KOPYALANMAK Harflerini İçeren 8 Harfli Kelimeler

KOPYALANMAK harflerini içeren 8 harfli 22 kelime bulunuyor. 8 harfli KOPYALANMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

KAMPANYA15, PAYLANMA15, PAYLAMAK15, KAPANMAK13, KAPLAMAK13, KAPLANMA13, PAKLANMA13, PAKLAMAK13, OYLANMAK12, OYALANMA12, OYALAMAK12, ONAYLAMA12, YOKLANMA12, YOKLAMAK12, AYLANMAK11, KAYNAMAK11, YANLAMAK11, YALANMAK11, OKLANMAK10, OKKALAMA10, AKLANMAK9, KANLAMAK9

AKLANMAK

[nesnesiz]

  • Ak olmak, temizlenmek

    Bu çamaşır ne aklanır ne paklanır.

[hukuk]

  • Hakkında dava açılan sanık, yargılama sonunda suçsuz bulunmak, temize çıkmak, beraat etmek

    Yasak oyunum bu rejimde aklandı, Ulvi Uraz onu ramp ışığına çıkardı. - Haldun Taner

[hukuk]

  • Kooperatif, şirket, dernek vb. kuruluşların faaliyetleri ve harcamaları genel kurulca uygun bulunmak

KANLAMAK

[-i]

  • Kana bulamak

OKLANMAK

[nesnesiz]

  • Okla vurulmak

OKKALAMA

[isim]

  • Okkalamak işi

AYLANMAK

[nesnesiz]

[halk ağzında]

  • Bir yerin çevresinde dolanmak

KAYNAMAK

[nesnesiz]

  • Bir sıvı, sıcaklığı belli bir dereceyi bulduğunda buhar durumuna geçerek fokurdamak

    Su, 100 °C'de kaynar.

  • Yiyecek, içecek pişmek, haşlanmak

    Doktorun sade kaynamış kahvesini söylemesini bekledi ve garson gider gitmez konuştu. - Tarık Buğra

  • Yerden çıkmak
  • Kırık, çatlak kemik veya metal parçalar eski durumunu almak, birbirine yapışmak
  • Yara kapanmak, iyileşmek
  • Mayalı bir şey kabarıp köpürmek

    Şıra kaynamış.

  • Mide ekşimek
  • Çalkantı durumunda olmak, dalgalanmak

    Deniz kaynıyor.

  • Çok miktarda bulunmak

    Burası karınca kaynıyor.

  • Gizli bir iş çevirmek, için için hazırlanmak

    Burada bir iş kaynıyor.

  • Gerektiği gibi yapılamamak

    Lafa daldık, ders kaynadı.

  • Artmak, çoğalmak, yoğunlaşmak

    Gittikçe kaynayıp kabaran bir hiddet, taşmak raddesine gelmiş kelimelerle dudaklarına kadar çıkıp titriyordu. - Halit Ziya Uşaklıgil

  • Coşmak, heyecanlanmak

[mecaz]

  • Bir yerde huzursuzluk, tedirginlik olmak

[argo]

  • Arada kaybolmak

    Değerli bir çalışma kaynadı gibi geliyor bana. - Selim İleri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kaynayan kazan kapak tutmaz

YANLAMAK

[nesnesiz]

  • Yana yatmak, yana dönmek

[-i]

  • Yanından geçmek

[-e]

[mecaz]

  • Çalışıp yorulmadan başka birisinden geçinmek

    Validenin yanına yanlamaktan başka çarem yok! - Ercüment Ekrem Talu

YALANMAK

[nesnesiz]

  • Yalama işi yapılmak veya yalama işine konu olmak

    Tabak hiç yalanır mı?

  • Kendini yalamak

    Kedi yalanıyor.

OYLANMAK

[nesnesiz]

  • Oylama işi yapılmak

    Bakanlar Kurulunun güven isteği, bir tam gün geçtikten sonra oylanır. - Anayasa

OYALANMA

[isim]

  • Oyalanmak işi

    Ellerini ceketinin ceplerine sokarak amaçsız bir şekilde heykelin önünde oyalanmaya başladı. - Osman Aysu

OYALAMAK

[-i]

  • Belirli bir süre birinin dikkat ve ilgisini başka bir şey üzerine çekmek, meşgul etmek

    Gazino varmış / Denize karşı / Beni oyalarmış / Dükkânlarıyla çarşı - Behçet Necatigil

  • Vakit kazanmak için aldatmak
  • Eğlendirmek, hoşça vakit geçirtmek

    Biz onu eğlendirdiğimiz kadar o da bizi oyalamıştı. - Falih Rıfkı Atay

  • Bekletmek

[-i]

  • Oya ile süslemek

    Yâr mendilin oyaladım / Baş harfini koyamadım - Halk türküsü

ONAYLAMA

[isim]

  • Onaylamak işi, tasdik, tasdikleme, konfirmasyon, sertifikasyon

YOKLANMA

[isim]

  • Yoklanmak işi

    Roman, bu sav sözleri doğrulayacak kara bir ortamın yoklanması sayılabilir. - Selim İleri

YOKLAMAK

[-i]

  • Dokunarak incelemek

    Hem kendimi hem etrafımda gördüğüm eşyayı elimle yokladım. - Refik Halit Karay

  • Bakmak, gözden geçirmek, kontrol etmek
  • Durum, bilgi, niyet vb.ni belirlemeye veya anlamaya çalışmak

    Kalbimi ne zaman yokladımsa ona dair bir iz bulamadım. - Sermet Muhtar Alus

  • Ziyaret veya sağlığını sormak amacıyla birine gitmek

    Ara sıra da birimizden biri yukarı çıkarak Sevim'i yokluyordu. - Reşat Nuri Güntekin

  • Ara sıra etkisini göstermek

    İlaç aldığım hâlde ağrılarım yine beni yokluyor.

  • Aramak, araştırmak

    Odaların köşe bucağını yoklamaya başladılar. - Memduh Şevket Esendal

KAPANMAK

[nesnesiz]

  • Kapalı duruma gelmek

    Son basamağı aştığım zaman, babanın kapısı hızla yüzüme kapandı. - Yusuf Ziya Ortaç

[-e]

  • Dışarı ile ilişiğini kesmek

    Rahatça çalışmak istediğim zamanlar buraya kapanırım ve kimse girmesin diye bazen içeriden de kapıyı kilitlerim. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Çalışamaz, etkinliğini sürdüremez duruma getirilmek

    Manzumem çıkmadı ve Rübap kapandı. - Yusuf Ziya Ortaç

  • Son verilmek, kesilmek

    Arif sustu. Hacı Bey de üstelemedi. Söz de burada kapanmış oldu. - Memduh Şevket Esendal

[-e]

  • Yüzü, gövdesi bir yere gelecek biçimde eğilmek

    Haykırmak istedim, çıkmadı feryadım / Kapanıp toprağa, ağladım ağladım - Enis Behiç Koryürek

  • Tatile girmek

    Okullar kapandı.

  • Yara iyileşmek
  • Göz kör olmak

    Kazadan sonra bir gözü kapandı.

  • Hava bulutlanmak