[-i]

• İlerlemesini sağlamak, ilerlemesine yol açmak

  İşte o gün bugündür ahbaplığı ilerlettik. - Nazım Hikmet

[nesnesiz]

• Estirme işi yapılmak

[isim]

• Eksiltilme işi

[isim]

• Kestirilmek işi

[-i]

• Liste durumuna getirmek

[isim]

• Ekleştirmek işi

[-i]

• Bir düşünceyi, bir eseri, bir yargıyı inceleyerek doğruluk veya yanlışlığını ortaya çıkarmak ve gerçek değerini belirtmek, tenkit etmek

  Toplum ve aile içindeki sorunları çözümleyen veya eleştiren oyunlar daha çok çağdaş Fransız tiyatrosunun etkisiyle yazılmıştır. - Metin And

[nesnesiz]

• İşletme işi yapılmak

  İşlemeyen demir paslanır. Gövdemiz bir düzen içinde işletilirse ışıldar. - Nazım Hikmet

[-e]

[-i]

• İlişmesini sağlamak

  Seni bahçeye bir kenara iliştiririz. - Falih Rıfkı Atay

• Bağlamak, tutturmak, eğreti takmak, hafifçe tutturmak

  Apoşi dolduktan sonra kopardığı süngerleri bıçağının kuşağı arasına iliştirdi. - Halikarnas Balıkçısı

[-i]

• Şerit geçirmek, şeritle süslemek

[isim]

• Tilkileşmek işi

[nesnesiz]

[-le]

• Karşılıklı restini görmek

[mecaz]

• Karşı çıkmak

[isim]

• Silikleşmek işi

[isim]

• Sirkeleşmek işi

[nesnesiz]

• Sert bir durum almak, katılaşmak

  Yarı ağarmış yumuşak kumral sakal tersine dönerek diken gibi sertleşti. - Reşat Nuri Güntekin

• Gücü artmak, zorlu bir durum almak

  İklim sertleşti.

[tıp]

• Erkeklik organı, içindeki damarlara kan dolması ile birlikte sert ve dik duruma gelmek

[mecaz]

• Bir kimsenin davranış veya sözleri sert, kırıcı olmak