KONUŞTURMAK Harflerini İçeren 7 Harfli Kelimeler
KONUŞTURMAK harflerini içeren 7 harfli 22 kelime bulunuyor. 7 harfli KONUŞTURMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
OTURMUŞ14,
KONTUAR (Kelime Kökeni: Fransızca comptoir)
- Kara ve hava yolları ulaşımında bilet ve bagaj işlemlerinin yapıldığı tezgâh veya bölüm
- Bir ülkenin başka bir ülkedeki ticaret acentesi
KORUNAK
- Tehlikeden kurtulmak, korunmak için yapılmış yer
-
Sığınılan, saklanılan yapı, mağara gibi yer
Öyle bir savaştayım ki sığınağı, korunağı yok. - Turan Oflazoğlu
- Koruyan, esirgeyen, saklayan kimse
MANKURT
- Ulusal kimlikten uzaklaşan, içinde bulunduğu topluma yabancılaşan
KOKUTMA
- Kokutmak işi
KOMUTAN
-
Bir asker topluluğunun başı, kumandan, bey
1916 sonlarında Mustafa Kemal ikinci ordu komutan vekilliğine atanmıştır. - Falih Rıfkı Atay
Birleşik Kelimeler: başkomutan, ordu komutanı, kuvvet komutanları
KURUMAK
-
Islaklığını, nemini yitirerek kuru duruma gelmek
Çıplak dallarda henüz kuruyamayan su damlaları parlak, mavi birer boncuk gibi parlıyordu. - Halide Edip Adıvar
-
Bitki, suyu çekilip cansız duruma gelmek
Bu ulu ağaç yerlerde sürüne sürüne kurudu ve etrafını dikenler, ısırganlar bürüdü. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu
-
Akarsu, göl vb.nin suyu kalmamak
Kurumuş dere gibi taşlık bir yerden geçtik. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
-
Bazı nesneler yumuşaklığını yitirmek, sertleşmek
Darı ve mısır yemekten bağırsakları kurumuştu. - Refik Halit Karay
-
Cılızlaşmak, sıskalaşmak, zayıflamak
Karısı hırçınlıktan kurumuş bir kadın. - Memduh Şevket Esendal
- Çok susamak
KURUTMA
- Kurutmak işi
Birleşik Kelimeler: kurutma kabı, kurutma kâğıdı, kurutma makinesi, ambarda kurutma
KORUMAK
-
Bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikeden, zor bir durumdan uzak tutmak, esirgemek, muhafaza etmek, vikaye etmek, sıyanet etmek
Orasını tozdan, yağmurdan korumak borcumuzdur. - Orhan Seyfi Orhon
-
Güçlü bir kimse veya kuruluş, güçsüz birini veya bir şeyi desteklemek, himaye etmek
Beni kendi kardeşi gibi sever, babasının hışmından korurdu. - Reşat Enis
-
Tehlikeye karşı denetimi altında bulundurmak, savunmak, müdafaa etmek
Yurdu korumak.
-
Tehlikeli, zararlı durumları önlemek
İlaçla meyveleri korudu.
-
Bir şeyin eskimesini, yıpranmasını önlemek için gereken dikkat ve özeni göstermek
Üstünü başını biraz korusaydın bu kadar kirlenmezdi.
-
Süregelen bir durumun değişikliğe uğramasını önlemek
Geleneklerini koruyorlar.
-
Karşılamak, denk gelmek
Bu işin geliri masrafını korumaz.
KORUNMA
-
Korunmak işi
Ekinlerinizin korunması için de gereken tedbirleri alınız. - Necip Fazıl Kısakürek
Ata Sözleri ve Deyimler
- korunma görmek
Birleşik Kelimeler: pasif korunma
KUANTUM (Kelime Kökeni: Fransızca quantum)
- Bir dalganın olası değerlerinin alt değer kümelerinden biri
OTURMAK
-
Vücudun belden yukarısı dik duracak biçimde ağırlığı kaba etlere vererek bir yere yerleşmek
Bir sandalyenin üzerinde oturmuş, önüne bakıyordu. - Sait Faik Abasıyanık
-
Bu biçimde yerleştiği yerde kalmak
Bakın, hikâye zordur, acımasız ve hoşgörüsüzdür. Oturursunuz ve başından kalkamazsınız. - Tarık Dursun K.
-
Uygun gelmek, ölçüleri tam olmak
Ütüsüz ve beli oturmamış pantolonunu çekti. - Tarık Buğra
-
Bir yerde sürekli olarak kalmak, ikamet etmek
Aynı semtte oturdukları için komşu da sayılırlar. - Burhan Felek
-
Hiçbir iş yapmadan boş vakit geçirmek, boş durmak
Böyle oturacağınıza çalışsanız olmaz mı?
-
Toprak veya yapı çökmek, aşağı inmek
Temelin bu tarafı on santim oturmuş.
-
Biriyle beraber yaşamak
O günden beri enişte beyle oturuyorum. - Sermet Muhtar Alus
- Bir işi yapmakta olmak, bir işe başlamak üzere olmak
-
Yer almak, geçmek
Valilik makamına oturdu.
-
Benimsenmek, yerleşmek, kökleşmek
Gelenekler gün geçtikçe iyice oturdu.
-
Belli bir yörüngede dönmeye başlamak
Uydu yörüngeye oturdu.
- Sıvı tortuları dibe çökmek, dipte toplanmak
-
Herhangi bir durumda belli bir süre kalmak
Arif gibi bir adamla çene yarışına girmek istememekle beraber susup oturamazdı. - Memduh Şevket Esendal
Ata Sözleri ve Deyimler
- oturup kalkmak
OKUNMAK
-
Okuma işine konu olmak
Gece olmuş, yatsılar okunmuş, daha damat bey gelmemişti. - Sermet Muhtar Alus
- Okunulmak
-
Belli olmak, açıkça görünmek
Bütün söyleyecekleri yüzünden okunuyor. - Yusuf Ziya Ortaç
- Davet edilmek, çağrılmak
OKUTMAK
-
Okumasını, öğrenim görmesini sağlamak
Babamın beni büyük kentte okutacak parası olmadığı için öğretmen olmuştum. - Nezihe Meriç
-
Okuma işini yaptırmak
Kumandan paşaya bu akşam şiir okutmak istiyoruz. - Falih Rıfkı Atay
-
Ders vermek, bir konu üzerinde yetiştirmek
Lisede İngilizce okutuyor.
-
Satarak elinden çıkarmak
Bana iki sandık çay verdi. Bunları al okut, dedi. - Sait Faik Abasıyanık
OKUTMAN
- Üniversitede yabancı dil, Türkçe ve inkılap tarihi gibi ortak, zorunlu dersleri öğretmek için görevlendirilen, uygulamalı çalışmaları yöneten öğretim elemanı, lektör
UNUTMAK
-
Aklında kalmamak, hatırlamamak
Biz şimdi Evliya'nın hayalhanesinden aktardığı tatları unutmadan gerçeklere dönelim. - Aydın Boysan
- Bir şeyi dalgınlıkla bir yerde bırakmak
-
Bir şeyi yapamaz duruma gelmek
Onu da bilirdim eskiden memleketteyken amma sonradan unuttum. - Osman Cemal Kaygılı
-
Bağışlamak
Onun yersiz davranışlarını çoktan unuttum.
-
Gereken önemi vermemek, üstünde durmamak
İçinde kabaran sevinçten vücudunun berelerini unutarak uyudu. - Halide Edip Adıvar
-
Hatırdan, gönülden çıkarmak
İyiliğini de ölünceye kadar unutmam. - Memduh Şevket Esendal
Birleşik Kelimeler: unutmabeni