiren belge

    Mahkeme kararını aldı.

  • Değişmeyen, düzenli durum, düzenlilik, yöntemlilik
  • Değişmez olma

    Havanın hiç kararı yok.

  • Tam ölçüsünde, ne az ne çok

    Yemeğin tuzu karar.

[müzik]

  • Türk müziğinde, taksim yaparken ana makama dönüş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karara bağlamak
  • karara kalmak
  • karar almak
  • karar altına almak
  • karara varmak
  • karar bulmak
  • kararında bırakmak
  • karar kılmak
  • karar vermek

Birleşik Kelimeler: kararname, bir karar, kavlükarar, nihai karar, orta karar, tashihikarar, ara kararı, arama kararı, gıyap kararı, görevsizlik kararı, göz kararı, hakem kararı, mahkeme kararı, takipsizlik kararı

KANAL (Kelime Kökeni: Fransızca canal)

[isim]

  • Bazı bölgeleri sulamak, kurutmak amacıyla veya gemilerin işlemesine elverişli, insan eliyle açılmış su yolu

    Süveyş Kanalı.

    Panama Kanalı.

  • Telefon, telgraf, radyo, televizyon vb. araçlarla iletişimi sağlayan yol, hat

    Bir kanaldan ötekine geçerken aldığı yüklü transfer bedelini nasıl ödeyecekti bu kadın? - İnci Aral

  • Tahtanın liflerine dik yönde açılan kırlangıç kuyruğu biçimli girinti

[anatomi]

  • İçinden damar, sinir veya bir sıvı geçen yol

[coğrafya]

  • İki kıyı arasındaki dar ve derin deniz

    Mozambik Kanalı.

Birleşik Kelimeler: atmık kanalı, hava kanalı, öd kanalı, reçine kanalı, yarım daire kanalları

KANAT

[isim]

  • Kuşlarda ve böceklerde uçmayı sağlayan organ

    Bir daldan hızla geçip gitti bir kuş kanadı / Sessizlik bir tüy gibi bir dakika sallandı / Pırıldadı bir ateş böceği sarmaşıkta - Halit Fahri Ozansoy

  • Balıklarda yüzgeç
  • Bir uçağın havada durmasını sağlayan taşıyıcı aerodinamik güçlerin etkilediği yatay yüzey
  • Kapı, pencere, dolap gibi dikine açılıp kapanan şeylerin kapağı

    Bir müddet kapı kanatlarının kenarlarını okşarcasına yokladı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Yan, taraf

    Perde kanadı.

  • Meclis, parti vb. topluluklarda düşünce yönünden özellik gösteren taraflardan her biri

    Partinin sol kanadı.

  • Fırıldak biçiminde olan şeylerde kol

    Yel değirmeni kanadı.

    Pervane kanadı.

  • Angıç

[askerlik]

  • Savaş düzenindeki ordunun iki yanından her biri, cenah

    Ordunun sağ kanadı.

[spor]

  • Futbol, hentbol vb. takım oyunlarında hücum hattının sağ ve sol bölümü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kanadı altına almak
  • kanat açmak
  • kanat alıştırmak
  • kanat çırpmak
  • kanat germek

Birleşik Kelimeler: çakırkanat, kın kanat, kızılkanat, sağ kanat, sarıkanat, yelkenkanat, burun kanadı, kazkanadı, kuşkanadı, pencere kanadı

KANKA

[isim]

[teklifsiz konuşmada]

  • Kardeş kadar yakın olan kimse

KATAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳiṭār)

[isim]

  • Tren

    Kendisini getiren metro katarı yoluna devam edip karanlık tünelde kaybolmuştu. - Osman Aysu

  • Taşıt dizisi

    Otomobil katarı. Yük katarı.

  • Bir arada giden veya uçan hayvan dizisi

Birleşik Kelimeler: sürat katarı, turna katarı, yük katarı

KALAN

[sıfat]

  • Kalma işini yapan
  • Artan, mütebaki

    Kalan on lirayı Aliş'e verdim. - Halikarnas Balıkçısı

[isim]

[matematik]

  • Bir çıkarmanın sonucu

[isim]

[matematik]

  • Bölme işleminde bölünenden artan sayı

KALAK

[isim]

[halk ağzında]

  • Burun, burun ucu
  • Gelin tacı
  • Tezek yığını

TARAK

[isim]

  • Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç

    Bir ay boyunca, kırlaşan saçlarına tarak sürmedi. - Lâtife Tekin

  • Bahçıvanlıkta toprağın taşını ayıklamak için kullanılan, ucu bu biçimde olan araç, tırmık
  • Dokuma tezgâhlarında, dişleri arasından arış ipliklerinin geçtiği tarak biçiminde araç
  • Bazı kuşların başında bulunan yelpaze biçiminde tepelik

[anatomi]

  • İnsanda ayağın yüksek olan üst bölümü

[hayvan bilimi]

  • Suda yaşayan hayvanlarda solungaç

[hayvan bilimi]

  • Yassı solungaçlılardan, kabukları yuvarlak, yelpaze biçiminde bir yumuşakça (Pecten)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tarak vurmak

Birleşik Kelimeler: tarak dubası, tarak işi, tarak kemiği, tarak otu, tas tarak, ayak tarağı, çobantarağı, deniztarağı, taşçı tarağı

TARLA

[isim]

  • Tarıma elverişli olan, sınırlı ve belirli toprak parçası

    Denizciler aralarında, karadaki tarla sahiplerinden çok daha fazla, hem çok daha candan yardımlaşırlar. - Halikarnas Balıkçısı

  • Deniz hayvanlarının çok olduğu yer

    İstiridye tarlası. Midye tarlası.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tarla açmak
  • tarlada izi olmayanın harmanda sözü (veya yüzü) olmaz
  • tarlanın taşlısı, karının (veya kadının) saçlısı
  • tarlayı taşlı, kızı kardeşli yerden almalı

Birleşik Kelimeler: tarla faresi, tarla kuşu, tarla sıçanı, bamyatarlası, çeltik tarlası, dalyan tarlası, mayın tarlası