KONFORSUZLUK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

KONFORSUZLUK harflerini içeren 5 harfli 35 kelime bulunuyor. 5 harfli KONFORSUZLUK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

FOROZ16, ORFOZ16, FOKUS14, KOFUL13, ONSUZ11, KOKOZ10, UZLUK10, ZORUN10, ZORLU10, SUOKU9, KOLSU8, KUSUR8, OLURU8, SONLU8, SOLUK8, SOKUR8, SORUN8, SULUK8, USKUR8, UNSUR8, KOLON7, KONUK7, KORUK7, KORUN7, KORNO7, KONUR7, KORKU7, KURON7, KURUL7, KULUN7, NURLU7, ORLON7, OKLUK7, ONLUK7, UNLUK7

KOLON (Kelime Kökeni: Fransızca colonne)

[isim]

[mimarlık]

  • Sütun

    Mermer kolonları, eski heykelleri önüne gelen alıp gitmişti. - Necati Cumalı

  • Katlardaki döşemeleri birbirlerine bağlayan düşey boru

Birleşik Kelimeler: ana kolon hattı

[isim]

[anatomi]

  • Kalın bağırsağın gödenden önceki bölümü

KONUK

[isim]

  • Bir yere veya birinin evine kısa bir süre kalmak için gelen kimse, misafir, mihman

    Şatoda yaşayanlarla konuklar, buralarda, topluca yıkanırlarmış. - Salâh Birsel

[hayvan bilimi]

  • Konakçının üzerindeki asalak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • konuğu olmak
  • konuk etmek
  • konuk gelmek
  • konuk olmak

Birleşik Kelimeler: konukevi, konuk köşesi, konuk sanatçı, konuksever, şeref konuğu

KORUK

[isim]

[bitki bilimi]

  • Henüz olgunlaşmamış ekşi üzüm

    Hüseyin Ağa, aşağıda koruk sıkmış, buğulu bardaklarla geldi. - Yusuf Ziya Ortaç

[sıfat]

  • İçi boş (kabuklu meyve)

Birleşik Kelimeler: koruk lüferi, koruk suyu, koruk şerbeti, dam koruğu

KORUN

[isim]

[anatomi]

  • Üst derinin en dış tabakası

    Korun tabakası deriyi koruyan bir oluşumdur.

Birleşik Kelimeler: korun dokusu

KORNO (Kelime Kökeni: İtalyanca corno)

[isim]

[eskimiş]

  • Savaşlarda çağrı aracı olarak kullanılan boynuz veya fil dişi boru

[müzik]

  • Bir ağızlık, kendi üzerine dolanmış koni biçiminde uzun bir boru ve ağzı genişçe açılan bir kulaklıktan oluşan üflemeli bakır çalgı

KONUR

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Esmer, açık kestane renginde olan

KORKU

[isim]

  • Bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü

    Yarı çocuk kalbimde korku, kapıya yaklaştıkça büyüyor. - Yusuf Ziya Ortaç

  • Kötülük gelme ihtimali, tehlike, muhatara

    Yollarda korku kalmadı.

[ruh bilimi]

  • Gerçek veya beklenen bir tehlike ile yoğun bir acı karşısında uyanan ve coşku, beniz sararması, ağız kuruması, solunum ve kalp atışı hızlanması vb. belirtileri olan veya daha karmaşık fizyolojik değişmelerle kendini gösteren duygu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • korku dağları bekler (veya aşırır)
  • korkudan çıldırmak
  • korku düşmek
  • korkunun ecele faydası yoktur
  • korku saçmak
  • korku salmak
  • korkusundan altına etmek (veya kaçırmak veya yapmak)
  • korku vermek
  • korkuya kapılmak
  • korkuya kesmek

Birleşik Kelimeler: korku damarı, alan korkusu, can korkusu, ışık korkusu, kapalı yer korkusu, konuşma korkusu, meydan korkusu, ölüm korkusu, su korkusu, yenilik korkusu, yükseklik korkusu

KURON (Kelime Kökeni: Fransızca couronne)

[isim]

[tıp]

  • Korumak için diş üzerine geçirilen metal kaplama

KURUL

[isim]

  • Bir işi yapmak, yönetmek veya bir kurum ve kuruluşu temsil etmek için görevlendirilmiş kişilerden oluşmuş topluluk, heyet, konsey, asamble

Birleşik Kelimeler: alt kurul, genel kurul, seçici kurul, üst kurul, yarkurul, Bakanlar Kurulu, balotaj kurulu, denetim kurulu, denetleme kurulu, disiplin kurulu, onur kurulu, sağlık kurulu, sandık kurulu, seçiciler kurulu, soruşturma kurulu, tahkim kurulu, teftiş kurulu, uzlaştırma kurulu, yargıcılar kurulu, yasama kurulu, yazı kurulu, yönetim kurulu, yürütme kurulu

KULUN

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Altı aylığa kadar olan at veya eşek yavrusu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kulun atmak

NURLU

[sıfat]

  • Aydınlık, ışıklı, parlak

    Mehtap bize bir nurlu avize gibi gelirdi. - Abdülhak Şinasi Hisar

[mecaz]

  • Saygı uyandıran

ORLON (Kelime Kökeni: Fransızca orlon)

[isim]

  • Yapay dokuma ipliği

[sıfat]

  • Bu iplikle dokunmuş

OKLUK

[isim]

[eskimiş]

  • İçine ok konulan ve sırtta taşınan meşinden yapılmış ok kılıfı, sadak

[sıfat]

  • Ok yapılmaya uygun

    Ağaçların mızraklık, kirişlik ve okluk dalları budandı, çakılarla düzeltildi. - İhsan Oktay Anar

ONLUK

[sıfat]

  • On birimden, on parçadan oluşan

[mecaz]

  • On üzerinden tam not alan

    Onluk bir öğrenci.

[isim]

[eskimiş]

  • On para, on kuruş, on lira veya on bin lira değerinde olan para

    Bir iki mecidiyenin arasına sıkışmış bir onluğu ararken arkadan bir araba geliyordu. - Memduh Şevket Esendal

Birleşik Kelimeler: onluk bozma

UNLUK

[isim]

  • Değirmende unun biriktiği yer
  • Ekmek fırınlarında unların bulunduğu bölüm, un deposu

[sıfat]

  • Un yapılmaya elverişli, temizlenmiş (buğday)