KOPÇASIZ Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

KOPÇASIZ harflerini içeren 4 harfli 23 kelime bulunuyor. 4 harfli KOPÇASIZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ÇIPA12, PAZI12, POSA10, PASO10, SOPA10, SIPA10, KAPI9, SAÇI9, AZIK8, AÇIK8, AÇKI8, ÇAKI8, KOZA8, KAÇI8, KAZI8, ZOKA8, ASIK6, ASKI6, ISKA6, KOSA6, KAOS6, KISA6, SAKO6

ASIK

[sıfat]

  • Somurtkan

    O zaman işin rengi değişir, asık yüzünün morluğu uçup giderdi. - Orhan Kemal

  • Asılı

Birleşik Kelimeler: asık surat, yüzü asık

ASKI

[isim]

  • Üzerine herhangi bir şey asmaya yarar nesne

    Durumu hiç değilse bir süre kurtarmak için giysiyi bir askıya takıp duvardaki çiviye astım. - Ayla Kutlu

  • Elbise, gömlek, tişört, ceket gibi elbiselerin kırışmadan düzgün bir biçimde elbise dolabına asılması için insan omzu biçiminde tasarlanmış, bazılarının altında pantolon asmak için düz bir çıta, bazılarının her iki kenarında etek asmak için çengel bulunan alet, elbise askısı
  • Pantolon veya giysilerin düşmesini önlemek için omuzdan aşırılan bağ
  • Artırma, eksiltme vb. resmî iş ilanlarının ilgili daire duvarında belli bir zaman süresince asılı durması
  • Hastanelerde kırık kol veya bacakların asılarak tutturulduğu araç
  • Çay, kahve taşımaya yarar kahveci tepsisi, fener
  • Saklanmak için tavana asılmış dizi veya hevenk

    Üzüm askısı. Ayva askısı.

  • Yeni yapılan yapıların çatısına, ev sahibi tarafından usta için veya düğün arabalarına düğün sahibi tarafından arabacı için armağan olarak asılan kumaş
  • Gelinin odasına asılan süs
  • Kadınların kullandığı altın dizisi veya zincirli mücevherat
  • Düğünlerde geline yakınları tarafından takılan hediye
  • İpek böceğinin kozasını sarması için yanına konulan çalı çırpı
  • Saz şairleri arasında yapılan deyiş yarışında üstün gelene verilmek için duvara asılan kumaş, tabanca vb. ödül

Ata Sözleri ve Deyimler

  • askıda bırakmak
  • askıda kalmak
  • askı olmak
  • askıya almak
  • askıya çıkarmak
  • askıya çıkmak

Birleşik Kelimeler: bağırsak askısı, boru askısı, elbise askısı, su askıları

ISKA

[isim]

[argo]

  • Üzerinde durmama, önem vermeme
  • Boşa çıkarma, rast getirememe

    Güzel bir orta ile gole mal olan bir ıskayı ayırt edemez. - Haldun Taner

  • Hedefi tutturamama, amaca ulaşamama

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ıska geçilmek
  • ıska geçmek

KOSA (Kelime Kökeni: Rusça)

[isim]

  • Bir tür uzun saplı orak

KAOS (Kelime Kökeni: Fransızca chaos)

[isim]

  • Evrenin düzene girmeden önceki biçimden yoksun, uyumsuz ve karışık durumu

[mecaz]

  • Kargaşa

KISA

[sıfat]

  • Boyu, uzunluğu az olan, uzun karşıtı

    Kısa boylu Japon cinsi bile sporla üç parmak uzadı. - Ahmet Haşim

  • Az süren, uzun olmayan

    Türk milleti en kısa zaman içinde yeni harflerle okumaya, yazmaya başladı. - Etem İzzet Benice

  • Ayrıntısı çok olmayan

    Kısa bilgi. Kısa yazı.

[isim]

  • Kısa olan şey

    Uzun lafın kısası.

[zarf]

  • Kısaca, kısaltarak

    Kısa konuştu.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kısa günün kârı
  • kısa günün kârı az olur
  • kısa kes Aydın havası olsun
  • kısa kesmek
  • kısa tutmak

Birleşik Kelimeler: kısa çizgi, kısa dalga, kısa devre, kısa far, kısa görüşlü, kısa kafalı, kısa mesafe, kısa mesaj, kısa ömürlü, kısa ünlü, kısa vadeli, kısayol, kısa yoldan, sözün kısası

SAKO (Kelime Kökeni: İtalyanca sacco)

[isim]

[eskimiş]

  • Paltoya benzer bir tür üstlük

    Hava sıcak, arkasındaki uzunca sako omuzlarından sarkıyor, fesi terden yapışıyor ancak aldırmıyor, yürüyordu. - Memduh Şevket Esendal

AZIK

[isim]

  • Gereken yiyecek ve içecek şeyler, nevale

    Kimi azık torbasını, kimi yanındakinin kaba budunu yastık yapmıştı kafasına. - Reşat Enis

Birleşik Kelimeler: yol azığı

AÇIK

[sıfat]

  • Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı

    Açık pencereden, pastırma yazının mavi ışıkları girmekte. - Erendiz Atasü

  • Engelsiz, serbest

    Açık yol.

  • Örtüsüz, çıplak

    Yolcuların hepsi indikten sonra Mehmet Akif göründü, beni açık başıyla selamladı. - Ahmet Kabaklı

  • Boş

    Kâğıtta açık yer kalmadı.

  • Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal

    Açık kadro.

  • Aralığı çok

    Açık adımlarla.

  • Çalışır durumda olan

    Bazı dükkânları açık olan caddeden sola saptılar. - Ömer Seyfettin

  • Kolay anlaşılır, vazıh

    Açık, dobra sualleriyle karşısındakinin en azından keyfini kaçırır. - Emine Işınsu

  • Gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen

    Bu adamın her işi açıktır.

  • Her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen

    Her çeşit kafa ve gönül fırtınalarına açık bir adamdı o. - Tarık Buğra

  • Rengi koyu olmayan, koyu karşıtı

    Açık sarı saçlı, zayıf bir kadın keman çalıyordu. - Ömer Seyfettin

  • Sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan (kitap, resim, film vb.)

[zarf]

  • Belirgin bir biçimde

    İnsan, mağlubiyetini bu kadar açık kabul eder mi? - Mahmut Yesari

[isim]

  • Bir gereksinimin karşılanamaması durumu

    Bütçe açığı.

    Ülkenin doktor açığı.

[isim]

  • Belli bir yerin biraz uzağı

    Tren yolu nehrin açığından geçer.

[isim]

  • Denizin kıyıdan uzakça olan yeri

    Limanda bilinen gemiler, oysa açıklardadır. - Behçet Necatigil

Ata Sözleri ve Deyimler

  • açığa çıkarmak
  • açığa çıkarmak
  • açığa çıkarmak
  • açığa çıkmak
  • açığa vurmak
  • açığı çıkmak
  • açığını aramak
  • açığını bulmak
  • açığını kapamak (veya kapatmak)
  • açık ağız aç kalmaz
  • açık düşmek
  • açık etmek
  • açık kapamak
  • açık kapı bırakmak
  • açık konuşmak
  • açık olmak
  • açık olmak
  • açık söylemek
  • açıkta bırakmak
  • açıkta kalmak (veya olmak)
  • açık tutmak
  • açık vermek
  • açık yaraya tuz ekilmez

Birleşik Kelimeler: açık açık, açık ağıl, açıkağız, açık ağızlı, açık alan, açık ara, açık artırma, açık bilet, açık bono, açık bölge, açık büfe, açık celse, açık ciro, açık çek, açık deniz, açık devre, açık dolaşım sistemi, açık durum, açık duruşma, açık düşmek, açık eksiltme, açık elli, açık fikirli, açık giyim, açık görüş, açıkgöz, açık gri, açık hava, açık hece, açık hesap, açık imza, açık işletme, açık kahverengi, açık kalp ameliyatı, açık kalpli, açık kapı, açık kart, açık kestane, açık kırmızı, açık kredi, açık liman, açık lise, açık maaşı, açık mavi, açık mektup, açık ordugâh, açık oturum, açık oy, açık öğretim, açık önerme, açık pazar, açık pembe, açık piyasa, açık poliçe, açık raf, açık rejim, açık saçık, açık saman rengi, açık sarı, açık sayım, açık seçik, açık senet, açık sözlü, açık şehir, açık taşıt, açık teşekkür, açık tohumlular, açık toplum, açık tribün, açık yara, açık yeşil, açık yol, açık yürekli, açık zaman, ağzı açık, alnı açık, bahtı açık, başı açık, eli açık, gözü açık, kapısı açık, sağ açık, sofrası açık, sol açık, ucu açık, uğuru açık, yarı açık cezaevi, açığa alınmak, açığa almak, açıktan açığa, bütçe açığı, dış ticaret açığı

AÇKI

[isim]

  • Bir cismin yüzeyi üzerinde sert bir madde veya bir araç sürterek onu düzleştirip parlatma, perdah
  • Demircilikte delik büyütmekte kullanılan araç
  • Anahtar
  • Her türlü açma aracı

ÇAKI

[isim]

  • Açılıp kapanan bir veya birkaç ağızlı küçük cep bıçağı

    İki çocuk tahta saplı bir çakı ile kollarını çizdiler. - Ömer Seyfettin

  • Denizçakısı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çakı gibi
  • çakı suyu kesiyor

Birleşik Kelimeler: sustalı çakı, denizçakısı

KOZA (Kelime Kökeni: Farsça ġūze)

[isim]

[bitki bilimi]

  • İçinde tohum veya krizalit bulunan korunak, kozalak

    Pamuk kozası. İpek kozası.

  • İpek böceğinin ördüğü ve içine kapandığı korunak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • koza çekmek
  • kozasına çekilmek

KAÇI

[zamir]

  • Ne kadarı, kaç kişi

    Bunların kaçı sana ait?

    Kaçına belge verilecek?

Birleşik Kelimeler: birkaçı

KAZI

[isim]

  • Bir yeri kazma işi, hafriyat
  • Yer altındaki tarihsel değeri olan şeyleri, yapıları ortaya çıkarmak amacıyla arkeologlarca toprağın belli kurallara ve yöntemlere göre kazılması, araştırılması
  • Hak (II)

Birleşik Kelimeler: kazı bilimi, kurtarma kazısı, temel kazısı

ZOKA (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

  • Büyük balıkları tutmakta kullanılan, küçük balık biçiminde, ucu iğneli kurşun parçası

[argo]

  • Aldatıcı şey, tuzak, hile

Ata Sözleri ve Deyimler

  • zokayı yutmak