KOKUŞUK ile Oluşan Kelimeler (KOKUŞUK Kelime Türetme)

KOKUŞUK harflerinden oluşan 11 kelime bulunuyor. KOKUŞUK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Kokuşuk kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

7 Harfli Kelimeler

KOKUŞUK13

5 Harfli Kelimeler

KOKUŞ10, KOŞUK10, KUŞKU10

4 Harfli Kelimeler

KOŞU9, KOKU6

3 Harfli Kelimeler

KUŞ7, ŞOK7, KOK4

2 Harfli Kelimeler

ŞU6, OK3

OK

[isim]

  • Yayla atılan, ucunda sivri bir demir bulunan ince ve kısa tahta çubuk
  • Yön göstermek amacıyla belli yerlere konulabilen, oka benzer işaret
  • At arabası, kağnı vb. araçlarda koşum hayvanlarının bağlandığı ağaç

    Dörtnala koşan bir yük arabasının oku böğrüme çarptı. - Ömer Seyfettin

[matematik]

  • Bir dairede bir kirişin ortasında bu kirişi gören yayın ortasına indirilen doğru parçası

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ok atmak
  • ok gibi (yerinden) fırlamak
  • ok yaydan (veya yayından) çıkmak

Birleşik Kelimeler: ok meydanı, ok yılanı, suoku

KOK (Kelime Kökeni: İngilizce coke)

[isim]

  • Maden kömürünün damıtılmasıyla elde edilen, birleşiminde kömürden çok daha az oranda uçucu madde bulunan katı yakıt, kok kömürü

Birleşik Kelimeler: kok kömürü

KOKU

[isim]

  • Nesnelerden yayılan küçücük zerrelerin burun zarı üzerindeki özel sinirlerde uyandırdığı duygu

    Çöp kokusuyla beraber mutsuzluğu da artıyordu günbegün. - Elif Şafak

  • Güzel kokmak için sürülen esans

    Koku sürünmek.

[mecaz]

  • Belirti, işaret

    Ortalıkta bir savaş kokusu var.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kokusu çıkmak
  • kokusunu (veya koku) almak (veya duymak)
  • kokusu sinmek

Birleşik Kelimeler: koku alma duyusu, koku alma organı, koku tedavisi, hoş koku, ağız kokusu, küf kokusu

ŞU

[sıfat]

  • Bu kelimesine göre yerde, zamanda veya söz zincirinde biraz uzak olanı niteleyen söz

    Bu parayı da şu adrese gönderiver. - Ayla Kutlu

[zamir]

  • Biraz uzakta olan bir varlığı veya biraz önce anılan bir şeyi işaret yolu ile belirtmek için kullanılan söz, şurası

    Bunu istemem, şunu isterim.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • şu denli
  • şu günlerde (veya sırada)
  • şu kadar
  • şu kadar ki
  • şuna bak!
  • şundan
  • şunun şurası
  • şusu busu

Birleşik Kelimeler: şu açıdan, şu bakımdan, şu bu, şu hâlde, şu takdirde, şu yönden, şu yüzden

KUŞ

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Yumurtlayan omurgalılardan, akciğerli, sıcakkanlı, vücudu tüylerle örtülü, gagalı, iki ayaklı, iki kanatlı uçucu hayvanların ortak adı

    Çalıların üstünde kuşlar cıvıldayarak uçuşuyordu. - Ömer Seyfettin

[argo]

  • Acemi er

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kuşa benzemek (veya dönmek)
  • kuşa kafes lazım, boruya nefes
  • kuş gibi
  • kuş gibi (veya kadar) yemek
  • kuş gibi çırpınmak
  • kuş gibi uçup gitmek (veya uçmak)
  • kuş kadar canı olmak
  • kuş kanadına kira istemez
  • kuş kanadıyla gitmek
  • kuş mu konduracak?
  • kuş uçmaz, kervan geçmez
  • kuş uçurmamak (veya uçurtmamak)
  • kuşu kuşla avlarlar
  • kuşun kanadıyla haber salmak
  • kuş vardır eti yenir, kuş vardır et yedirilir

Birleşik Kelimeler: kuş bakışı, kuşbaşı, kuş beyinli, kuş bilimi, kuşburnu, kuşdili, kuş dili, kuşekmeği, kuş evi, kuşgömü, kuşgözü, kuş gribi, kuşhane, kuş iğdesi, kuş kafesi, kuşkanadı, kuş kirazı, kuşkonmaz, kuş lastiği, kuşlokumu, kuş otu, kuşpalazı, kuş sütü, kuş tüyü, kuş uçumu, kuş uçuşu, kuş uykusu, kuş üzümü, kuşyemi, kuş yemi, kuş yuvası, akkuş, alıcı kuş, avcı kuş, baykuş, boğmaklı kuş, karakuş, kurt kuş, makaralı kuş, yırtıcı kuş, ardıç kuşu, arı kuşu, balaban kuşu, bayır kuşu, borazan kuşu, can kuşu, cennet kuşu, çakıl kuşu, çalı kuşu, çavuş kuşu, çayır kuşu, çekirge kuşu, çulha kuşu, dalgıç kuşu, deve kuşu, devlet kuşu, fırtına kuşu, Flaman kuşu, gece kuşu, gelin kuşu, guguk kuşu, hak kuşu, hamsikuşu, incir kuşu, İshak kuşu, iskele kuşu, kardinal kuşu, karıncakuşu, kar kuşu, kaşıkçı kuşu, keten kuşu, kız kuşu, kukumav kuşu, muhabbet kuşu, murabut kuşu, ökse kuşu, örümcek kuşu, saka kuşu, sıvacı kuşu, sinek kuşu, şakrak kuşu, şeytan kuşu, talih kuşu, tarla kuşu, tavus kuşu, tropik kuşu, yağmur kuşu, yont kuşu, ötücü kuşlar, bataklık kuşları, dalgıç kuşları

ŞOK (Kelime Kökeni: Fransızca choc)

[isim]

  • Ani bir değişiklik sonucunda ortaya çıkan şaşkınlık

    Sinan, şoka uğramış bir hâlde soruyor. - Ahmet Ümit

[sıfat]

  • Şaşırtıcı, alışılmamış, beklenmedik

[ruh bilimi]

  • Kaza, beklenmeyen bir olay, bazı ilaç ve uyuşturucuların yarattığı fiziksel veya ruhsal olarak birdenbire gelişen karmaşık belirtilerin tümü

Birleşik Kelimeler: şok tedavisi, artçı şok, kültür şoku

KOŞU

[isim]

  • Koşma

    Benim oğlanın göbeği çıkıyormuş da biraz, her sabah koşu yapıyor, dedi. - Nazım Hikmet

[spor]

  • Koşarak yapılan yarış
  • At yarışı

    Koşuların sonuçlarından başka bir şey düşünmesini engelleyen bir hastalığa dönüşmüş. - Necati Cumalı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • koşu koparmak

Birleşik Kelimeler: koşu atı, koşu bandı, koşu yolu, bir koşu, engelli koşu, gelişme koşusu, ısınma koşusu, mukavemet koşusu, sabah koşusu

KOKUŞ

[isim]

  • Kokma işi

KOŞUK

[isim]

[edebiyat]

  • Şiir

[halk ağzında]

  • Koşma, türkü

KUŞKU

[isim]

  • Bir olguyla ilgili gerçeğin ne olduğunu kestirememekten doğan kararsızlık, kuruntu, işkil, şüphe, acaba, şek

    Bütün bunlar hatırlanınca onun zaten bilinen ve kabul edilen samimiyeti kuşku konusu yapılmazdı. - Tarık Buğra

[ruh bilimi]

  • Başkalarının iyi niyet ve amaçlarını kötüye yorarak işkillenme duygusu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kuşku beslemek (veya duymak)
  • kuşkusu kalmamak
  • kuşku uyanmak
  • kuşkuya düşmek
  • kuşku yok

KOKUŞUK

[sıfat]

  • Kokuşmuş, bozulmuş olan, müteaffin

[mecaz]

  • Kokmuş