Kep ile Başlayan Kelimeler

KEP ile başlayan 24 kelime bulunuyor. Başında KEP olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Kep kelimesinin anlamı nedir? Kep ile biten kelimeler. İçinde kep olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

11 Harfli Kelimeler

KEPÇEKUYRUK22, KEPEKLENMEK16

10 Harfli Kelimeler

KEPÇEBURUN21, KEPÇELEMEK18, KEPEKÇİLİK17, KEPEKLENME15

9 Harfli Kelimeler

KEPÇELEME17, KEPAZELİK16

8 Harfli Kelimeler

KEPBASTI16, KEPEKSİZ16

7 Harfli Kelimeler

KEPÇELİ14, KEPEKÇİ14, KEPEKLİ11, KEPENEK11

6 Harfli Kelimeler

KEPAZE13, KEPSUT12, KEPMEK11, KEPENK10

5 Harfli Kelimeler

KEPEZ12, KEPÇE12, KEPME10, KEPİR9, KEPEK9

3 Harfli Kelimeler

KEP7

KEP (Kelime Kökeni: İngilizce cap)

[isim]

  • Başlık, sipersiz şapka
  • Asker şapkası
  • Hemşirelerin giydiği başlık
  • Bazı törenlerde profesör ve öğrencilerin giydikleri özel başlık

KEPİR

[isim]

[halk ağzında]

  • Çorak, çamurlu, verimsiz toprak

KEPEK

[isim]

  • Un elendikten sonra, elek üstünde kalan kabuk kırıntıları
  • Başın derisinde oluşan küçük, beyaz pulcuklar

    Temizlenmeye hiç vakti olmayan kirli iş adamı gibi acı acı ter, kepek, yağ ve toprak kokuyor. - Ahmet Haşim

[tıp]

  • Bazı deri hastalıklarında deriden dökülen parçacıklar

KEPENK

[isim]

  • İş yeri, pencere, kapı vb. yerleri kapamak için kullanılan, türlü biçimlerde sac levha, demir veya tahta kanat

    Akşamüstü, bütün kepenkler indikten sonra sokağa çıktık. - Yusuf Ziya Ortaç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kepenk kapatmak
  • kepenkleri indirmek

KEPME

[isim]

  • Kepmek işi

KEPEKLİ

[sıfat]

  • İçinde kepeği olan

    Kepekli un. Kepekli ekmek.

  • Üzerinde kepek oluşmuş olan

    Kepekli saçlar.

  • Un gibi, susuz ve tatsız (elma)

KEPENEK

[isim]

  • Çobanların omuzlarına aldıkları dikişsiz, kolsuz, keçeden üstlük, aba (II)

    Bu acayip meskeninde yaz kış kalın kepeneğe sarılmış otururdu. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kepenek altında er yatar

Birleşik Kelimeler: örme kepenek

[isim]

[halk ağzında]

  • Pervane

KEPMEK

[nesnesiz]

[halk ağzında]

  • Çökmek, yıkılmak

KEPSUT

[isim]

  • Balıkesir iline bağlı ilçelerden biri

KEPEZ

[isim]

[halk ağzında]

  • Yüksek tepe, dağ
  • Dağların oyuk, kuytu yerleri
  • Gelin başlığı
  • Tavuk ve kuşların ibiği veya başındaki uzun tüyler

[isim]

  • Antalya iline bağlı ilçelerden biri

KEPÇE (Kelime Kökeni: Farsça kefçe)

[isim]

  • Sulu yiyecekleri karıştırmaya ve dağıtmaya yarayan, uzun saplı, yuvarlak ve derince kaşık

    Tahta kaşık ve kepçe yontar, geçimini bunları satarak sağlardı. - Nezihe Araz

[sıfat]

  • Bu kaşığın alabildiği miktarda olan

    Tabağına iki kepçe çorba koydu.

  • Erimiş madeni kalıba dökmek için kullanılan büyük kaşık
  • Saplı bir çembere geçirilmiş olan, balık veya kelebek tutmada kullanılan ağ
  • Tahıl, kömür, kum vb.nin yüklenip boşaltılmasında kullanılan, tek veya iki çeneden oluşmuş motorlu araç

[sıfat]

  • Bu aracın alabildiği miktarda olan

[denizcilik]

  • Gemilerde, ortasında dümenevi bulunan yuvarlak kıç çıkıntısı

[spor]

  • Güreşte hasmın arkasından bacakları arasına el sokma oyunu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kepçe gibi

Birleşik Kelimeler: kepçeburun, kepçe kulak, kepçe kuyruk, kepçe surat, ağ kepçe, bol kepçe, kulak kepçesi

KEPAZE (Kelime Kökeni: Farsça kepāẕe)

[sıfat]

  • Niteliksiz, değersiz

    Hele o İspanyol nezlesi, illetlerin en kepazesi... - Hüseyin Rahmi Gürpınar

  • Utanmaz, rezil

    Bu oğlan bir kadın seviyor, çok uygunsuz, kepaze bir kadın. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

  • Gülünç

[isim]

[eskimiş]

  • Talim yaparken kullanılan gevşek ok yayı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kepaze etmek
  • kepaze olmak

KEPÇELİ

[sıfat]

  • Kepçesi olan

KEPEKÇİ

[isim]

  • Kepek satan kimse

KEPEKLENME

[isim]

  • Kepeklenmek işi