KOPÇALANMAK Harflerini İçeren 7 Harfli Kelimeler

KOPÇALANMAK harflerini içeren 7 harfli 23 kelime bulunuyor. 7 harfli KOPÇALANMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

POMAKÇA16, ÇAPLAMA15, KAPAMAÇ15, KAMPALA12, KAPAMAK12, KAPANMA12, KAMPANA12, KAPLAMA12, KAMANÇO12, PAKLAMA12, ÇALKAMA11, KOLAÇAN11, KAÇAMAK11, PALANKA11, KOKLAMA9, OKLAMAK9, OKLANMA9, ANLAMAK8, ALMANAK8, AKLAMAK8, AKLANMA8, KANLAMA8, KANAMAK8

ANLAMAK

[-i]

  • Bir şeyin ne demek olduğunu, neye işaret ettiğini kavramak

    Yıldızın hemen altında, namluya benzer bir başka şekil var, bunun bir tabanca olduğunu anlamakta gecikmiyorum. - Ahmet Ümit

  • Yeni bilgileri eskileriyle bir araya getirerek sonuç niteliğinde başka bir bilgi edinmek
  • Sorup öğrenmek
  • Doğru ve yerinde bulmak

    Hani bunu anladık ama!

  • Birinin duygularını, istek ve düşüncelerini sezebilmek

    Kabul etmeyeceğini ben daha o gün anlamıştım. - Mithat Cemal Kuntay

[-den]

  • Bir şey hakkında bilgisi bulunmak

    Hele bir de denizcilikten anlamıyorsanız su üstünde bahadırlık göstermek yerine beceriksizlik göstereceksiniz demektir. - İsmet Özel

[nesnesiz]

[-den]

  • Yarar sağlamak

    Bu ilaçtan hiçbir şey anlamadım.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • anladımsa arap olayım
  • anlarsın ya!
  • anlayalım!
  • anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az
  • anlayıp dinlemek

ALMANAK (Kelime Kökeni: Fransızca almanach)

[isim]

  • Yıllık

    Almanağın dörtte üçü istatistik ve grafiklerle dolu idi. - Memduh Şevket Esendal

AKLAMAK

[-i]

[hukuk]

  • Suçsuz veya borçsuz olduğu yargısına vararak birini temize çıkarmak, tebriye etmek, ibra etmek

    Bir kitabın çok satmasında o kitabı aklayıcı nedenler pek özel durumlara bağlıdır. - Necati Cumalı

AKLANMA

[isim]

[hukuk]

  • Aklanmak işi

KANLAMA

[isim]

  • Kanlamak işi

KANAMAK

[nesnesiz]

  • Vücudun herhangi bir yerinden kan akmak, kan gelmek

[mecaz]

  • Manevi acılar yeniden etkisini duyurmak, depreşmek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kanayan yara olmak

KOKLAMA

[isim]

  • Koklamak işi

OKLAMAK

[nesnesiz]

  • Ok gibi fırlamak

[-i]

  • Okla vurmak

OKLANMA

[isim]

  • Oklanmak işi

ÇALKAMA

[isim]

  • Çalkamak işi

[sıfat]

  • Çalkalanarak yapılan

    Çalkama ayran.

KOLAÇAN

[isim]

  • Herhangi bir amaçla çevreyi dolaşıp pek belli etmeksizin gözden geçirme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kolaçan etmek

KAÇAMAK

[isim]

  • Hoş görülmeyen bir şeyi ara sıra yapma

    İnan bana, erkeğin elinde armağanla gelmesi, kaçamağını bağışlatmak içindir. - Ayşe Kulin

  • Bir şeyi belli etmeden, gizlice yapmaya çalışma

    Bununla beraber çok üzüntü içinde olduğunu da kaçamakla bana bakan gözlerinden anlıyordum. - Aka Gündüz

  • Bir şeyden kaçınma yolu

    Bir kaçamak noktası bularak...

  • Kaçacak yer, özellikle çobanların sürüyü barındırmak, saklamak için yaptıkları yer

[sıfat]

  • Başkalarına belli etmeden, gizlice yapılan

    Yatak odasında üzerindekileri çıkarırken boy aynasına kaçamak bir bakış fırlattı. - Elif Şafak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kaçamak yapmak

Birleşik Kelimeler: kaçamak yol

[isim]

[halk ağzında]

  • Mısır unundan yapılan yağlı bir yemek

PALANKA (Kelime Kökeni: Sırpça)

[isim]

[tarih]

  • Ağaç ve toprakla yapılmış, hendekle çevrilmiş küçük hisar

    Hasan Paşa palankası civarındaki hanlara geldiklerinde eşkıya hücumuna uğradılar. - Falih Rıfkı Atay

KAPAMAK

[-i]

  • Bir açıklığı örtmek için bir şeyi, açık yerin üzerine getirmek

    Hasan, yıldırımla vurulmuş gibi hemen kapıyı kapadı, kaçtı. - Halide Edip Adıvar

  • Hava bulutlarla kaplanmak, sıkıntılı bir hâl almak
  • Bir şeyin görünmesine engel olmak

    Bu yapı manzarayı kapadı.

  • Geçişi engellemek

    Kar yolu kapamıştı.

  • Tıkamak, içini doldurmak

    Çukuru kapamak.

  • Su, elektrik gelişini kesmek

    Elektriği kapadı.

  • Çalışamaz, görev ve iş yapamaz duruma getirmek

    Fabrikayı kapamışlar. Gazeteyi kapadılar.

  • Üzerinde durmamak, bir şey üzerinde konuşmayı bırakmak

    O konuyu kapayalım.

  • Bir yere sokup dışarı çıkmasına engel olmak, hapsetmek

    Zengin kadını tımarhaneye koymadılar, buraya, çiftliğe getirip kapadılar. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

  • Ortalıktan alıp saklamak

    Vurguncular kumaşları kapamışlar.

  • Karşılamak, denk gelmek

    Bu ikramiye borçlarımı kapar.

KAPANMA

[isim]

  • Kapanmak işi