KONUKÇU ile Oluşan Kelimeler (KONUKÇU Kelime Türetme)
KONUKÇU harflerinden oluşan 17 kelime bulunuyor. KONUKÇU kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Konukçu kelimesinin anlamı nedir? Konukçu ile başlayan kelimeler. İçinde konukçu olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
7 Harfli Kelimeler
KONUKÇU13
5 Harfli Kelimeler
UÇKUN10, KONUK7
4 Harfli Kelimeler
KOÇU9, OKÇU9, UÇUK9, UÇUN9, KONÇ8, KONU6, KOKU6
3 Harfli Kelimeler
ÇOK7, KOÇ7, KOK4
2 Harfli Kelimeler
UÇ6, OK3, ON3, UN3
OK
- Yayla atılan, ucunda sivri bir demir bulunan ince ve kısa tahta çubuk
- Yön göstermek amacıyla belli yerlere konulabilen, oka benzer işaret
-
At arabası, kağnı vb. araçlarda koşum hayvanlarının bağlandığı ağaç
Dörtnala koşan bir yük arabasının oku böğrüme çarptı. - Ömer Seyfettin
- Bir dairede bir kirişin ortasında bu kirişi gören yayın ortasına indirilen doğru parçası
Ata Sözleri ve Deyimler
- ok atmak
- ok gibi (yerinden) fırlamak
- ok yaydan (veya yayından) çıkmak
Birleşik Kelimeler: ok meydanı, ok yılanı, suoku
ON
- Dokuzdan sonra gelen sayının adı
- Bu sayıyı gösteren 10 ve X rakamlarının adı
- Dokuzdan bir artık
Ata Sözleri ve Deyimler
- on defa (veya kere)
- on parmağı boğazında olmak
- on parmağında on hüner (veya marifet) olmak
- on parmağında on kara
Birleşik Kelimeler: onaltılık, on ayaklılar, onbaşı, onbeşli, on binlerce, on binlik, onbiraylık, on birli, ondörtlük, onikiparmak bağırsağı, onikitelli, on milyonluk, on para, onsekiz, beşon, ayın on dördü
UN
- Öğütülerek toz durumuna getirilmiş tahıl ve başka besin maddeleri
Ata Sözleri ve Deyimler
- un ufak etmek
- un ufak olmak
- ununu elemek, eleğini asmak
Birleşik Kelimeler: un çorbası, un helvası, esmer un, has un, özlü un, balık unu, buğday unu, et unu, galeta unu, kan unu, mısır unu, pirinç unu, soya unu, yulaf unu
KOK (Kelime Kökeni: İngilizce coke)
- Maden kömürünün damıtılmasıyla elde edilen, birleşiminde kömürden çok daha az oranda uçucu madde bulunan katı yakıt, kok kömürü
Birleşik Kelimeler: kok kömürü
KONU
-
Konuşmada, yazıda, eserde ele alınan düşünce, olay veya durum, mevzu, süje
Öğretmenimizin verdiği konuları manzum yazardım bazen. - Yusuf Ziya Ortaç
-
Üzerinde konuşulan şey, bahis
Daha fazla tafsilata girmeyi bugün zararlı gördüğüm için bu konuda susacağım. - Burhan Felek
Birleşik Kelimeler: konu mankeni, ana konu, bahis konusu, söz konusu
KOKU
-
Nesnelerden yayılan küçücük zerrelerin burun zarı üzerindeki özel sinirlerde uyandırdığı duygu
Çöp kokusuyla beraber mutsuzluğu da artıyordu günbegün. - Elif Şafak
-
Güzel kokmak için sürülen esans
Koku sürünmek.
-
Belirti, işaret
Ortalıkta bir savaş kokusu var.
Ata Sözleri ve Deyimler
- kokusu çıkmak
- kokusunu (veya koku) almak (veya duymak)
- kokusu sinmek
Birleşik Kelimeler: koku alma duyusu, koku alma organı, koku tedavisi, hoş koku, ağız kokusu, küf kokusu
UÇ
-
Genellikle uzun bir nesnenin incelerek biten son ve sivri noktası
Bu resmin iki gözü bir makasın ucu ile oyulmuştu. - Aka Gündüz
- Bir şeyin baş veya son noktası
-
Bir şeyin kenarı
Kırk kişilik bir masanın bir ucunda, üç kişiyiz. - Refik Halit Karay
- Dış kenar, periferi
-
Bir uzaklığın son noktası
İstikbal, bu yolun ucundan bir güneş gibi doğuyor. - Falih Rıfkı Atay
- Bir şeyin başı, tepesi
- Kurşun kalemlerde yazmayı sağlayan kömürden yapılan madde
- Bir şeye gereğinden çok fazla bağlanan, önem veren, ekstrem
- Türk devletlerinde genellikle sınır boylarındaki eyalet ve sancak
Ata Sözleri ve Deyimler
- ucu (herhangi birine) dokunmak
- ucu bucağı olmamak (veya görünmemek)
- ucu bucağı yok (veya kayıp)
- ucunda (bir şey) bulunmak
- ucundan tutmak
- ucunu bulmak
- ucunu kaçırmak
- ucu ortası belli olmamak
- uç vermek
Birleşik Kelimeler: uç beyi, uçkurutan, uç uca, uçtan uca, ucu açık, ucu kapalı, ucu ucuna, artı uç, aşırı uç, eksi uç, ileri uç, orta uç, ayakucu, ayak ucu, baş ucu, cirit ucu, göz ucu, ipucu
KONUK
-
Bir yere veya birinin evine kısa bir süre kalmak için gelen kimse, misafir, mihman
Şatoda yaşayanlarla konuklar, buralarda, topluca yıkanırlarmış. - Salâh Birsel
- Konakçının üzerindeki asalak
Ata Sözleri ve Deyimler
- konuğu olmak
- konuk etmek
- konuk gelmek
- konuk olmak
Birleşik Kelimeler: konukevi, konuk köşesi, konuk sanatçı, konuksever, şeref konuğu
ÇOK
-
Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı
Bana matematik çok kolay geldi. - Falih Rıfkı Atay
-
Aşırı bir biçimde
Biz çocuklar evimizi çok beğendik. - Ayla Kutlu
Ata Sözleri ve Deyimler
- çok baharın otunu yemek
- çok bilen (veya söyleyen) çok yanılır
- çok el ya yağmaya ya yolmaya
- çok gelmek
- çok gezen tavuk ayağında pislik getirir
- çok görmek
- çok havlayan köpek ısırmaz
- çok koşan çabuk (veya çok veya tez) yorulur
- çok naz âşık usandırır
- çok olmak
- çok söyleme arsız edersin, aç bırakma hırsız edersin
- çok söylemek
- çok şey!
- çok şükür
- çok yaşayan (veya okuyan) bilmez, çok gezen bilir
Birleşik Kelimeler: çok anlamlı, çok ayaklılar, çokbilmiş, çok çok, çok düzlemli, çok eşli, çok fazlı, çok geçmeden, çokgen, çok gizli, çok gözeli, çok hücreli, çok karılı, çok katlı otopark, çok kısa dalga, çok kocalılık, çok ortaklı, çok partili, çoksatar, çok sesli, çok sözlü, çok şiddetli fırtına, çok tanrıcı, çok tanrılı, çok taraflı, çok terimli, çok uluslu, çok yanlı, çok yıllık, çok yönlü, çok yüzlü, az çok, birçok, pek çok, birçoğu
KOÇ
- Damızlık erkek koyun
- Sağlıklı, gürbüz genç erkek
Ata Sözleri ve Deyimler
- koça boynuzu yük değil
Birleşik Kelimeler: koçbaşı, koçboynuzu, koç burunlu, koç katımı, koç yiğit, koç yumurtası
- Çalıştırıcı
- Kişilerin liderlik veya yöneticilik özelliklerini, becerilerini geliştirmeye yönelik, belli bir amacı hedefleyerek daha etkili sonuçlara ulaşmasını sağlamak için çalışan kimse
Birleşik Kelimeler: yaşam koçu
- Zodyak üzerinde Balık ile Boğa arasında bulunan takımyıldızın adı, Hamel
KONÇ
-
Ayağa giyilen şeylerde ayak bileğinden baldıra doğru olan bölüm
Çorap koncu. Çizme koncu.
KOÇU (Kelime Kökeni: Macarca kocsi)
- Süslü bir tür gezme arabası
- Direkler üzerine, yüksekte kurulmuş zahire ambarı
OKÇU
- Ok yapan veya satan kimse
- Okçuluk sporunu yapan kimse, kemankeş
UÇUK
-
Uçmuş, soluk
Musikimiz, bizim durgun ruhumuzun, sakin düşüncelerimizin, uçuk benzimizin tercümanıdır. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu
-
Açık (renk)
Uçuk siyah renkli çarşaf pelerinin önü açık. - Peyami Safa
-
Hafif, belirsiz
Ruhsar Hanım uçuk bir gülümsemeyle kapıya süzüldü gitti, birkaç saat içinde birkaç yıl daha yaşlanıvermiş kadıncağız. - Attila İlhan
- Abartılı, çok yüksek, çok fazla
- Deli dolu
Birleşik Kelimeler: uçuk kaçık
- Ateşli hastalıklar, ruhsal bunalımlar veya korku sonucu genellikle dudakta beliren kabarcık
UÇUN
- Bayrağın uçkurluk karşısındaki kenarı