KOPÇALI Harflerini İçeren 3 Harfli Kelimeler

KOPÇALI harflerini içeren 3 harfli 21 kelime bulunuyor. 3 harfli KOPÇALI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ÇAP10, LOP8, ALP7, AÇI7, ÇOK7, KOÇ7, KAP7, KIÇ7, LAP7, PAK7, PAL7, ÇAL6, ÇAK6, KAÇ6, AKI4, ALO4, KOL4, KIL4, LOK4, KAL3, LAK3

KAL

[isim]

[madencilik]

  • Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi

Birleşik Kelimeler: kalhane

[isim]

[eskimiş]

  • Söz, lakırtı, laf

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kale almamak

LAK

[isim]

  • Uzak Doğu'da yetişen Amerikan elmasından çıkan zamk
  • Boyacılıkta kullanılan, kırmız böceğinin üst deri bezlerinin salgıladığı madde

AKI

[isim]

[fizik]

  • Herhangi bir kuvvet alanında, belli bir düzlemin belli bir bölümünden geçtiği varsayılan güç çizgileri, seyelan

Birleşik Kelimeler: ışık akısı, ışınım akısı

ALO (Kelime Kökeni: Fransızca allô)

[ünlem]

  • Telefon konuşmasına başlarken kullanılan bir seslenme sözü

[argo]

  • (alooo) Kendisine bakmasını veya kendisiyle ilgilenmesini istediği kişiye karşı söylenen seslenme sözü

KOL

[isim]

[anatomi]

  • İnsan vücudunda omuz başından parmak uçlarına kadar uzanan bölüm
  • Giyside vücudun bu bölümünü saran parça

    Kara yağız oğlan yalandan gözlerinin yaşını pembe mintanının kollarına siliyordu. - Osman Cemal Kaygılı

  • Makinelerde tutup çevirmeye, çekmeye yarayan ağaç veya metal parça

[anatomi]

  • Koyun, dana, kuzu vb.nde ön ayağın üst bölümü

[bitki bilimi]

  • Ağaçlarda gövdeden ayrılan kalın dal

[müzik]

  • Bazı çalgıların elle tutulan sap bölümü
  • Koltuk, divan vb.nin yan tarafında bulunan dayanmaya yarayan parça
  • Bir şeyin ayrıldığı bölümlerden her biri, dal (I), kısım, şube, branş

    Türk Dil Kurumunun bilim ve uygulama kolları.

[tarih]

  • Karakol

    Lakin böyle kardan yolların örtüldüğü bu gecede, koldan korku yoktu. Rahatça eğlenebilirlerdi. - Refik Halit Karay

  • İş takımı, ekip, grup

    Öteki koldaki iki hamlacıdan birisi acınacak bir zayıflıktaydı. - Sait Faik Abasıyanık

[askerlik]

  • Kanat

    Sağ kol. Sol kol.

  • Dizi, düzen

    Yürüyüş kolu.

[denizcilik]

  • Bir halat oluşturan bükülmüş lif demetlerinden her biri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kola çıkmak
  • kol atmak
  • kol gezmek
  • kol kanat olmak (veya germek)
  • kolları kopmak
  • kollarını açmak
  • kollarının arasına almak
  • kollarını sallaya sallaya gelmek
  • kolları sıvamak
  • kolu kanadı kırılmak
  • koluna girmek
  • koluna kuvvet
  • kolunda altın bileziği olmak
  • kol uzatmak
  • kol vermek
  • kol vurmak

Birleşik Kelimeler: kolağası, kol ağzı, kol akımı, kol bağı, kolbastı, kolbaşı, kol böreği, kol değirmeni, kol demiri, kol emekçisi, kol kapağı, kol kemiği, kol kola, kol nizamı, kol saati, beşinci kol, çift kol, eğitsel kol, kafakol, karakol, karpuz kol, ön kol, sağkol, sağ kol, takma kol, kolu uzun, cırcır kolu, çengi kolu, dağ kolu, deve kolu, imdat kolu, iş kolu, kantar kolu, kapı kolu, keşif kolu, kumanda kolu, sürgü kolu, tulumba kolu, vites kolu, yay kolu, yürüyüş kolu, zuhuri kolu

KIL

[isim]

  • Bazı hayvanların derisinde, insan vücudunun belli yerlerinde çıkan, üst deri ürünü olan ipliksi uzantı
  • Keçi tüyü

[sıfat]

  • Keçi tüyünden yapılmış veya dokunmuş olan

    Sana kız mı verirler / Kıl şalvar giymeyincek - Halk türküsü

[sıfat]

[argo]

  • Huysuz, geçimsiz (kimse)

[bitki bilimi]

  • Bitkilerde görülen, genellikle silindirimsi, içi boş, çok ince uzantı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kıl (kadar) kalmak
  • kıl gibi
  • kılı kıpırdamamak
  • kılı kırk yarmak
  • kılına dokunmamak
  • kılına halel gelmemek
  • kılını (bile) kıpırdatmamak (veya oynatmamak)
  • kıl kapmak
  • kıl olmak

Birleşik Kelimeler: kıl burun, kıl çadır, kıl dönmesi, kılkapan, kıl keçisi, kılkıran, kıl kurt, kılkuyruk, kıl kuyruk, kıl otu, kıl payı, kıl testere, kıl yumağı, kılı kılına, emici kıllar

LOK (Kelime Kökeni: İngilizce lock)

[isim]

[denizcilik]

  • Gemileri, farklı iki su düzeyinin birinden öbürüne aşırmak için yapılmış ara havuz

ÇAL

[isim]

[halk ağzında]

  • Taşlık yer, çıplak tepe

[isim]

  • Denizli iline bağlı ilçelerden biri

ÇAK (Kelime Kökeni: Farsça çāk)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Yırtık, yarık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çak çak olmak

KAÇ

[sıfat]

  • Herhangi bir şeyin niceliğini sormak için kullanılan soru sıfatı

    Yakup Kadri'nin romanlarının kaç dile çevrildiğini bilen bile yoktur. - Çetin Altan

  • Birçok

    Kaç gündür ben de bunu söyleyecektim, söyleyemiyorum. - Orhan Kemal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kaç baharın yoğurdunu yemek
  • kaç para eder?
  • kaç paralık (adam veya şey)
  • kaç parça olayım!
  • kaç zamandır

Birleşik Kelimeler: kaç kaç, kaça kaç, kaçın kurası

ALP

[sıfat]

  • Yiğit, kahraman

Birleşik Kelimeler: alperen, alpyıldızı

AÇI

[isim]

[matematik]

  • Birbirini kesen iki yüzey veya aynı noktadan çıkan iki yarım doğrunun oluşturduğu geometrik biçim, zaviye

[mecaz]

  • Görüş, bakım, yön, anlayış biçimi

    Her oyunda, ele aldığım konu için yeni bir şekil, dramatik açıdan ve sahneleme açısından yeni bir üslup bulmaya çalışıyorum. - Nazım Hikmet

Birleşik Kelimeler: açıortay, açıölçer, açı ölçüm, bütünler açı, çevre açı, dar açı, dış açı, dış ters açı, dik açı, doğru açı, geniş açı, iç ters açı, komşu açı, merkez açı, ölü açı, sınır açı, tam açı, ters açı, tümler açı, yöndeş açılar, bakış açısı, görme açısı, görüş açısı, saat açısı, tepe açısı

ÇOK

[sıfat]

  • Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı

    Bana matematik çok kolay geldi. - Falih Rıfkı Atay

[zarf]

  • Aşırı bir biçimde

    Biz çocuklar evimizi çok beğendik. - Ayla Kutlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çok baharın otunu yemek
  • çok bilen (veya söyleyen) çok yanılır
  • çok el ya yağmaya ya yolmaya
  • çok gelmek
  • çok gezen tavuk ayağında pislik getirir
  • çok görmek
  • çok havlayan köpek ısırmaz
  • çok koşan çabuk (veya çok veya tez) yorulur
  • çok naz âşık usandırır
  • çok olmak
  • çok söyleme arsız edersin, aç bırakma hırsız edersin
  • çok söylemek
  • çok şey!
  • çok şükür
  • çok yaşayan (veya okuyan) bilmez, çok gezen bilir

Birleşik Kelimeler: çok anlamlı, çok ayaklılar, çokbilmiş, çok çok, çok düzlemli, çok eşli, çok fazlı, çok geçmeden, çokgen, çok gizli, çok gözeli, çok hücreli, çok karılı, çok katlı otopark, çok kısa dalga, çok kocalılık, çok ortaklı, çok partili, çoksatar, çok sesli, çok sözlü, çok şiddetli fırtına, çok tanrıcı, çok tanrılı, çok taraflı, çok terimli, çok uluslu, çok yanlı, çok yıllık, çok yönlü, çok yüzlü, az çok, birçok, pek çok, birçoğu

KOÇ

[isim]

  • Damızlık erkek koyun

[mecaz]

  • Sağlıklı, gürbüz genç erkek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • koça boynuzu yük değil

Birleşik Kelimeler: koçbaşı, koçboynuzu, koç burunlu, koç katımı, koç yiğit, koç yumurtası

[isim]

[spor]

  • Çalıştırıcı
  • Kişilerin liderlik veya yöneticilik özelliklerini, becerilerini geliştirmeye yönelik, belli bir amacı hedefleyerek daha etkili sonuçlara ulaşmasını sağlamak için çalışan kimse

Birleşik Kelimeler: yaşam koçu

[isim]

[gök bilimi]

  • Zodyak üzerinde Balık ile Boğa arasında bulunan takımyıldızın adı, Hamel

KÂP (Kelime Kökeni: Arapça kaʿb)

[isim]

[eskimiş]

  • Aşık kemiği

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kâbına varamamak

[isim]

  • İçi gaz, sıvı veya katı herhangi bir maddeyi alabilen oyuk nesne
  • Kap kacak
  • Türlü şeylerin taşınması veya saklanması için kullanılan torba, kılıf, çanta, sepet, sandık vb
  • Kapak, cilt

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kabına sığmamak

Birleşik Kelimeler: kap kacak, bileşik kap, birleşik kap, ayakkabı, deney kabı, kurutma kabı, su kabı, bileşik kaplar, birleşik kaplar

[isim]

  • Gövdeyi omuzların üstünden çepeçevre saracak biçimde yapılan bir tür üst giysisi
  • Kadınların giydiği kolsuz üstlük